Hele de burda öyle değil mi? yani paralel evrende.. peki neden?
Eli az bişey kalem tutan herkes isyanda.. herkes mutsuzluklarının, uğradıkları ihanetlerin,yenemediği hayat savaşının sorumlusu diğerlerini buldukça (-ki yok değil payları elbet) ve diğerleri de dayanamayıp uğradığı haksızlığa, dile getirdikçe bişeyleri , asıl yazılası şeyler uçup gitmeye ya da tatsızlaşmaya başladı gitgide.
Çünkü ben, beni hayata, hayattan sıyrılmak için takıldığıma göre de bu evrene bağlayacak pozitif şeyler görmek duymak ve yazmak istiyorum.
Kelimelerimizi sarıp sarmalayıp saklıyoruz kendimize..
Hesap sorulmasın diye. Çünkü yaşanası şeyler ellerden kum gibi kayıp gitmekte hızlıca.
Herkesin ince hesapları var bazılarınınki tam azimle s..an misali. Sinsice ve kirli..
Sen görüyorsun ama asıl görmesi görmesi gerekenin gözleri sımsıkı kapalı bu yüzden bastığı yerin pisliğinden bihaber..Oysa hep yanlış zaman, yanlış insan, yanlış yol, yanlış adımlar..
Elinde silgi hatanın beklendiğini bilemezsin, biri silerken o kıymetli defterini de yırtar, oysa sen sadece bi çizik atarsın üstüne hatalı sözcüklerinin, olmadı bu, yanlış yazdı dersin sonsuzkere inanırsın çünkü öyle demek istenmemiştir ve düzeltilmesini beklersin.
Sen beklerken, o da bekler. Adım atsan sarılır, bi adım daha atsan iter..artık nerde duracağını bilemezsin. İşte boşluktasın!
Oysa istediğin ve daha dün olduğun yer burasıydı:
Bugün ben yarın sen yaşayacaksın aynısını, hatta yaşadın değil mi?
Er geç yaşayacaksın, çünkü hiçbir aşk, hiç bir dostluk, samimiyet dediğimiz o özel ve içinde şeffaflık özellikle de DÜRÜSTLÜK barındıran kıldan köprüden soluksuz geçemiyor.
Herkes sınavı birbirinin. Herkes herkesi eşit sevemez, güvenemez, zorlamak anlamsız.
İçine göm sözcüklerini.Samimiyet arama. Dürüst değiliz çünkü:
Kendimize saklıyoruz gerçek duygularımızı da..
İncinmeyelim, refüze olmayalım, kırmayalım, uzatmayalım, o yaptı ben yapmam derken..
Köprüye köstek olan ayağa dolanan ya da sarpa saran şeyler var önceki savundukları ya da dediklerine ters düştüğü için gizli kapaklı,
çifte standartlı, işinize gelirse, kabul mü?
Değilse akla hayaline gelmemiş şeylerle suçlanabilirsin, onurun da zedelenecek.Duymayacaksın.
Sabredeceksin.
Sınavdan on tam puan alacağından eminken, en yüksek puanı hiç çalışmamış işi gücü kopya olan bi başkasının aldığını duyduğunda hissettiklerini hissedeceksin, boğazın düğümlenecek ağlayamayacaksın,
lanet edeceksin hocanın seni anlamayışına, kıyaslama kendini sakın bu yüzden yapma bunu kendine!
Sakın unutma bir gün hakkını alacağın, hep iyilerin kazanacağı öğretildi sana ve buna umut denildiğini öğrendin büyüyünce..en büyük işkence bu.
Elimi uzattığım her şey uzaklaşıyor gibi, kaybetmekten korktuğum her şeyi kaybediyorum..
ya da ben vazgeçiyorum.Buz kesip. Çözüldüğüm an geri dönüşü yok.
Bi küçük eylül meselesinde son sahnede tam ellerini tutacakken adamın sularda kaybolması gibi,
karayı görmeden boşa kulaç atmak yüzdüğünü sanmak ama dibe,
en dibe batmak gibi..
Herkesin kolları aynı güçte değil..
Ben çok yorgunum artık.
