31 Ocak 2012 Salı

Kar..neden yağar kar?

Sabahın körüne kadar uyanık kalıp 1-2 saat sonra evden çıkan ve hava muhalefetini bahane edip öğle arası olmadan eve kaçan biri olarak yolda ne kadar kayma düşme tehlikesi geçirsem (hatta geçiremedim dün akşam düştüm hem de ne düşüştü)
-de kar beni acaip bi havaya büründürüyo, hem inanılmaz mutlu oluyorum hem o kadar hüzünlü.
Nedense sürekli dilime takılan bir replik var son günlerde,KAR..NEDEN YAĞAR KAR? içinde bulunduğum çıkmazların etkisi de olabilir bilemiyorum, ne dediğimi anlamanız için filmi izlemeniz gerek, yeni bir film değil ama..sahne buydu:
Köyün muhtarından yediği dayak ve uğradığı haksızlık sonucu filmde denildiği gibi deliler alemine katılan cennet'in oğlu aklını yitirdikten sonra isyanını bu replikle gösterir..filmin sitesinde belirtildiğine göre zamansız ve yersiz bu köyde hiç kar yağmazmış.-  bu alıntı ekşi sözlükten

Bu can alıcı bi replikti gerçekten, sıradan bir deli serzenişi gibi sanılacakken o köye hiç kar yağmadığını muhtemelen onun hiç kar görmediğini öğrendiğiniz anda, karmakarışık oluyosunuz..
Gölgesizler, sadece müzikleriyle girdi önce hayatıma, Candan Erçetin i çok beğenirim, özellikle kendi yazdığı şarkı sözleri içinizdeki kadının sesidir çünkü..sesi ya da fiziğiyle ön planda olmaya ihtiyaç duymayacak kadar değerli ve özgüvenli bir sanatçı ,bir de bunlar ekstra var, yani tanrı fazlaca cömert davranmış:) ben kimim şarkısını biliyorsunuzdur sanırım bu film için yazıp bestelediği muhteşem şarkı,hala zevkle dinliyorum:
lgesizler'   Hasan Ali Toptaş'ın aynı isimli ödüllü romanından sinemaya uyarladı, filmi izledikten sonra okuduklarım yüzünden merak edip romanını da aldım hatta felsefe bölümünde okuyanlara veriliyor üniversitede.Kesinlikle film de olsa romandan okumanın tadı bambaşka.Tavsiye ederim.

Ama film, merak etmeme rağmen izleme fırsatı bulamamışken bir otobüs yolculuğu sırasında çıktı karşıma,uzun yolculuklarda uyku tutmaz kolay kolay ve kulaklığımı takıp izledim filmi..
Bu kadar etkileyici enteresan bir film beklemiyordum ve ilk işim bir kere de netten izlemek oldu hem de birkaç kere.Unutulmayan sahnesi sadece bu değil ve derin izler bırakabilecek bir film.

Nerden aklıma düştüyse, başka şeyler anlatacaktım ama burada keseyim en iyisi. İzlemedinizse izleyin, yoksa sessiz olun ben tekrar izlicem sanırım..

27 Ocak 2012 Cuma

Önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan zormuş..

 Son zamanlarda zamanı bol buldum blog blog dolaşıyorum, sıkıntılı zamanlar yaşıyorum ve okumak beni yazmak kadar rahatlatıyo.
Genelde yorum yazmak ben burdayım demek gibi bi amacım yoktur bilen bilir, ama kendime yakın samimi olduğuna inandığım blogların kaçırdığım yazılarını da okuyorum (bunu da bilirler). Zaten blogroll umda olan blogların güncellemelerine mutlaka her gün bakıyorum düzenli.Beni izlesin izlemesin yorum yazsın yazmasın, severek okuduklarım var,benim tek kelime yazmadan ziyaret edenlerim olduğu gibi:)
Yeni keşfettiğim yada kısayollarıma eklediklerime de gidince asla bir tek yazısını okuyup önyargıyla yorum yazmam bu arada yeri gelmişken not edeyim bunu. Ama kale almaz gibi okuyup okuyup çıkmakta olmaz sürekli arada ses vermek gerek, okuyorum seni diye(ki blog sahibi motive olsun ya da varsa başka bakış açıcı ordan da baksın olaya,maksat düşünce çeşitliliği ). Bence de bunu kaldıramayacaksanız yazmamalı ya da yoruma kapamalısınız o yazınızı.Herkes beni haklı bulsun pohpohlasın beklentisi sizi istediğiniz yere ulaştırmayabilir.
Bir yazısını çok beğenirim diğeri bana taban tabana zıt gelebilir sonuçta.Ve birinin kilitli olmayan günlüğü bunlar, bizim sözümüzle kendini değiştirecek geliştirecek olan var olmayan şiddetle size dönecek ,üzecek modunuzu düşürecek (sizin yorumlarnıza) yanıtlar da olabilir. Oluyo..
Bu ara birkaç kere başıma geldi bu, ya da şahit oldum çok defa.
Ama ben iyi niyetli bir insanım benim başıma gelmez sanıyorum nedense, herkes beni bilir tanır sanki:(
Aptallaşıyorum bazen evet:)
Neyse, yeniden yeniden kendimi ifade etmeye çalışmak beni çok inciten bişey bunu bir kere daha anladım.Sanki yazdığım okunmamış ya da bambaşka bir anlam çıkartılmışsa ben öyle demek istemedim bu böyle dememeye karar verdim an itibarıyla.
Çünkü önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan zordur derler ya bir kere yanlış anlaşılmışsanız bir daha ne deseniz sizi duymayacaktır karşınızdaki.
Aynı fikirde değilsem asla muhalefet yorum bırakmamaya karar verdim. Muhalefet demek yanlış olur aslında,negatif mi demeliyim,kendi düşüncem fikrim yani, sadece kendi penceremden bana göre...
ve ben de yorum forumumda böyle yazdım,...farklı pencere..bu ne demek?
Benim için her yapılan yorum, daha doğrusu o anki yazıma gelen yorum demeliyim, 
o anda içinde bulunduğum halet i ruhiyeme göre değerlendirdiğim durumun farklı insanlarca kendi dillerince yorumlanması demektir
Bu bana daha objektif olmayı, olaylar karşısında empati kurmayı ve kendi açımdan daha güçlü vedirayetli olmayı öğretiyor zaman zaman. Kendimdeki eksilerimi bulmama da,karşımdakini anlamama da faydası çok olmuştur. Şöyle ki eğer ben yanlış anlatmışsam karşımdaki ne anlıyorsa ona hisettirdiğim düşündürdüğümden ben sorumluyum demektir. Bu benim kendimi daha düşünerek daha doğru anlatmamı sağlar ileride.
Çok sesli bir koro da tercih edebilirsiniz solo takılmayı da. Gerginliğinizi atmak günlük hayatın yükünden bi nebze olsun kurtulmak ,hafiflemek için tercih ediyo olabilirsiniz yazmayı, kendi fikirlerinizi dayatmak doğrusu budur ey ahali yalnış biliyosunuz demeye de..tercihlere saygılı olmak zorundasınız seçim değil bu.
Sevgide özgürlük saygıda mecburiyet vardır. Benim felsefem budur evet^^
Son olarak kendime bi not daha,yorumlara yorum yazmazdım şaka da olsa eğlenmek amaçlı da bunu da yapmamaya karar verdim. Benim kadar kalender olmak zorunda değil kimse, kaldı ki ben alıngan ve çabuk kırılan biriyim. Kendimi yanlış ifade edince çok sinirleniyor ve üzülüyorum ama suçu gene kendimde buluyorum. İşte bu da bir avuntu.
Bu kararlar gün geçtikçe kendimi soyutlamam ve yalnızlaşmama sebep olacaksa da ben anladım ki insanlara çok zor alışıyorum onlar da bana..
Zordur bi kalbe girmek ama bu şekilde girdiğiniz kalpte sizi atmaz dışarı kolay kolay..

25 Ocak 2012 Çarşamba

Blogcular yeniler ve eskiler /part 2

Bir öncekine ekleme yapmak istemedim okuyan okudu buradan devam.
Takiple ilgili sorunlar oluyor zaman zaman ben de çok yaşadım hatta ziyaret ettiğimde de yazmıştım izliyorum seni ama güncellendiğinde göremiyorum diye bir arkadaş bana sormuş sabah ayrıntılı cevap vermek istedim.
Bir blogu beğendiniz ve yazılarını zamanında okumak istiyorsunuz,bunun için yollar şöyle:
BU SİTEYE KATILIN diyen bölümden katılabilirsiniz,eğer blogunuz yoksa google+ ya da gmail profilinizle izleyebilir reader kullanıyorsanız takip edebilirsiniz rahatlıkla.
Ama dikkat etmeniz gereken bişey var,eğer blogunuz varsa panelden güncellemeleri görmeniz için blogger profilinizi seçip katılmalısınız.
Yoksa panelinizi açınca güncellemeleri göremezsiniz.Ben tek tek yeniden düzenledim mecburen.
E-MAİLLE İZLE güncellemeler e mailinize gelir hem de başlık değil bütün olarak.Ama yorum yazmaya gelmelisiniz yine de bence:)
TWITTER DAN İZLEMEK İÇİN bir çok blogun yanında bir buton vardır onu kullanmalarını öneriyorum blogger arkadaşlara güncellemeleri vs içeren bir aparattansa. 
Blogger sayfanızı siz twittera bağlamak istiyorsanız önce blogunuzu sonra twitter hesabınızı açıp tweeterfeed denen uygulamaya üye olup gereken adımları tamamlamanız gerekiyor.Bundan sonra blogunuza her post girdiğinizdekısa bir süre sonra twitter da görünecek böylece sizi blogunuz yerine twitterdan izleyebilen okuyucularınız haberdar olacak:)
FACEBOOK TAN İZLEMEK için bogun bir facebook sayfası olması gerek.Çok gerekli de değil açıkçası ama yalnızca facebooktan izleme şansı  olanlar için güzel bir uygulama tabii onu da twitter a bağlayabiliyosunuz.