Egom karşımdakine verdiğim değerden yüksek değil, olursa ben ben olmam, insan olma mücadelemi kaybederim...
O yüzden bu kadar kolay beni incitmek, ben veriyorum ellerimle bütün gerekenleri.Benim hayatım, benim kurallarım, benim seçimlerim, ben saygı duyuyorsam saygı beklerim, egoistlik yok benim dünyamda.
Vefa var, sabır var, emek verdiğim her şey parçam, fedakarlık var AMA kişiliğimden ödün vermeden.
Hem bu kadar güçlü hem kırılgan olmak nasıl bişey ben de bilmiyor ama yaşıyorum.
Bizden ne beklenildiğini bilsek ve hep bunu yapsak nasıl mutlu eder sevdirirdik kendimizi herkese dimi yalakaların başarısı bundan olsa gerek? Ama bi robottan ne farkımız kalırdı?
Dost acı söyler ,hep duymak istediğimi söylüyosa bi beklentisi vardır, asla yalaka olmadım, sevmem de. Yanılmadım yanılmam bazı konularda. Nefret ediyorum haklı çıkmaktan, geleceği görmekten, şaşırmaktan da keza.
Gene bildiğimi okuyacaksam da diğer pencerelerden de görmek isterim tablomu. Kendimle yüzleşmekten korkmuyorum çünkü. Kusursuz olsaydım keşke ama olamam.
Bir yalanla ve önyargıyla başedemem. Edemiyorum ama kabullenemiyorum da
kendimi ifade edemedikçe deliriyorum hazmedemediğim bundan ibaret. Başka hiçbirşey değil.
Başka birisi daha hünerliyse bittin. Mağdur edebiyatı hep galiptir. Mağdur edebiyatı hep galiptir.! ve ben bundan tiksiniyorum.
Bu benim düşüncem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bu benim düşüncem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 Eylül 2016 Cumartesi
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Silgi kullanmadan resim çizmeye hayat denirdi di miii?
Erdost, Mia beni mimlemişler aynı konuda..Çok teşekkür ediyorum.Bir de Crazywomen mimlemiş:)
Konu için Erdost gibi ben de görsel hazırladım çok hoşuma gitti çünkü:
Bekleyen 2 mimim daha var belki de 3 ama öncelikle "MİM "konulu bir yazı yazmak istiyordum ben.
Ve hiç silmeden bu konudan devam edeyim o zaman yeri gelip konuyu açmışken ilk düşündüğüm bu oldu çünkü)
Bu ara çok tatsız yazılar okudum mimlerle ilgili.Mimlerin sadece link değişimi amaçlı olmasından mimleyen kişinin bile mimlediklerini okumadığına,yazacak bişey bulamayanların blogunu bunlarla doldurduğunu kadar bir ton şey.Arada sırada dile getirilir bunlar yeni değil.Rahatsızlık veren şeyler de var yok değil.Ama uslup denen şey önemli ve ben buna takık biriyim açıkçası.Sonuçta bir paylaşım bu nefret kusulacak bir şey değil.
Benim de sevdiğim ve sevmediğim mim türleri var elbette ve size kendinizi veya bir konuda fikrinizi anlattırmayacak hoşunuza gitmeyen bir mimi nazikçe es geçebilirsiniz,bunda kırılacak bişey de yok ayrıca mimleyen adına. Benzer mimler yapmışsam da yazmıyorum ben mesela.Soru-cevap mimleri bir bütünü sağlamıyosa sevmiyorum. Aynı sorunun bin türevi içeren mimleri de sevmiyorum mesela bu ara bir kitap mimi var böyle..Sevmediğimi de yapmıyorum bunda alınacak bir durum yok.
Çok fazla ismin mimlenmesinden de pek hoşlanmıyorum tek postta , bu o kadar fazla blogda benim adım geçsin çabası gibi görünüyor mimleyen adına negatif bir durum bu, (amaç bu değilse de) buna dikkat edilmesini öneririm her birine gidip okuyup yorum yazamazsınız ayrıca bu biçimde? E cevapları okumayacaksanız neden mimliyosunuz?
Yazıcak bişey bulamayanlar mı mim yapar olmuş? Mim uydurmak adına saçma sapan sorulara rastlamıyor değiliz bunu onaylayıp cevaplamamak ve birilerini mimlememek bir an önce bitmesine yardımcı olur bu türün:p E sadece mimlerden oluşan bir blog ne kadar samimi gelir ne kadar okunur ki,gene mi mim der çıkarsın ya da hiç okumazsın panelinde görünce bir süre sonra. Böyle yapanlar varsa da içerik sıkıntısı çekiyordur yapmamalıdır.Çok mimleniyorsanız birkaç post kendi yazılarınıza yer vermelisiniz en azından.
İlk postlarımda bunu siminyayla da konuşmuşuz yorumlarda.Link değişimi amaçlı mı bunlar? E link olarak vermeyin siz de,ve de çok zor yahu:( nasılsa yorumlara gelecek bahsedilen blog sahibi. Zaten birbirini takip eden,izlediği bloglarda bulunan insanların salt link değişimi söz konusu olmaz bana göre,birbirlerine destek oluyorlardır zaten bu sadece bir paslaşma.
Mim bence bir oyun,kokoloji gibi, ya da bir konuda "ben bunu düşünüyorum ya sen?" demenin en güzel yolu. Hepsi bu.Öyle de konular var ki o konuda yazmak aklınızda yoksa eğer kendinizi sorgulamanıza sebep oluyor. Yaratıcı ve okuyana da yazana da bişeyler katan mimler var.
O konudaki fikrinizi mim sayesinde anlatmış oluyorsunuz mesela misinin bu mimini ben çok beğendim ve kendime sormadığım bir soruyla karşılaştım,her cevaplayan da kendince ele aldı.
Babalar ve kızları mimi elmyram ve beni apayrı sebeplerden ağlattı ve birbirimizi daha iyi tanımaıza sebep oldu. Çok eğlenip cevaplarına güldüğümüz mimler de oldu harem mimi mesela:D
Öyle sorular var ki,merak ettiğiniz bir bloggerı eğer soruları önemsemiş ve düzgün cevaplar vermişse (ki öyle olmalı,saygısızca geçiştirerek yazıcaksanız yazmayın hiç) onu tanıma yolunca ciddi adımlar atarsınız. Hatta çok ortak yanımızı bulduğumuz bloggerlar bu yolla keşfedilebiliyor da:) MiM etiketine tıkladığımda amaann dediğim yada özenerek yazmadığım tek konu yoktur.
Çok anlam veya art niyet yüklenmemeli ama dikkatli olunması gereken noktalar var onları da saydık.
Mimden korkmayınız sizi yemez, suyunu çıkartmayınız size zararı olur der öperim:*
Bir de elmyramı ,aradia ve muzurellamı mimlerim yanına:D
Konu için Erdost gibi ben de görsel hazırladım çok hoşuma gitti çünkü:
Bekleyen 2 mimim daha var belki de 3 ama öncelikle "MİM "konulu bir yazı yazmak istiyordum ben.
Ve hiç silmeden bu konudan devam edeyim o zaman yeri gelip konuyu açmışken ilk düşündüğüm bu oldu çünkü)
Bu ara çok tatsız yazılar okudum mimlerle ilgili.Mimlerin sadece link değişimi amaçlı olmasından mimleyen kişinin bile mimlediklerini okumadığına,yazacak bişey bulamayanların blogunu bunlarla doldurduğunu kadar bir ton şey.Arada sırada dile getirilir bunlar yeni değil.Rahatsızlık veren şeyler de var yok değil.Ama uslup denen şey önemli ve ben buna takık biriyim açıkçası.Sonuçta bir paylaşım bu nefret kusulacak bir şey değil.
Benim de sevdiğim ve sevmediğim mim türleri var elbette ve size kendinizi veya bir konuda fikrinizi anlattırmayacak hoşunuza gitmeyen bir mimi nazikçe es geçebilirsiniz,bunda kırılacak bişey de yok ayrıca mimleyen adına. Benzer mimler yapmışsam da yazmıyorum ben mesela.Soru-cevap mimleri bir bütünü sağlamıyosa sevmiyorum. Aynı sorunun bin türevi içeren mimleri de sevmiyorum mesela bu ara bir kitap mimi var böyle..Sevmediğimi de yapmıyorum bunda alınacak bir durum yok.