Herşeyi birbirne bağlamayın derim ben gereksiz:))

Şimdi geçen yazıda eksik kalan yanları not almıştım onları da ekleyeyim konu değişmeden gerçi farklı ama blogunuz için gerekli öneriler bunlar uyar ya da uymazsınız elbette keyfe kalmış:)
Ama ihtiyacı olan ya da yazılı olarak bulduğu için mutlu olan arkadaşlar oldu ilk defa gördüğüm hatta,çok teşekkür ediyorum başka öneriniz sorunuz varsa yazın yorumlara paylaşalım cevaplayalım.Hatta bu yazı dizisi bitince tek bir tanede toparlayalım hepsini:)

Font tipi ve boyutuna dikkat edin,ne çok ufak ne ilkokul kitabı gibi kocaman olmamalı.Eğer hazır tema kullanıyorsanız html düzenle de şuraya denk düşer genelde:
body {
background:url(http://i.imgur.com/a6Ec3.gif);(arkaplan resmi)
font-size:13px;(yazı büyüklüğü)

Sayfayı ağırlaştıracak kodlar kullanmamaya çalışın ne kadar kalabalık o kadar sıkıcı ve ağır açılan blog sayfası demektir.Giflerden kaçının. Kolay geçiş yapılan hafif temalar ve gadgetler kullanın.

Blog düzenine özen gösterin,sizin misafirlerinizi ağıraldığınız ama en rahat ettiğiniz yer burası unutmayın,hem şık hem sade olmalı ya da zevkinize göre sizi yansıtan özelliklerde ama  dikkat dağıtacak ayrıntılardan uzak durun abartmayın süsü püsü.Her yerden çiçek böcek resim,gifler, saat vs vs fışkırmasın mesela..
Burda da bahsetmiştik iyi bir blogger teması nasıl olmalı.

Yorum yazarken diğer yorumlara değil yazıya odaklanın ve fikrinizi yorumunuz buna yapın zira başkasının sayfasında hiç hoş olmuyor uzayan yorum kavgaları:p


Sidebar yani yandaki dar kısım mutlaka ziyaretçilerin aradıklarını ve blogunuz hakkında fikir sahibi olacağı önemli şeylere ayrılmıştır.Son başlıklar,arşiv,takip,popüler yazılar bölümü yeterlidir hatta olmazsa olmazlardır.
Gereksiz kodlarla doldurmuyoruz.

Yorumlara yanıtla butonu resmen eklendi ama temanız benim gibi özelleştirilmişse uymayabiliyor ben çok denemeyle ancak şu yazıdaki tavsiyelerle yapabildim

Kendinizi anormal şekilde methetmeyin çok itici bu.Kendisine muhteşem mikemmel prenses diyenler acaip irite ediyo malesef. Yazdıklarınız çizdikleriniz yaşadıklarınıza göre okuyan kendince bir fikre sahip olacaktır zamanla. Bazen okuyorum, kesinlikle haksız ya da iğrenç denecek durumlarda kendilerini yere göğe koyamayıp başkalarına hakaret yağdıran ezik diyenler var bir tür deşarj yolu olmalı ama okurken hiç hoş görünmüyor. Belirtmeden geçemicem bunu ve bir de es geçemicem lütfen küfür etmeyin. Okuyana edercesine kötü bu,hakkınızda direk önyargıya sebep oluyosunuz ayrıca:)

Taklit isim kullanmayın.Direk bir film kahramanı mesela çakması olmayın:p
Yaratıcı olun kolay değildir sizi ifade edecek bir rumuz bulmak biliyorum ama yabancı- yunanca mesela bir isim bile daha iyidir-bence ama bu.Kimsenin ismine karışmayın tabii:) bak bi liste yapalım mesela dimi faydaso olur^^

Eskiden bugüne bloggerda gördüğüm değişimleri ilk yazılarımdan birinde yazmıştım bir de burda  


Bu arada dev kedicik  Hani bazı bloglarda, yazının sonundaki yorum, gönderen, zaman kısımları değiştirilmiş oluyor ve bir de tepkiler diye eğlenceli, ilginç, etkileyici ve benzeri seçenekler olabiliyor ya onlar nasıl yapılıyor acaba? Uzun zamanlar aklıma takılmış durumda. Kumanda Paneli'nin altını üstüne getirdim ama bulamadım. Konu blog olunca,kendimi tutamadım =) demiş hemen gösteriyorum kumanda panelinde değil tasarımda:F
yani kumanda paneli- tasarıma tıkla ,blog kayıtları bölümüne düzenle de ve istediğin her şeyi ordan ayarla:

23 Ocak 2012 Pazartesi

Blogcular yeniler ve eskiler:))

Lütfen bloğunuza sağ tuş engeli koymayın! Bak çığlık attım:(
Ha şairseniz ve çalınmasından korkuyosanız telif alın öyle yayınlayın gene koymayın yaa ,hadi anca o zaman geçerli bi sebep olabilir bu,ama  çalmaya niyeti olan oturup yazar gene çalar, zaten bazı tarayıcılarda engel olamıyosunuz beni neden rahatsız ediyora gelirsek, ben gözlerimden dolayı üzerini kopy leyip okuyorum bi kere bunu yapamıyorum okumayı yarım bırakıp çıktığım oluyor bu yüzden.Bazen de linkleri ya da herhengi bişeyi yeni sekmede açmak istiyorum olmuyo sayfanzı terkettiriyosunuz ellerinizle. Bazen de bir kelimeyi sağ tıkla google da aratıcak oluyorum o da olmuyo. Anlatabiliyormuyum?
Kelime doğrulamayı kapatın yorumlarınızda artık lütfen yalvarıcak haldeyim on kere girmek yerine kaçıyo çoğu okurunuz bilin, hatta yazmaya yeltenmiyorum 2.kere:)
Deveye hendek atlatmayın keyifle okuyalım yahu:D başka aklıma takılan bikaç şey daha var, arada tekrarlıyorum farkındayım ama bloga girince 
Otomatik müzik açılmasın lütfen işyerinde çok zor duruma sokuyo bu ya da zaten müzik açık oluyo gerek yok ki.Müsaitsem mutlaka dinliyorum koyduğunuz şarkıları.
Güncel olan her konuda bir kelamda ben edeyim diye ahkam kesmeyin çok fazla güncellenen, sık ve laf kalabalığı yapan bloglar izlemeyi bıraktırıyor twitterdakiler gibi uyarayım.
Yorumlarınıza ufacıkta olsa bir cevap verin, mutlaka..özellikle ilk defa yazmış biriyse..
Sizi izleyen yorumlarıyla zenginleştiren renk katanlara bir kez olsun uğrayıp ziyaret edin takibe hemen almasanız bile bir bakın sizi samimiyetle mi takibe almış izleyici artsın diye mi zaten anlarsınız,ama insanlara bir şans verin, okuyun:) Kısayollarınıza alın bir süre ben öyle yapıyorum örneğin.
Sadece blog adresi olan yazıyla alakası olmayan bir yorum zaten sizi çekmez sanırım hatta iter.
Bizim adetlerimizde vardır bilirsiniz iade-i ziyaret değil mi? Bi kahve içmeye uğramak lazım:)