Çok fazla ismin mimlenmesinden de pek hoşlanmıyorum tek postta , bu o kadar fazla blogda benim adım geçsin çabası gibi görünüyor mimleyen adına negatif bir durum bu, (amaç bu değilse de) buna dikkat edilmesini öneririm her birine gidip okuyup yorum yazamazsınız ayrıca bu biçimde? E cevapları okumayacaksanız neden mimliyosunuz?
Yazıcak bişey bulamayanlar mı mim yapar olmuş? Mim uydurmak adına saçma sapan sorulara rastlamıyor değiliz bunu onaylayıp cevaplamamak ve birilerini mimlememek bir an önce bitmesine yardımcı olur bu türün:p E sadece mimlerden oluşan bir blog ne kadar samimi gelir ne kadar okunur ki,gene mi mim der çıkarsın ya da hiç okumazsın panelinde görünce bir süre sonra. Böyle yapanlar varsa da içerik sıkıntısı çekiyordur yapmamalıdır.Çok mimleniyorsanız birkaç post kendi yazılarınıza yer vermelisiniz en azından.
İlk postlarımda bunu siminyayla da konuşmuşuz yorumlarda.Link değişimi amaçlı mı bunlar? E link olarak vermeyin siz de,ve de çok zor yahu:( nasılsa yorumlara gelecek bahsedilen blog sahibi. Zaten birbirini takip eden,izlediği bloglarda bulunan insanların salt link değişimi söz konusu olmaz bana göre,birbirlerine destek oluyorlardır zaten bu sadece bir paslaşma.
Mim bence bir oyun,kokoloji gibi, ya da bir konuda "ben bunu düşünüyorum ya sen?" demenin en güzel yolu. Hepsi bu.Öyle de konular var ki o konuda yazmak aklınızda yoksa eğer kendinizi sorgulamanıza sebep oluyor. Yaratıcı ve okuyana da yazana da bişeyler katan mimler var.
O konudaki fikrinizi mim sayesinde anlatmış oluyorsunuz mesela misinin bu mimini ben çok beğendim ve kendime sormadığım bir soruyla karşılaştım,her cevaplayan da kendince ele aldı.
Babalar ve kızları mimi elmyram ve beni apayrı sebeplerden ağlattı ve birbirimizi daha iyi tanımaıza sebep oldu. Çok eğlenip cevaplarına güldüğümüz mimler de oldu harem mimi mesela:D
Öyle sorular var ki,merak ettiğiniz bir bloggerı eğer soruları önemsemiş ve düzgün cevaplar vermişse (ki öyle olmalı,saygısızca geçiştirerek yazıcaksanız yazmayın hiç) onu tanıma yolunca ciddi adımlar atarsınız. Hatta çok ortak yanımızı bulduğumuz bloggerlar bu yolla keşfedilebiliyor da:) MiM etiketine tıkladığımda amaann dediğim yada özenerek yazmadığım tek konu yoktur.
Çok anlam veya art niyet yüklenmemeli ama dikkatli olunması gereken noktalar var onları da saydık.
Mimden korkmayınız sizi yemez, suyunu çıkartmayınız size zararı olur der öperim:*
Bir de elmyramı ,aradia ve muzurellamı mimlerim yanına:D
17 Mayıs 2012 Perşembe
Tolki Volki
Yeryüzü kurulalı beri ÇÖPÇATAN lık bitip tükenmek bilmeyen bazen suistimal edilen binbir yolla karşımıza çıkmakta,art niyetliler veya kendini bilmezlere sonsuz olanaklar sunmaktadır.Zira ben hayrını görene rastlamadım..aklıma ilk gelenlerle kendimce bi tarihçe yaparsam mesela;
Bi zamanlar telsizler vardı geceleri evde ya da site bahçelerinde gençler elde telsiz "meraba stop ben camışcan stop" diye birileriyle iletişim kurmaya çabalardı:)
(bakınız kemal sunal yakışıklı filmi)
Sonra evlerde telefonlar arttıkça telefon sapıkları ayyuka çıktı her eve bi tane lazımmış gibi hatta promosyon olarak bi tane de bedava verildi mubarekler kökleri kazınmak bilmedi telefon sapıklarının hem de sabit !
(bakınız 3.sayfa haberleri)
Gazete köşelerinde rumuz kullanılarak eş arayan veya mektup arkadaşı arayanlar vardı posta kutusu kiralayıp
(bakınız rumuz goncagül filmi)
Gençlik dergilerinde mektup arkadaşı arayan 11-18yş arası gençler olurdu sonra yerini msn adresleri aldı bilmem anımsarmısınız?
(bakınız 18,hey girl vs dergilerin 80-90lı yılları son sayfaları)
Sonra bilgisayarlar evlerimize girdi chat siteleri çıktı, yetmedi kameralı sesli vesaire aldı yürüdü. Cılkı hoşafı çıktı başından kalkmayanlar hastalıklı biçimde kullananlar yine manşetlere oturdu çok gençlerin beyni yıkandı(bakınız:intihar eden ya da birilerini öldüren satanistlerin öyküleri,cinayet işleyen maşaların ifadeleri)
Ardından siberalemler,netlog,gayet.net,yonja,hi5 ve bir dolu site ünlü oldu hepsine de kaydoldu aynı kişiler.
Ünlülerin de ordan buldukları kişilerle aşk yaşaması ve basında yer alması ilgiyi arttırdı.
Bir msn ,bitmek bilmedi nedense sürekli ekleyen olurdu rastgele artık olmuyor yıllardır fazla da kullanılmıyor zaten,facebook skype vesaire sayesinde sanıyorum..ama o da webcam ın var mıı diye başlayan yılışık muhabbetlere epey hizmet etti zamanında. (Belki de halen ama benim haberim yok:p)
Sonra teknoloji jet hızıyla gelişti cep telefonlarında aynı olaylar döndü,ödemeli aramalar rastgele mesajlar,bazı ortamlarda bluetoothla rastgele resimler mesajlar virüsler havada uçuştu az buz kavga kıyamet kopmadı hattagazetelerde tv lerde gördük anımsarsınız.
Bu arada cepten internete girebilmemizle hızla cepten chat tuzakları kuruldu örneğin avea chat az buz fatura şoku yaşatmadı veya diğerleri gençlere:D
Telefonlar gelişti,internet paketleri bir derce daha makul hale geldi,facebook aldı yerini pek çok çöpçatanlık hizmetinin.Bağımlılık haline gelen internet kullanımı gençlerde asosyalliğe, evli çiftlerde ise boşanmaya neden olabiliyor haberleri manşetlerden düşmedi.
Evden veya cepten sürekli face e bakmak ihtiyaç halini aldı tuzak oyunlar vs ile kendisine ve sandalyesine bağlamayı başardı insanları facebook.Sonra twitter bağımlılık halne geldi.Nedense herkeste önüne geçilmeyen bir arkadaş sayısı arttırma,tanışma vetakip edilme arzusu peydah oldu ve bunun için olmayacak yollara başvuruldu.Hala da devam ediyor tabii.
Cepten bağlanılması ise oturduğu yerde bile etrafındakilerle iletişimini kesti insanların..Yok yaaa diyen yoktur sanırım?Göz teması olmadan konuşmaya alıştınız mı siz yoksa?
Türkiye’nin ilk mobil arkadaşlık uygulaması diye yutturulmaya çalışılan:p (diğer anlattıklarım hatta unuttuklarımın yanında esamesi olmaz)
Tolki fırtınası esti bir ara ilk twitter da gördüm bu saçma ve yakışıksız uygulamayı,yine olanca art niyete açık bi çöpçatan uygulaması bilmemkaç metre uzaklıktaki kişilerle sizi eşleştiriyo ve muhabbet ediyosunuz o arada zaten konuşma belli bi süre sonra kesileceğinden sanırım telefon msn face verilmiş oluyodur 0.o
Ve sevgili kavgaları,kuşkular,kavgalar anında başladı twitterda bilee:)
Ootomatik olarak karşınıza birileri çıkıyor ve bu da şahane bişey gibi yansıtılıyor?