Bloggerları kaçırtan maddeleri özetle tekrar gözden geçirdikten sonra şimdi devam ediyoruz:)
Bu ara zaten tam yazmaya başlıyorum beni izleyen birilerini görünce gidip bloglarına bakarken zaman akıp geçiyor yeni bloglar keşfettim samimi, eğlenceli bu beni çok mutlu etti. Zamanım olmadığı için yeterince ilgi gösteremiyorum gönlümce yorum yazamıyorum bazen ama affola.
Başarılar diliyorum yenilere nacizane haddim olmayarak önerim oldu niniciğimde elmyram da yeni arkadaşlarını tanıtmışlar az önce, bugün 3 blog keşfettim 2 sine yorum yazdım birine yazarken ben buraya yazayım yorumumu sıkmadan dedim ,ben de geçtim bu safhalardan toplam 10 yıla yakındır yazıyorum ben;
Yeni blog yazmaya başlamışsanız siz önce blog blog dolaşın, size hitap eden samimi bulduğunuz blogları keşfedin iletişim kurmaya başlayın ve siz kendiniz için yazın. zamanla yazı sayınız arttıkça istikrar gösterdikçe ilgi göreceksiniz zaten.
Güncellenmeyen bloglar bile zaman gelip unutuluyo,şöyle ki hepimiz zamanla birçok blog izler oluyoruz ve iletişim için güncellenmesi kendisini hatırlatması gerek.Gidip baksak ne çare gerçi aynı yazıya en fazla nerdesin yazabilirsin. vefasızlık söz konusu değil bu durumda:) hatta asıl yazmayan blogunu terkeden "bloguna" vefasızlık etmiş oluyo bana göre..
Ben de 2008 de blogger yasağı gelince domain aldım yorum yazmak bile zor geldi blogger insanlarına yeni takipçilerim oldu,daha çok okundum istatistiklere göre ama iletişim daha azdı,yalnız hissettim.
Sonra yine döndüm blogspota ve en az 3-4 blog kapadım şu anki seviyemdeyken,burda da blogger sorun çıkarttı bir ara yasaklandı ve uzun süre yazmadım illa bir dönem soğuma oluyo gerçek hayatımıza bağlantılı olarak.Anlatacak hiçbirşeyiniz yok gibi geliyor bazen insana.Sanki bir kaynaktan besleniyosunuz ve o kaynak kuruyo zaman zaman.İç dünyanızda kopan fırtınalara bağlı.
E bir yandan sürekli yeniler gelirken bizim de keşfetmemiz gerekenler çoğalıyorken yeni başlayanların da ilk işi bu olmalı şimdi, eğer özlemişse istiyorsa eski tanıdıklarına kendini hatırlatmak ve yeni bloglar keşfetmek :) kendine yakın kafa dengi gördüklerine tabiri caizse ,yorum yazar iletişim kurmaya çalışırsın yok duvarla birse hiçbir yorumuna tepki vermiyorsa vazgeçersin:p  (ben şahsen öyle yapıyorum açıkçası üzücü bu)
İlk adımı siz atın.. Yazarkense kendiniz için yazın dökün içinizi,paylaşmak istediğiniz her şeyi,fikirlerinizi,hayata bakışınızı ,zaten zamanla sohbet edeceğiniz hitap edeceğiniz  bir kitle oluşacaktır:)

Başarılar diliyorum ^^

20 Ocak 2012 Cuma

Eski Bir Tapınak Yazısı

Sıkıntılı günler geçiriyorum dedim ya özellikle tahammül sınırımın zorlandığı şu son günlerde bu tarz şeyleri hatırlamaya ihtiyacım var sanırım. Bu yazıyı taslaklarda buldum bu sabah. ve siz de okuyun istedim.
Güzel bir haftasonu dilerim...

(Bu yazı MÖ 900 lü yıllarda bir tapınağın duvarında yazılıymış.
insanlar ibadet için geldiklerinde, çocuklarıyla birlikte bu yazıyı okurlarmış...)

Gürültü - patırtının ortasında sükunetle dolaş.
Sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma.
Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış.
Sana bir kötülük yapıldığında, verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun.
Bağışla ve unut.
Ama kimseye teslim olma.
İçten ol; Telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.
Başkalarına da kulak ver.
Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları.
çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.
Yanlız planlarının değil başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen, hayattaki dayanağın odur.
Seveceğin bir iş seçersen, hayatında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini çok seveceksin!
Olduğun gibi görün!
Ve göründüğün gibi ol!
Sevmediğin zaman, sever gibi yapma!
Çevrene nasihatlerde bulun ama, hükmetme!
İnsanların kusurlarını bulmaya çalışırsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
Ve unutma ki, insanlığın yüz yıllardır öğrendikleri bir kumsaldaki kum tanecikleri değildir.
Kaybetmeyi, ahlâksız bir kazanca tercih et!
Birincisinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı bir ömür boyu sürer.
Bâzı idealler o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.
Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme!
Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini rüzgâra göre ayarla!
Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir.
Ara sıra isyana yönelecek olsan da, hatırla ki yaratıkları yargılamak imkânsızdır.
Doğduğun zamanları hatırlar mısın? Sen ağlarken herkes sevinçle gülüyordu.
Öyle bir ömür geçir ki, sen öldüğünde herkes ağlasın!
Sabırlı, sevimli ve vefâkâr ol!
Önünde sonunda bütün servetin sensin.
Görmeye çalış ki bütün pisliğine ve kötülüğüne rağmen, dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır...

(Xsenos M. Ö 9 y.y.)

19 Ocak 2012 Perşembe

All girls who die for a zero figure ..



Bu resme bayıldım bugün ve çok güldüm, bizim meşhur sevgili betty miz tombalak olmuş ve şu yazıyor:
to all girls who die for a zero figure ..
sweetie remember real men go to for curves,
only doss go for bones

Çevirin bakiym:D.

18 Ocak 2012 Çarşamba

Gelmeyen yolcunuz oldu mu hiç?


Şimdi,ben yıllardır  çeşitli yollarla seyahat ederim herkes gibi. Çok gezen tozan biri değilim ailece değiliz sanırım kaldı ki genelde kendi özel aracımızla gittiğimiz için olsa gerek diğer ulaşım yolları konusunda beceriksizliğim ayyuka çıkıyo.
Annem turlara katılır gezer crazywomen a vericem sonunda gezsinler beraber hatta.9
Ama ben şehir içi gezemeyen bi yapıdayım. Kendi arabam varken aman şimdi yolları karıştırırsam,çıkmaz sokağa girersem,sıkıştırırlarsa, yağmur yağıyo yollar kaygan(çok sürat yapıyorum ya), vs zaten yakın kıl tüy derken varlık içinde yokluk çektirirm kendime inatla.
Yazın ise kendi aracımızla gitmeyeceksek tatile giderken rahatlıkla önce rezervasyon yaptırırım telefonla sonra terminale gder biletimi alırım. Önce online siteden ayırtırım bileti çünkü hangi koltuk boş bayan yanı mı vs çok rahat seçebiliyosunuz. Kredi kartı nette kullanmadığım için hemen tlf ederim ve sitede gördüm şu sefer şu koltuk boş ama ayrtamadım siz halledebilirmisiniz dediğim an özellikle reklam da yapabilirim Pamukkale Turizm hemen yardımcı olur tam istediğim koltukları rezerve eder en geç su gün şu saate almanız gerek der ve ben gider terminalden alırım.Bu kadar basit ve net.

Amaa bi adım İstanbul a gidicem altı üstü, hani atlasam Yalovaya gitsem ordan mutlaka ya otobüs ya feribot bulur damlarım amaa full hafta telefon kavgası -aldın mı bilet hayatım? -almadım terminalden alıcam perşembe hobaaa kavga!!
Tam bir haftaa. Meğersem -aldım ben bilet desem suscakmış ne bileyim illa her haltı doğrı söylicem ya şu yalan dünyada bi ben doğru olsam nolcak herşey eğriyken acaba?

Öte yandan bana ısrarla illa terminalden alıp beni sinir edicen dimi heryerde şubeleri var gidip hemen alırsın olur biter diye beni boğan kişiye aldanıp bizim ordaki büroya telefon ettim bu akşam eve dönerken alıcam bileti ayırırmısınız yok efendim 444 cart curttan rezerrvasyon yapılıyo hanfendi. O zaman sen ne demeye ordasın kalas!!
Gidip alırsam gönlü olursa yardımcı olucak herhalde internette koltuk numarasını bayan yanı olduğunu görerek yer ayırtıyorum ben orda sıkıntı çekmek zorundamıyım? sefer ve koltuk numarasını veriyorum daha ne yapıcam Pamukkale yardımcı oluyor ama üstüne basa basa söylüyorum Kamil koç olmadı. Bu da onlara kapak olsun.😂
Gidip terminalde aldım bilet başka firmadan ben de.
........................

Ama yine gidemedim o da ayrı mesele..:(
Günlerce hazırlandım, son iki gün inanılmaz bir koşturmaca içinde geçti, uykusuz geceler geçirdim hayatımda ilk defa sakinleştirici kullandım daha sersem etti..
Ama ne oldu? Pause a basılmış gibi dondu her şey bir anda.
Ona girersem çıkamam oysa bu yazıya cuma gündüz başlamıştım bu akşam İstanbul yolcusuyum diye bitecekti..zamanım olmadı..
Döndüğümde büyük ihtimalle bir kucak resim ve anıyla gelmiş olacaktım neler anlatacaktım Allah bilir. Belki de gittiğime pişman dönücektim,çok üzülecektim.. Bilinmez ki artık..
Bloguma da yalancı çıkacakmışım..ona bilee :/ Düştüğüm duruma bak..
Hayatımda ilk defa ..o kadar üzüldüm ve üzdüm ki tarif yok.
Sebep vardı biçoktu..ama neden deyince söyleyemem anlatamam..
Çok istersiniz ya bişeyi, bekler bekler vazgeçersiniz hani çok açken yemek bekler bekler gelen yemek sizi doyurmayacak ya da istediğiniz gibi olmayacak korkusu sarar iyice yemeden kalkıp gidersiniz..neyse saçmalıyorum..anlatamam imkansız çünkü hiçbir tasvir uymayacak buna.