Ama korkutucu olan gösterilen ilgi, o kadar hızla çığ gibi büyümüş ki okurken şok oldum resmen:
24 Şubat’ta App Store’a eklendikten sonra 24 saat içinde App Store Social Networking kategorisinde, 48 saatte de tüm ücretsiz uygulamalar içerisinde birinci sıraya çıkmayı başarmış olan Tolki, bir ayda 60 bin kişi tarafından indirildi. 1 ayda Tolki’ye 75 bin fotoğraf yüklendi. Tolki, App Store’a eklendiği ilk günden itibaren yoğun ilgi gördü ve sosyal medyada sıkça konuşuldu. Twitter’dan Tolki hakkında yaklaşık 2000 tweet atıldı.Çok deneyimli bir ekip tarafından işletilen ve 7/24 kontrol altında olan, güvenli (what?) ve kullanıcı dostu Tolki uygulaması, rahat ve eğlenceli detaylarıyla özellikle kadınların vazgeçilmezlerinden olmaya aday.(!!)-nası yani?
Tolki kullanıcılarının %77’si İstanbul, Ankara ve İzmir’den. Bu şehirleri Antalya ve Bursa takip ediyor. Toplam kullanıcıların %60’ını 18-28 yaş grubu oluşturuyor.-kalıbımı basarım 13ten başlıyodur ergenler baştadır
download apps.
Description
tolki, seni yakınındaki insanlarla karşılaştıran, belki iyi bir arkadaş, belki de aşkı bulacağın yepyeni bir uygulamadır.
"tolki’de aramak, taramak, beklemek yok. Nasıl tiplerden hoşlandığını işaretle, gerisini tolki’ye bırak."
Eeee sonra bana ruh eşimi mi bulucaksınız?Bunları mı:p yo yo böyle biskolata tipler olacağını hiiç sanmam:D
Bu nasıl bir korkunç uygulamadır güvenlikten neyi kastediyorlar anlamış değilim ben? neden bu kadar ilgi görmüştür bunu da anlamam mümkün değil benim,ama aklıma gelen tek şey var ki,teknoloji gelişiyor olsa da,eğitim ve iş çevremiz eskisinden kalabalık olsa ve internet-cep telefonlarımız sayesinde iletişimimiz gerçek arkadaşlarımızla kopmuyorsa da (kullanım amacı bu olmalı zaten),kalabalıklaştıkça yalnızlaşıyor muyuz acaba ne dersiniz?
Eskiden daha kapalıydı daha sıkıydı ortam ve arkadaş bulmak için bazı yollar bulmaya çalıştı insanlar.
Her dönemde de iyi ve yalnız insanları bulup dolandıran,suistimal eden,kötü emellerine alet eden insanlar peydah oldu.Bundan çocuklarımızı,gençlerimizi,kendimizi nasıl koruyabiliriz bunu düşünen var mı?
Bunlara bu kadar bağlı olmanın yalnızlaşmak ve aradığını bulamamak gibi sebepleri olsa da ilginin bu kadar artması bana endişe verici geliyor vesselam. Peki ya size?
27 Ocak 2012 Cuma
Önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan zormuş..
Son zamanlarda zamanı bol buldum blog blog dolaşıyorum, sıkıntılı zamanlar yaşıyorum ve okumak beni yazmak kadar rahatlatıyo.
Genelde yorum yazmak ben burdayım demek gibi bi amacım yoktur bilen bilir, ama kendime yakın samimi olduğuna inandığım blogların kaçırdığım yazılarını da okuyorum (bunu da bilirler). Zaten blogroll umda olan blogların güncellemelerine mutlaka her gün bakıyorum düzenli.Beni izlesin izlemesin yorum yazsın yazmasın, severek okuduklarım var,benim tek kelime yazmadan ziyaret edenlerim olduğu gibi:)
Yeni keşfettiğim yada kısayollarıma eklediklerime de gidince asla bir tek yazısını okuyup önyargıyla yorum yazmam bu arada yeri gelmişken not edeyim bunu. Ama kale almaz gibi okuyup okuyup çıkmakta olmaz sürekli arada ses vermek gerek, okuyorum seni diye(ki blog sahibi motive olsun ya da varsa başka bakış açıcı ordan da baksın olaya,maksat düşünce çeşitliliği ). Bence de bunu kaldıramayacaksanız yazmamalı ya da yoruma kapamalısınız o yazınızı.Herkes beni haklı bulsun pohpohlasın beklentisi sizi istediğiniz yere ulaştırmayabilir.
Bir yazısını çok beğenirim diğeri bana taban tabana zıt gelebilir sonuçta.Ve birinin kilitli olmayan günlüğü bunlar, bizim sözümüzle kendini değiştirecek geliştirecek olan var olmayan şiddetle size dönecek ,üzecek modunuzu düşürecek (sizin yorumlarnıza) yanıtlar da olabilir. Oluyo..
Bu ara birkaç kere başıma geldi bu, ya da şahit oldum çok defa.
Ama ben iyi niyetli bir insanım benim başıma gelmez sanıyorum nedense, herkes beni bilir tanır sanki:(
Aptallaşıyorum bazen evet:)
Neyse, yeniden yeniden kendimi ifade etmeye çalışmak beni çok inciten bişey bunu bir kere daha anladım.Sanki yazdığım okunmamış ya da bambaşka bir anlam çıkartılmışsa ben öyle demek istemedim bu böyle dememeye karar verdim an itibarıyla.
Çünkü önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan zordur derler ya bir kere yanlış anlaşılmışsanız bir daha ne deseniz sizi duymayacaktır karşınızdaki.
Aynı fikirde değilsem asla muhalefet yorum bırakmamaya karar verdim. Muhalefet demek yanlış olur aslında,negatif mi demeliyim,kendi düşüncem fikrim yani, sadece kendi penceremden bana göre...
o anda içinde bulunduğum halet i ruhiyeme göre değerlendirdiğim durumun farklı insanlarca kendi dillerince yorumlanması demektir
Bu bana daha objektif olmayı, olaylar karşısında empati kurmayı ve kendi açımdan daha güçlü vedirayetli olmayı öğretiyor zaman zaman. Kendimdeki eksilerimi bulmama da,karşımdakini anlamama da faydası çok olmuştur. Şöyle ki eğer ben yanlış anlatmışsam karşımdaki ne anlıyorsa ona hisettirdiğim düşündürdüğümden ben sorumluyum demektir. Bu benim kendimi daha düşünerek daha doğru anlatmamı sağlar ileride.
Çok sesli bir koro da tercih edebilirsiniz solo takılmayı da. Gerginliğinizi atmak günlük hayatın yükünden bi nebze olsun kurtulmak ,hafiflemek için tercih ediyo olabilirsiniz yazmayı, kendi fikirlerinizi dayatmak doğrusu budur ey ahali yalnış biliyosunuz demeye de..tercihlere saygılı olmak zorundasınız seçim değil bu.
Sevgide özgürlük saygıda mecburiyet vardır. Benim felsefem budur evet^^
Son olarak kendime bi not daha,yorumlara yorum yazmazdım şaka da olsa eğlenmek amaçlı da bunu da yapmamaya karar verdim. Benim kadar kalender olmak zorunda değil kimse, kaldı ki ben alıngan ve çabuk kırılan biriyim. Kendimi yanlış ifade edince çok sinirleniyor ve üzülüyorum ama suçu gene kendimde buluyorum. İşte bu da bir avuntu.
Bu kararlar gün geçtikçe kendimi soyutlamam ve yalnızlaşmama sebep olacaksa da ben anladım ki insanlara çok zor alışıyorum onlar da bana..
Zordur bi kalbe girmek ama bu şekilde girdiğiniz kalpte sizi atmaz dışarı kolay kolay..