Ve ben hep bunu yapıyorum aslında (saçmalamayı)

Anında yoruma anında cevap

 Şimdi, size canımı sıkan bi olay anlatıp sonra yeteri kadar kalınca silicem sayfamı bu tarz şeyler için kullanmıyorum ben bir amacım var çünkü..sadece içimde tuttuklarımdan biraz olsun kurtulabilmek.
Önce arada bahsettiklerimi tekrarlamam gerek sanırım:
Beni bilirsiniz takipçi toplamak için gidip önüme gelen bloğa yorum yazmam,twitter da cik ciklemem,
face te kapınıza dayanıp sende beni beğen hadii demem..izleyeni izlemek gibi bir zorunluluk hissetmem.İçten bulduğum beğendiğim önce beni keşfetmiş olsun olmasın izlerim.
Zaten çok zamanım olmuyor malesef.
Sürekli izlediğim okuduğum bloglara yorum dahi yazamıyorum çoğu zaman.
Zamanla twitter ve facebook zorunluluk hali alınca açtım ayak uydurmak adına çağa. Yani aslen sadece ordan izlemek isteyenler için açıldı yazı girince otomatik düşüyor hepsi ve tek amacı bu.
Malum herkesin blogu yok.
Birkaç ta arkadaşım var arada konuştuğum nadiren bundan ibarettir,zaman kaybı görüyorum başında bekleyecek halim yok sonuçta.Ben çok zaman geçirmiyorum twitter veya face te yazımı bloguma yazar çıkarım.. takipçi sayısına takılmam bunlar şişirmeyse bişey ifade etmiyo bana.Çoğu da böyle ne yazık ki bakıyosunuz bir nitelik yok ama izleyici sayısı uçmuş yok böyle bişey:) Pc açıksa tweetdeck açıktır arada bakarım.tt lere bakarım bazen de.keyfim isterse yazarım bişiler. Bu kadar. Bu kısım ayrı:)
...
Geçen akşam tweetdeck açıktı bir mention geldi
hih_webci Küfürbaz Haydo (şimdi değişip sansasyonorg olmuş yorum geldi ahaha)
@Ipekbocegii sendemı takıp ı bıraktın bea, 

 şaşırdım,hiç muhabbetim yok? usluba bak.."hiç almamış olabilirim kusura bakma" dedim
Bir baktım o da beni bırakmış yeni izlemeye alıyo.Çok mu lazım hiç değil. Başarısız niteliksiz bi sayfa neticede.Otomatik program koymuş ta sileni siliyomuş..bunda amaç ne ? düpedüz izleyeni izlerim saçmalığı.menfaat..pazarlık hatta.Neyse uzatmadım,kafam dolu zaten binbir sorunla kırmak istemedim de ama 2 hesabı var,birini izlerim dedim sayfaya ait olanı tercih ettim.Sohbet etmek istemediğim için açıkçası.Ve çıktım.
Onlar da facebook sayfa açmışlar ,beğen diye yazmış defalarca twitterda.. Sayfamın ismiyle beğendim ben de,tekrarlandı bu sayısız kere hala,beğendim ok dediğim halde ki gidip beğenmek zorundamıyım blogu izliyosam yeterli geliyo belki de, ha samimi arkadaşım olur davet edebilir gider beğenirim destek olurum da..Ama bu ne alaka?
Ve bu baskıyı herkese yapıyo inanmayan gidip twitter hesabına baksın, baktım benim facebook sayfama kocaman reklamını yapmış "ben beğendim sen beğenmedin mi" yazmış,ki mentionları da silerim ben bu tarz şeyleri de  sadece güncellemeler ve benim son yazdıklarım görünsün sayfa kirliliği oluşmasın diye..
Yine sabırla bak  kontrol et ama siz benim sayfamı beğenmemişsiniz bile dedim.Hani o zaman neden sürekli söylüyosun manasında.Sayfa ismiyle beğenmek önemli olan. Bu sefer ben kendi adımla beğendim senin adın neydi görünmüyo dedi, e günlerce ipekböceği(yani sayfa adım) beğenmemiş demiyomuydun ben kimliğimi kullanmak istemiyo olamazmıyım? Bu arada sayfa twitterı ve özel hesabın avatarları da aynı,ikisi aynı anda yazıyo kim ne diyo belirsiz.Dedim farklı yapsanız biriniz cevap nereye vereceğimi şaşırdım resmen.Bu arada 2.bi arkadaşta kullanıyo siteye ait olanı tam kaos.
Görünce hatasını benim sayfamı beğenmiş ama yorumumu sayfasından silmiş güzelce,-ben onun reklamını silmediğim halde-sayfamı beğenilenlere eklemiş bana mention atmış.Yorum yap diye:S Anında karşılık!
Bugün sinirliyim özür dilerim dedi. Diğerini görmeden çıkmışım. Ben 7/24 pc başında değilim, işim var,bi evim var,yolda olmam gereken yemek yemem aileme zaman ayırmam gereken zaman dilimleri var işim gücüm amacım bu değil. Google da yazsında beni bulsunlar derdinde değilim:)) ama yazın ipekböceği kaçıncı sıradayım görün:p
Yemekten sonra baktım verdiği link boş..bak şuraya yorum yaz demiş sanırım sayfasında reklamımı yapmış görmemişim..İhtiyacım yok hitap ettiğimiz kitle apayrı.
Vay efendim sen misin mentionları silip yazdığı an görmeyen ,yememiş içmemiş koşa koşa gidip bana yazı döşenmiş hem de mahkemeye versem haklı çıkacağım terbiye sınırlarını aşan tarzda..mahalle ağzı tam.e adı üstünde küfürbaz baksanıza.Sen kimsin ne tanışıklığımız var ne kazık yedin de bana post yazarsın?
Kötü söz sahibine aittir kompleksli arkadaş. Bu arada site birkaç kişinin eseri yazık olmuş diğerlerinin emeklerine.Artık google a adını yazınca bu yazım çıkıcak mutlumusun:D
hih_webci denen ve kendini internet fenomeni sanan arkadaş kimsin nesin ki seni ayırd edicez diğer arkadaştan hiçbir samimiyetim yokken,yere göğe koyamıyodun dün beni?:) yine az önce bi bayana sende mi sildin yazmıştın o da izlemiyorum ki demiş gördük:D laf açma yolu bu dikkat!.
Kanun şöyle der özetle size de gerekebilir:
MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur
Durduk yere yok tanımıyorum yok takibi bıraktım diye alenen hakaret küfür eden kişi,hazırdır bunlara.
TIKLAYIN DEVAM İÇİN--

11 Ocak 2012 Çarşamba

Blogger Background

Bloglarımızın arka planına resim eklememiz artık tasarım modülü sayesinde kolaylaştı.
Orada dolu seçenek var ama kendinize özgü bişeyler olsun,herkeste olmasın blogum kişiselleşsin diyenlerdenseniz benim gibi, bu ufacık şeyi takıntı haline getirebiliyosunuz.
Eskiden beri uğraştığım için (taa space ler zamanından beri:p) kaynaklarını da bulmayı başarıyo olsam da yetersiz kalıyo bana kaynak adresi veren olursa sevinirim öte yandan hazır şablonlara ekleme yolunu da öğretebilirim.Her yerde olan temalar bir dokunuşla size özel hale gelebiliyo bu sayede. Baknız benim blog:D
Gerçi bir beyaz geniş klasik temam bir bu dönüşümlü kullanıorum en rahat ettiklerim ve kişiselleştirilebilir olan bunlar.Ama bir türlü karar verip seçemedim bu kez arka plana (minik beyaz pembe olan) hangisini seçeyim??
Ha bunu bana ver dediğiniz varsa hemen gönderebilirim de çekinmeyin^^
Şimdi bana söyleyin en çok hangisi yakışır benim bloguma:))

Ha bir şunlar var şaşırtıcı ki benim bu şablonuma da uyumlu klasik dar temalara da ve blogunuza uygulamak çok basit  TIK ve  TIK

Ve bunlar da sizin için:
Twitter veya blog arka planınız için.isteyene orjınallerini vericem tabii ki:D

10 Ocak 2012 Salı

İnsanları Sevmenin Yolu


İnsanları sevmenin tek yolu vardır ve o da onları olduğu gibi sevmektir…
Ve güzellik de buradadır…
Onları olduğu gibi sevdiğinde onlar değişirler…
Sana göre değil, onlar kendi gerçeklerine göre değişirler…
Onları sevdiğinde onlar dönüşüm yaşarlar…
Değişmezler, dönüşürler…
Onlar yeni olurlar, onlar varlığın yeni yüksekliklerine erişirler…
Ancak bu onların varlıklarında gerçekleşir ve bu onların kendi doğasına göre olur…

İnsanların doğal olmaları için yardım et…
İnsanlara özgür olmaları için yardım et…
İnsanlara kendileri olmaları için yardım et…
Ve asla hiç kimseye güç uygulamaya, itip kakmaya ve hükmetmeye çalışma…

Bunlar egonun yöntemleridir…

OSHO -

Az önce okudum bu satırları.. daha önce de benzer şeyler çok okusam da insanoğlu sürekli okudukça bir öncekileri unutuyor bazen.Özellikle de negatif bir ruh durumuna bürünmüşseniz her şey teselli ya da tırı vırı gelebiliyo. Bu elde olan bir hava değildir bazen olumsuzluklarla karşılaşırsınız üst üste ve olmaya çalıştığınız olumlu+pozitif insan sizi terk ediverir. O zaman her şey polyannacılık gibi gelir hatta bazen batar..
Ahkam kesmek istemiyorum aslında bazı konularda ,çünkü herkesin kendi yaşadıkları şahit oldukları doğrultuda kendince bir görüşü vardır..
Bu değişim konusuyla ilgili çok şey okudum. Birini olduğu gbi seversiniz önce.
Zamanla sizinle örtüşmeyen bazı yanları törpülensin isteyebilirsiniz, o da sizden bunu bekler ve farkında olmadan gerçekleşir bazı değişimler:)
Hep bunu söylerler ya,insanları olduğu gibi seversin sonra onlardan değişmelerini beklersin, sana göre şekil almalarını.. bir oyun hamuru gibi..
Oysa kendilerine verecekleri bu şekil geçici olacaktır ya kalıba sığmaz taşarlar sonunda..ya da eski şekillerine bir biçimde dönerler kendileri de memnun olmasa bile bu durumdan..Çünkü tamamen sizi değiştirmeye çalışıp hayalindeki insana çevirmeye çalışıyorsa her iki tarafta mutsuz olur ve sürmez zaten bu yalan kalıp..
Yani kişide olmayan bir şeyi empoze edemezsiniz ona..o kadar büyük değişimler bekliyorsanız zaten büyük bir aldatmaca içine girersiniz..
Ama diğer yandan değişmeyen tek şey değişimin kendisi olmalıdır. Değişmek gelişmek demektir.
Ve her yeni insan size yeni bir siz katacak yenilikler değişimler katar..Dost,arkadaş da böyledir..
Hele aşksa bu kaçınılmaz olur. Onun sevdiği şeyleri yapmak zor değildir eğer sizi de mutlu ediyor ve size uyuyorsa..
Beni ben olarak sevdiği gerçeğini zedelememeli ama bu..
Kişiliğine müdahele etmediğiniz sürece, her iki tarafta özgür iradeleri ile birbirini memnun ve huzurlu edecek değişimler gösterir kendinde bana göre. Çevremde gördüğüm örnekler de bunu doğrular nitelikte.
Aşk olumlu değişimler katar size eksiklerinizi hatalarınızı gösterir kendinizle yüzleştirir bir anlamda..

Sevginin hamurunda vardır  değişmek.- ama kendini bozmadan-yitirmeden-
zaten var olan değerlerinize değer katarak.
Şu söze gönülden katılıyorum ama üstteki parçada açıklanmış haliyle:
Aşk bir milâd demektir. 
Şayet “aşktan önce” ve “aşktan sonra” aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. 
Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey ; değişmektir!



Hiçbişey aşk kadar değerli değildir;)

7 Ocak 2012 Cumartesi

Dekorasyonda Burçların Enerjisi


Doğum tarihimizin kişiliğimizi ve zevklerimizi etkilediği bilinir. Hatta dış görünüşümüzde bile burcumuzun özelliklerini taşırız. En önemlisi de beğeniler. Etrafınıza dikkat ettiniz mi bilemiyoruz ama aynı burç gruplarının ya da doğum tarihi yakın olan insanların benzer özellikler ve tercihler yaptığını fark edebiliriz. İşte bu durum dekorasyon zevkimize de yansıyor.
Bu konuyu ilerleyen zamanlarda her burca özel olarak hazırlayacağız. Ama önce gruplardan başlayalım işe!

Su Grubu: Yengeç, Akrep ve Balık burçları bu gruptandır. Bu burçlar en evcimen burçlar olarak bilinirler. Evde vakit geçirmeyi seven su grubu için de dekorasyon çok önemlidir. Krem ve fildişi tonlarını kullanmayı seven su grupları için eve huzur hakim olmalıdır. Hem yaratıcı hem sade evler tam onlara göredir. Ayrıca sanatsal yönleri ağır bastığında art-deko stilini de severler. Evlerinde sanattan izler görmeniz mümkündür.

Hava Grubu: İkizler, Kova ve Terazi bu grubun burçlarından! Yeniliklere açık olan hava grubu trendlerin takipçisidir. Renkli, eğlenceli dekorasyonlar tam onlara göredir. Kırmızı ve pembe ana renkleridir. Pastel tonlara da bolca rastlamak mümkündür. Bir hava grubu burcunun evinde sürekli bir yenilenme ve değişim görebilirsiniz.

Toprak Grubu: Boğa, Oğlak ve Başak bu gruptandır. Bu grup tam bir düzen delisidir. Evde her şey düzenli ve yerli yerinde olmalıdır. Ayrıca onlar için yeme-içme alanları çok önemlidir. Teknolojiyi çok severler. Düzeni sevdiklerinden en sık depolama ve organizasyon ürünlerini görmek mümkündür. Titizliğiyle ünlü başak burçları dekorasyon konusunda en başarılı olna burçtur.

Ateş Grubu: Yay, Aslan ve Koç burçları bu gruptandır. Egoları oldukça yüksek olan bu burçların evleri çoğunlukla iddialıdır. Parlaklık ve ışıltıyı severler. En cesur dekorasyonlar bu gruptan ortaya çıkar. Davet vermeyi sevdiklerinden evin görünümüne önem verirler. Evde ilginç nesneler kullanmayı da severler. Sadece kendi seçtikleri renkleri sever, diğer seçimleri beğenmezler. Dekorasyon konusunda en inatçı grup diyebiliriz.

Bu tanımlar size de uyuyor mu, merak ediyoruz?

Keyifli günler.

http://www.evmanya.com dan alıntıdır ben çok hoşlandım:) Ticari kaygılarla değişik şeyler yapılmakta ama böyle zevklere ve mantığa dayanınca çok hoş sonuçlar ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Mesela ben bir yengeç burcu olarak en evcimen ve en dekorasyona meraklı burç olduğumu iddia edebilirim:p
Zevkime güvenirim ve küçük ayrıntılara bile özen gösterip birkaç ufak detayla tamamen değiştirebilirim ambiansı:D
Dolayısıyla bu pazarlama taktiği bana işleyebilir kişisel zevkime uyması koşuluyla tabii. Ya size?

6 Ocak 2012 Cuma

AŞK ı gördüm ben..VARMIŞ!


Bugün aslında yılbaşından önce başladığım bir konuyu yazacaktım..yine paneli açtım, güncellenen bloglara baktım önce şöyle bir..sonra?
Çok eskiden beri bildiğim beğendiğim bir bloğu ziyaret ettim güncellenmişti uzun zaman sonra, link within var ya bakarmısınız siz bilmem, ve oradan annesine yazdığı bir yazıya gittim " benim annem bambaşka, herkesin annesi özeldir kendisine ama " demişti..en sevdiğim şarkı vardı sonunda,link açılmadı kendim açtım dinledim.
Ordan başka bir yazısına tıkladım, ismi yazıyordu orda  facebookta herkese açık güncellemelerine baktım ve nerdeyse her gönderi sonunda anneciğinin sıcacık sözcüklerini gördüm..Ama öyle nezaketten çıtkırıldım sözler değil içten, sevgi dolu.. sonuna kadar destek,takdir..
Benim annemden görmediğim şeyler bunlar..Dünya iyisidir o benim başımın tacı ama..ama işte göstermez sevgisini,destek olmaz hiç:(
Anneye tıkladım gayriihtiyari, çünkü çok benziyorlardı:) ona bakmaktı amacım.Belki de merak ettim gerçek mi diye.. Mükemmel olan ve gerçek olan bişey varmıdır? Ya AŞK var mı gerçek mi??

Eşiyle birlikte resimleri vardı, gülümseyen resimler ve herbirinin altında içten sevgi sözcükleri..
Anlata anlata bitiremediği bir sevda ki,özenle seçilmişti her bir kelime..bazen şiirler,eşini göklere çıkartıyordu bu kez de. Çocuklarını da. Yaşadığı her şey ona değer katmıştı demiş ki bir resmin altına:
".YILLAR NE ÇABUK GEÇİYOR..AMA KORKMUYORUZ HAYAT SENDEN...KIRIŞ KIRIŞ OLSAKTA BİZ YİNE BİRBİRİMİZİN GÖZLERİNDE KAYBOLACAĞIZ...."
Durdum..dondum öylece, gözlerimden yaşlar önce yavaş sonra benim bile şaşıracağım hızl akmaya başladı her yeni resimde..
Az önce.. bir ömrü birlikte tüketmeye söz vermiş, evliliğin o korkutucu kaosuna girip parıltısını yitirmek yerine daha da güçlenmiş, çocukları ve verdikleri emekle dünyaları renklenmiş bir çift gördüm ben.
Evlilikten deli gibi korkan ama kapıyı ömrünce anahtarla açmaktan da ölesiye korkan ben..
Neredeyse 40 yıllık.. Gencecikler hala..O kadar güzeller ki..Gökkuşağı onlar.
Birbirine hala sevgiyle bakan..yok yok ilk günlerde olamaz bu tutku, yaşadıkça,sabırla paylaştıkça çoğalmış daha da güzelleşmiş inanamadım..
AŞK vardı gerçekten ve ben onu gördüm!! "ömürlük" olduğunu görmekti beni büyüleyen..
5 dk önce inanılmaz bir enstrümantal müzik paylaşmış başına yine eşi için muhteşem bir şiir eklemişti..
onu paylaşıcam herkese açık olduğu için,ki anlayın siz de gördüklerimi biraz olsun,müziği hemen açın ama
Gelme çocuk!
Benim denizimde yüzemezsin sen, kolların kısa kalır dalgalarıma…
Ölürsün çocuk bulaşma yalnızlığıma.
Karanlığıma yaklaşma çocuk, içine alır ıssız sokaklarım ellerini.
Gözlerini kaybedersin kuytu gecelerimde.
Viran şehirlerime ayak basma çocuk, yıkılırsın.
Divaneliğim korkutur seni, umutlarını yıldırımlar kaçırır.
Uçurum kaçkınıdır ruhum, ruhumla yorulursun yaklaşma çocuk.
Ellerim ateştir, dokundukça kavrulursun..
Sevme çocuk!
Sevilecek yürek mi benimki?
Çoktan unuttum renkleri, çoktan tükettim sevgileri.
Sakın sakın sevdirme kendini.
Söyleme çocuk!
Konuşma sakın anlatma kendini, şarkılar söyleme senin ikliminden.
Her şarkı yarım bende.
Yarımlaşma ellerimde seni bulamam, sus çocuk sus!
Alıştırma kendini bana, ben olursun çocuk…
Ben sen olamam uğraşma,
Ağlama çocuk ben kıyamam ağlayana.
Gözlerine ulaşamam.
Bir gün gelir gidersin çocuk, içimdeki şarkı biter yaşayamam.
Yaşayamam…

Yani o an oradaydı belki de.Dayanamadım, bakıp geçmek istemedim..bu haksızlık olurdu..güzellikler karşısında susulup kötülüklere mi veryansın edilmeli hep? Mesaj a tıkladım oraya nasıl vardığımı açıkladım önce ve içimden geleni yazdım birkaç satır  normalde hiç böyle değilim aslında ama ben ben olmaktan çıkmıştım o anda ;
minik bi bölümü şöyle..
"ve bir an resimlerinize tıkladım eşinizle..
Hayat durdu..hayal ettiğim, görmediğim ama yaşamayı ve yaşlanmayı dileğim bir aşk gördüm..ağladım. her resmin altına üşenmeden yazdığınız sevgi sözcüklerinizi okudum dikkatle, tesadüf değil demek beni getiren dedim yine ağladım. Dua ettim Allah ellerinizi ayırmasın diye. 8 dk önce bir video eklediğinizi görünce de eğer ordaysanız bunları duymayı hak ettiğinizi düşündüm..
Çok sevgiler saygılar.
ipekböceği"

evet yazdım ve gönderdim bunu (cürete bakın mı dersiniz artık gereksiz mi)
ama 5 dk sürmedi o güzel gülen güzel yaşayan sevmeyi hem de nasıl bilen kadın cevap gönderdi,şaşırdım..

"çok teşekkür ederim güzel yürekli kızım mı diyeyim..??beni çok şaşırttınız..çok mutlu oldum ..
herkese sevgi aşk diliyorum ..herkese allah dilediği gibi aşkı yaşamasını nasip etsin..
benden daha mutlu nesil görmek tek dileğim..sevgiler saygılar..
kimseniz hep bu güzel yürekle yaşayın yüreğinizden öpüyorum..."

Ya, hani rüyanızda muhterem birini görürsünüz size bir yol açar ya, hafiflersiniz..öyle güzeldi onunla sohbet etmek,ve dilerim daha nice sohbetler edicez:)
Nazar değmesin diye binbir Maşallah diyorum ve ben de diliyorum böyle ömürlük bir sevda ve sevdiğimin gözlerime hep aynı heyecanla bakmasını..."amin"

Not: Benim şu başlıktaki sloganım da çürüdü gitti böylece:)

2 Ocak 2012 Pazartesi

Halim öyleee eeeee:))

Çamur- HALİM ÖYLE

Harun Kolçak twitter da paylaştı az önce bayıldım, siz de dinleyin^^
Videoyu kaldırdım fizy den dinleyin daha iyi 0.o
SÖZLERE DİKKAT!

31 Aralık 2011 Cumartesi

Welcome 2012

Güzel dilekler temenniler dualar, bir önceki yıl olduğu gibi..ağzımızdan bal damlıyo..
Birçok umut, beklenti geçen yıl dilediğimiz ama olmayan bir çok şey, bütün gıcır kağıt para verdik bize kalan bozukluklar gibi..para üstü..hayal üstü.. ne derseniz artık.
Yine elimize aldık dilek kuyusuna taş atar gibi 2012 ye taşıyoruz.
Olmazsa seneye kalır tombala oynarız yine atarız kuyuya nedir?


Oysa bu yıl yine dünyaya barış gelmedi, yine açlık sefillik sınırında zorlu koşullarda yaşadı bir çok insan,
sosyal eşitsizlik,eğitimde eşitsizlik, hepsi yerli yerinde sapasağlam, bir türlü muasır medeniyetler seviyesine gelemiyoruz geri geri gidiyoruz hatta.
Doğal afetler oldu evleri başına yıkıldı insanların, terör yine çözülemedi, şehitlerimiz içimizi kan ağlattı ve "bu son olmadı" ,yani memlekette refah huzur ve maddi olanaklar bakımından aşama kaydedilemedi. Adalet var mı dedirtecek kararlara şahit olduk hep birlikte..
Öte yandan caddeler sokaklar çığırından çıkmış süslemeler ışıklandırmalar "noelde paris" modunda en ücra köy bile nerdeyse. İçi açılıyor insanın yılda bir ay hiç olmazsa ama bu tüketim çılgınlığı ve hediye dayatmaları?
Bizim millet olarak gelir seviyemiz ne etimiz ne budumuz ne yani nedir bu kadar janjan?
Hediye alamadıklarınız içlenir, aldıklarınız tatmin olmaz oysa kendinize ne aldınız bu yıl? Sizin için çok özel insanlar vardır, aileniz en değerliniz (olmalı), birkaç tane de dost diyebileceğiniz insan varsa çevrenizde ne mutlu size de aha zaten bitti maaş^^
Bir yandan da noel mi christmas mı kutluyoruz biz neyiz diye kültürel moziklerimiz arasına sıkışmış özenti gencolar, 3 aylık maaşlarını bir gecede nerde yiyip içkiyle duş alıp, afiili  kıyafet ve hediyeleri de yıl boyu nasıl ödeyeceğini düşünedursun diğer yanda (maddi bakımdan) daha şanslı olan mutlu azınlık nerde azacağının planlarını çoktan yapmış durumdalar:)
Normal yurdum insanı da  yandan sadece evi süslemek, eş dost aile bir araya gelip eğlenceli bir gece geçirerek yeni bir yılı karşılamanın kime neden battığını anlayamayan ama özünü yitirmemiş biçimde noel değil de ramazan sofrası havasında aileyi konu komşu çocukları bir sofra başına toplama niyetinde..
12 de sevdikleriniz arayın mesaj atın ama bu çok güzel bişey.
Sıcacık yuvalarında tv başında kucaklarında kedileri ya da bebeleri ile girenler size hayranım O.o
Hele kırmızı don almayı unutmayanlara ayrı saygım var:F
Sevgilisiyle girme şansına sahip olanlar sizden nefret ediyoruumm!!!
Bari kar yağsaydı :(


Herkes istediği gibi eğlensin girsin yeni yıla elbette , ama nasıl girersek öyle olmasın yahu, bu sene bari koca bir yıl UYUMAYALIM!!  olmaz mı?
Daha bilinçli, daha tepkili, daha farkında, daha çalışkan olalım koca bir yıl ki,sadece dilemek ummak dua etmekle olmayan bir kaç şey daha hayatımıza dahil olsun olmaz mı?

Ama yine kaybetmediğimiz bizi bırakmayan tek şeydir umut, umut ediyorum ki bu yıl size kaybettiğiniz herşeyi unuttursun yeni kapılar açsın.. Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun:)

28 Aralık 2011 Çarşamba

Yorgun..bitkin..


Blogumu bazı sebeplerden kapatmak zorunda hissettim kendimi.
Sonra bunun doğru olmadığıı fark ettim,kimse kendinden ödün vermez beni için kırmamak adına bile en ufak fedakarlık etmezken benim burda en çok konuşmaya içimi dökmeye ihtiyacım olduğu an susmam yazamamam işkence gibiydi benim için:(
Ayrıca baştan sona okudum o kadar kendime malik ve iradeliyim ki, rl hayatımdan tek bir kişiyi rencide edecek ya da yerden yere vuracak tek kelime etmemişim..yapmam da asla..benim zararım ancak kendime.

Ne var ki nerden başlasam ne anlatsam nasıl deşarj olsam bilemiyorum şu an için..
Ama iyiym merak eden farkeden oldu mu bilmiyorum (aslında bir iki kişi biliyorum çok teşekkür ediyorum)

Neyse arayı açmamak soğumamak lazım yyoksa benim yazma hevesim çabuk buharlaşıyor aylarca yazmadığım oluyo tek satır biriktikçe daha da yazasım gelmiyo işin tuhafı unutuyorum da çünkü.

Bu arada yenisayfa.com dan kitaplar aldım okuduktan sonra paylaşıcam ama gözlerim feci durumda malesef çok zorlanıyorum okurken yaa:S

Bu akşam iş çıkışı annemle buluştuk alışveriş için sonuç: hiçbir konuda anlaşamayan uzlaşamayan iki hatta 3 kişi,ama yine de alınan birkaç güzel şey:p
sızlayan ayaklar, ayyuka çıkmış sinir -ama tek bir yüksek ses olmadı- ve şu an üşüyen eller...

Ben bi çay demleyip tv izlerken uyuklayayım hayat aksın..:)

Bir de sabah çok ilginç bişey oldu, twitter ı sadece okuyorum genelde biliyosunuz birkaç tt ilgimi çekti 2 mesaj yazdım (tivit demeyi de sevmiyolar ne desem bilemedim) tam çıkıcam nescafeye # ihtiyacım var dedim..(ihtiyacım var tt idi de amaç bu değildi cümleye cuk oturmuştu)
"nescafeler sana kurban olsun ipekböceği" diye bir mention geldi son anda gördüm..izlemediğim (zaten izlemiyorum pek kimseyi) ve beni de izlemeyen biri, ilk twit i bu üstelik, ama 13 kişi almış izlemeye ben yokum :D
Beni nerden gördü o an, kendine engel olamadı da mı yazdı bilemedim ha buna mı taktın diyeceksiniz sonuçta kötülük yok yazdığı çok sevimliydi, amaa
asıl beni şok eden kullandığı rumuz: hayatiipek :)
"hayatım" benim sık kullandığım bi söz:) bir an afalladım ama aklıma biri düştü, ve ben cevap olarak
 Ipek 

@ 
 ilk mesajın olmak ve kullanıcı adın çok alem:p yoksa sen...?
yazdım ve girmedim bi daha,şimdi ise baktım silmiş kendi yazdığını.. dikkatimi çekince tedirgin olmuş gibi:D
ne dersiniz bu bi tesadüf mü:))
(bu ara tesadüflerden ne çektiğimi ve nasıl nefret ettiğimi bilseniz)

20 Aralık 2011 Salı

2012 den 12 Dilek


Missbone um şekerim bana yeni yıl mimi yollamış.Aynı mimi yeni blogdaşım canım Nini de yollamış,
Teşekkür ederim seviyorum sizi:*
2012'den 12 tane şey isteyecekmişiz.
Dilek yani. İsteyelim o zaman,hiçbir zaman şu noel baba torbasını doldurmuş gibi şanslı kısmetli insanlardan olamadım.

1-Önce keşke lerin olmadığı bir yıl diliyorum..en azından "keşke ben" diye başlayan cümlelerim olmasın daha hatasız olayım lütfen..

2-Hayatı bu kadar ciddiye almamayı akışına bırakabilmeyi diliyorum.

3-Cesur olmayı diliyorum. Deli cesareti gelsin hatta mümkünse. Korkak değilim ama tedbirli ya da katı kurallı olduğum şeyler gün gelip beni yerle bir edebiliyor.

4-Sabır diliyorum. Çok sabırlıyımdır hayran bırakacak kadar bazılarını. Ama dayanma sınırım çok zorlanıyor bazen.

5-Doğru kararlar verebilmeyi sonrasında pişman olmamayı istiyorum.Bu gece verdiğim karar gibi mesela.Allah ım pişman etme ne olur:(

6-Gün geçtikçe sarsılan ve zayıflayan inancımı yeniden kazanmayı diliyorum.Birkaç işaret olsa?
 *tövbe ya hala pazarlık ediyorum*

7-Karşılıksız seven beni önemseyen dinleyen ve ağzımdan çıkan her sözü kalbine yazan, her mırıldandığım şarkıyı dinleyen birilerini istiyorum hayatımda.Arkadaş ama. Bu bile imkansız di mi, ama ben böyle biriyim :/

8-Hafızamı kaybetmek istiyorum. Lütfen!!

9-Zamanı geri almayı diliyorum bi sabah uyanayım ve 17 yaşında olayım ne olur..

10-Piyango veya ummadığım bir para gelsin yine ve ben gönlümce dağıtayım sevdiklerime ve ihtiyacı olanlara.Elimden geldiğince paylaşıyorum elbette ama gönlümün istediği kadar elim bol olsa fena mı:)
Ve bir de parayı çok sevenlerin suratına çarpmak gibi bir dileğim var bir tomar parayı,bakalım mutluluk getiricek mi?
Benim hiçbir şeye ihtiyacım ya da hevesim yok sahip olduklarım yeter şükretmek lazım.

11-Tek başıma yaşamak istiyorum. Ve tek başıma bir iş kurmak istiyorum artık. Bunu açmıcam, evim de var üstelik.Arabam da var.İşimden de çok memnunum. Bir de kedi veya köpek alıp huzurla yaşlanmak istiyorum. tek başıma..ve yalnız kalmaya çok ihtiyacım var acil olarak.

12-İlk defa bu yılbaşı ummadığım biçimde bana hediye yağsın istiyorum.  Genelde veren taraf olurum da bana ancak kırmızı şeyler gelir:p

Bunu herkes yapmış sanırım yapmayan herkes mimlenmiştir.Elmyra ve Nays başta.

Award goes to blogger:)


Çok Yönlü Blogger Ödülü de demişler bu mime bazı bloglarda gördüm,award ödülü de ama award zaten ödül demek:))
tam benim niye yok kimse beni sevmiyor mu derken bana da geldi, yoksa ölürdüm:)
Kuralları olan mimlerden bu da tabii ki,

1.Ödülü bize veren kişiye teşekkür ediyor ve linkini veriyoruz.
Misisipi ye çok teşekkür ediyorum!:))

2.Hakkımızıda 7 gerçek paylaşıyoruz.
Bir iyi bi kötü mü yapsam bunu ben?
Evet daha adil böylesi.Ama nasıl olucak bilmem deneyelim bakalım.

1.
Çok fazla alınganım buluttan nem kaparım giderken yakalarım o derece:(
Çok iyi niyetliyim,saflık derecesinde bazen.Bundandır isyanım bazen.Suistimal edildiğimden.

2.
Bazen kendimi çok özgür hissediyorum ve kimseyle yaşayamayacağımı düşünüyorum bazen de yapayalnız..ve ömrüm böyle geçerse diye çok korkuyorum:(
Kesinlikle istisnasız sadığım sevdiklerime. Aynısını beklememelimiyim bilmiyorum.

3.
Hep bir bebeğim olmasını hayal etmişimdir, bu amaç için evlenecek kafada asla olmadım ama çok kıskanıyorum bazen yaşıtlarımın bebeklerini görünce ya :)
Taviz verir gibi görünebilirim karşıdan ama tahammül sınırımı bir damla aşıp olmayacak karar alabilirim.


4.
Küfürden nefret ediyorum. Yazarken küfür edenleri okuyasım gelmiyo amaç nedir anlamıyorum:/
Bana tatlı dille yaptıramayacağınız şey yoktur ve ben de çok tatlı dilliyimdir.

5.
Her işi severim çok titizimdir ama yemekten sonra tadını çıkartmadan keyif yapmadan hemen mutfak toplamaktan nefret ediyorum:(
Çok güzel yemek yaparım, terapi gibi benim için ahh bir de sevdiğime yapıp ellerimle yedirmek nasip olsa:F

6.
Kendi kendime küserim sonra karşımdaki anlasın hatasını diye beklerim genelde tavşan dağa küsmüş olayına döner asla anlamaz ya da anlamazdan gelir karşımdakiler:F (ama küs kalamam fazla o da ayrı tatava)
Defalarca acaba ben yanlış mı anlıyorum diye söz hakkı veririm karşımdakine. Aptallık gerçi ama

7.
Sanırım kinciyim, geçmişte bana bişey yapılmışsa onu unutmak için ne kadar uğraşsam da en ufak yeni olay eskisini de bonus olarak getirip hayatımı mahfediyor.sadece benimkini değil. ama yapmasaydı tekrar tekrar bana ne diyebiliyorum bazen de.

3.Sevdiğiniz 10 blogcuya ödül verin ve verdiğinizi de haber verin.
Gönüm hepsine vermek istiyo beni yalnız bırakmadıkları için bazıları gibi:(

Elmyram,Aryam,kendine geldiğinde E.n.k,Profösör ustadımız, yapmamış olan varsa ona paslıyorum hemen.
Kafam çok karışık yazamadım zaten doğru dürüst.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Sözlük Mimi- O harfi


Nays beni mimlemişti ama bi türlü yayınlayamadım taslakta kaldı,çok özr öncelikle..

Bir harf mimi bu,sadece o kelimenin o anda aklımıza ne getirdiği ile ilgili şeyler.
Bize neyi çağrıştırdığı, neyi hatırlattığı gibi.
Ve kurallar şöyle:

1- Bir Türkçe sözlük ediniyoruz önce : )
2- Sonra sözlükten istediğimiz bir harfe geliyoruz.
3- O harfin ilk kelimesinden itibaren kelimelere bakıyoruz.
4- Hakkında konuşmak istediğimiz kelimeleri not ediyoruz. En az 5 kelime.
5- Sonra seçtiğimiz bu kelimeler hakkında yazıyoruz.
6- Sonra izleyicileri de oyunun içine katıyoruz. Nasıl mı ?
7- En sonda hangi harfle başladığı önemli değil; bir kelime ortaya atıyoruz ve izleyicilerin bu kelime ile ilgili yazıp, yazdıktan sonra da kendinden sonra gelecek yorumcuların devam edecekleri kelimeyi büyük harflerle belirtmelerini istiyoruz. Kelime dışında büyük harf kullanılmasa daha güzel olur.
8- Son olarak da 5 kişiyi mimliyoruz.
9- Kullandığınız harfi başlıkta yazmanızı öneririm. Çünkü ilerde başka bir harf ile yeniden bu mimi yanıtlamanız mümkün.
Şimdi ben önce kelime anlamı ve sonra bana hatırlattığı ya da aklıma getirdiği şeyleri açıklıyorum:
Harf seçmekte özgürmüşüz o zaman ben O harfini seçiyorum..

Onur: İnsanın kendisine karşı duyduğu saygı en başta ve başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.Hayatım boyunca en çok kullandığım kelimedir,yaşama sebebimdir ve onursuz bir hayattın telafi edilecek yanı yoktur ne para ne pul ne başka bir şey ile. Ve hayat felsefemdir "yeter ki onursuz olmasın aşk" bu benim için çift anlama geliyor diyeyim,anlayan anlasın:)
Objektif: Tarafsız olmak özetle..bir olaya adil yaklaşmak bana göre.Ve çok zor olmalı ki çok karşılaşmıyoruz.
Obsesyon: Daimi endişe,fikri sabit, nöroz. Bende hiç eksik olmayan şeylerden biri. Arızalıyımdır..Hep en kötüsünü düşünürüm ve o olur.
Opak: Şeffaf olmayan ,mat. İçi göstermeyen bir yapıya sahiptir opak objeler ve herşeyi içinde saklayan insanları anımsatır bana..benim gibi:)
Otopsi: Manası malum..Yaşarken de yapılsa da bizi yavaş yavaş öldüren şeyler tesbit edilse diyorum bazen..

Ortanca çiçekleri,ocakbaşı,oburluk, odysseia destanı diye yürür giderim durmam:)
Elmyra mı, Arya ve Alya yı, Mia Wallace i,Essu yu,Kırmızı Balonlu kız ı,Nini yi mimliyorum eğer yapmak isterlerse..

Şimdi yorum yapacak olan için geliyor bu kelime.O da bir sonraki yorumcuya bir kelime bırakacak..
"ALGI"

Galiba terkedildim...

Deniz Uğur da meme kanseri illetine yakalanmış,acil şifalar diliyorum umarım erken tanı konmuştur ve Allah onu çocuklarına bağışlar. Çok beğenirim çok güzel ve yetenekli bir oyuncu.
Reha Muhtar yaralı kadınların avcısı..keşke ondan bebekleri olmasa ve üzülmeseydi sonrasında bu kadar..Bugün Error Köse verdi veriştirdi Reha ya böyle zamanlarda bile konuşabiliyor ya gündemde olma kaygısı ile yazıklar olsun..Ama duymadıklarımızı da duyduk .
Neyse konumuz bu değil, Deniz in işine son verdirtmiş Reha Muhtar köşe yazısı yazdığı gazetede düşünebiliyomusunuz? ve son yayınlanmayan yazısı beni duygudan duyguya sürükledi, bildiğiniz gibi ilk ve çok sevdiği eşi İsmail Hakkı Sunat ı kaybetmişti  ve ondan bir oğlu vardı.. sonra da huzuru bulamadı zaten:(
Ben eşine sandım ilk önce bu makaleyi,buyrun okuyun:

Galiba terkedildim…

24 yaşımda tanıştım onunla. Önce bana fotoğraflarını göstermişlerdi, ama net değildi fotoğraflar. Sabırsızlıkla beklemiştim onu görmeyi. Çok yorgun, bitkin olduğum bir anda karşılaştık. Yüzüne baktım, önce kimselere benzetemedim onu. O da çok yorgundu. Sonra birden, gerinerek esnedi… O anda bana ne kadar benzediğini farkettim, içim gitti...

Sonra birlikte yaşamaya başladık. Defalarca taşındık, İstanbul’un bir sürü değişik semtinde oturduk. Birlikte depresyona girdik, birlikte iyileştik. Birbirimizin arkadaşlarını sevdik, bazen paylaşamayıp kıskandık, ama hep anlayış gösterdik, hiç küsmedik birbirimize.

Birbirinden çok farklı yılbaşı geceleri geçirdik. Bazen ikimiz başbaşa, bazen kalabalığın içinde. Onun üzerinde bazen pijama, bazen takım elbise oluyordu. Kusursuz denecek kadar yakışıklıydı, ne giyse yakışıyordu. Ona bakmaya, onu sevmeye doyamıyordum.

Benden daha ağır bir travma vardı onun geçmişinde. Altı yaşındayken babasını kaybetmişti, konuşma ve ögrenme güçlüğü çekmişti, dışarıdaki hayatın acımasızlığını, hırçınlığını anlamlandıramamış, içine kapanmıştı. Ama insanları sevmekten, sevdiklerine bağlanmaktan hiç vazgeçmemişti. Kristal gibi, su damlası gibi berraktı onun kalbi.

Hayatımda gördüğüm en popüler erkek oydu. Girdiği her ortamda hep “en çok sevilen” olurdu. İnsanlara önyargısız yaklaşır, herkesi adıyla sanıyla tanır, hatır sorar, yardım ederdi. Çok şık ve özgün bir tarzda giyinir, sanatla ilgilenir, benim tanımadığım yönetmen ve oyuncuları bana gösterir, öğretirdi. Araba kullanırken emniyet kemerimi takmayı hatırlatır, kaybolduğumda bana doğru yolu tarif eder, trafikte sinirlenirsem radyoda güzel bir müzik açıp beni sakinleştirirdi.

Şimdiyse benimle ilgilenmiyor. Bana asla yalan söylemeyen, en sadık partnerim olmuştu doğduğu günden beri. Bunalıma girmemek için bir uzmandan yardım aldım. “Ön ergenlik” diye bir şeyden bahsetti bana. Terkedilmeyi ilk kez yaşamıyorum ama?.. Ah be ilk göz ağrım, ah be oğlum… Tam da sırasıydı yani!”

16 Aralık 2011 Cuma

Keşke...oyunlar oynamasaydık..


Keşke sana yazdıklarımı gerçekten önce SEN okusan!
Keşke bana olmasa da kendi içinde yorumlasan!
Keşke sana sustuğumda burda patladığımı bilsen de hemen buraya koşsan..
Keşke gizli de olsa gerçekten her bir satırımı okusan ve ben bunu bilmesem de
sen beni anlıyo olsan kelimelerimin arasında kendini bulurken..
Keşke ben her bir satırı "sen okuyomuşsun gibi" farzederek yazıyorum dediğimde
duyduğum umudu ve acıyı anlasan..
Keşke "sana yazılanları senden başka herkes okuyup yorum yapıyor bu ne demek biliyomusun"
dediğimde ne demek istediğimi bilsen..
Keşke burda bulduğun kendinle oturup konuşsan yüzleşsen bir kerecik?
Keşke senin de böyle bana yazdığın haykırdığın bir yer olsa ve ben de umursamıyomuş gibi yapıp aslında her satırını içsem..
Bir gecede hepsini okusam ,tekrar tekrar okusam kutsal bir kitap gibi..tapsam sana yeniden bana olan sevgini hissedip taa derinden..
Üzülsem keşke seni ne kadar üzdüğümü kırdığımı ya da kızdırdığımı farkettiğimde
ve sessizce telafi etmeye çalışsam ..
Ben yorum yazmadan tepkisiz kalamazdım hele de sen acı çekerken ama farz ı misal durabilsem de
başkaları yorum yaptıkça ve sen nazikçe samimi cevaplar verdikçe kıskançlıktan ölsem,
ama bilsem bana gönülden sadık olduğunu kızsam da kıskansam da ses çıkartamasam..ya da sadece ben okusam..sadece "benim için" yazsan..eskiden yazdığın mailler mesajlar gibi..

Keşke sen sustuğunda aslında o an ne yaptığını ya da ne düşündüğünü bilsem..
Keşke nasılsa artık söylüyorum ne gerek var demesen, beni mutlu eden minik ayrıntılara önem versen..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...