Genelde yorum yazmak ben burdayım demek gibi bi amacım yoktur bilen bilir, ama kendime yakın samimi olduğuna inandığım blogların kaçırdığım yazılarını da okuyorum (bunu da bilirler). Zaten blogroll umda olan blogların güncellemelerine mutlaka her gün bakıyorum düzenli.Beni izlesin izlemesin yorum yazsın yazmasın, severek okuduklarım var,benim tek kelime yazmadan ziyaret edenlerim olduğu gibi:)
Yeni keşfettiğim yada kısayollarıma eklediklerime de gidince asla bir tek yazısını okuyup önyargıyla yorum yazmam bu arada yeri gelmişken not edeyim bunu. Ama kale almaz gibi okuyup okuyup çıkmakta olmaz sürekli arada ses vermek gerek, okuyorum seni diye(ki blog sahibi motive olsun ya da varsa başka bakış açıcı ordan da baksın olaya,maksat düşünce çeşitliliği ). Bence de bunu kaldıramayacaksanız yazmamalı ya da yoruma kapamalısınız o yazınızı.Herkes beni haklı bulsun pohpohlasın beklentisi sizi istediğiniz yere ulaştırmayabilir.
Bir yazısını çok beğenirim diğeri bana taban tabana zıt gelebilir sonuçta.Ve birinin kilitli olmayan günlüğü bunlar, bizim sözümüzle kendini değiştirecek geliştirecek olan var olmayan şiddetle size dönecek ,üzecek modunuzu düşürecek (sizin yorumlarnıza) yanıtlar da olabilir. Oluyo..
Bu ara birkaç kere başıma geldi bu, ya da şahit oldum çok defa.
Ama ben iyi niyetli bir insanım benim başıma gelmez sanıyorum nedense, herkes beni bilir tanır sanki:(
Aptallaşıyorum bazen evet:)
Neyse, yeniden yeniden kendimi ifade etmeye çalışmak beni çok inciten bişey bunu bir kere daha anladım.Sanki yazdığım okunmamış ya da bambaşka bir anlam çıkartılmışsa ben öyle demek istemedim bu böyle dememeye karar verdim an itibarıyla.
Çünkü önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan zordur derler ya bir kere yanlış anlaşılmışsanız bir daha ne deseniz sizi duymayacaktır karşınızdaki.
Aynı fikirde değilsem asla muhalefet yorum bırakmamaya karar verdim. Muhalefet demek yanlış olur aslında,negatif mi demeliyim,kendi düşüncem fikrim yani, sadece kendi penceremden bana göre...
ve ben de yorum forumumda böyle yazdım,...farklı pencere..bu ne demek?Benim için her yapılan yorum, daha doğrusu o anki yazıma gelen yorum demeliyim,
o anda içinde bulunduğum halet i ruhiyeme göre değerlendirdiğim durumun farklı insanlarca kendi dillerince yorumlanması demektir
Bu bana daha objektif olmayı, olaylar karşısında empati kurmayı ve kendi açımdan daha güçlü vedirayetli olmayı öğretiyor zaman zaman. Kendimdeki eksilerimi bulmama da,karşımdakini anlamama da faydası çok olmuştur. Şöyle ki eğer ben yanlış anlatmışsam karşımdaki ne anlıyorsa ona hisettirdiğim düşündürdüğümden ben sorumluyum demektir. Bu benim kendimi daha düşünerek daha doğru anlatmamı sağlar ileride.
Çok sesli bir koro da tercih edebilirsiniz solo takılmayı da. Gerginliğinizi atmak günlük hayatın yükünden bi nebze olsun kurtulmak ,hafiflemek için tercih ediyo olabilirsiniz yazmayı, kendi fikirlerinizi dayatmak doğrusu budur ey ahali yalnış biliyosunuz demeye de..tercihlere saygılı olmak zorundasınız seçim değil bu.
Sevgide özgürlük saygıda mecburiyet vardır. Benim felsefem budur evet^^
Son olarak kendime bi not daha,yorumlara yorum yazmazdım şaka da olsa eğlenmek amaçlı da bunu da yapmamaya karar verdim. Benim kadar kalender olmak zorunda değil kimse, kaldı ki ben alıngan ve çabuk kırılan biriyim. Kendimi yanlış ifade edince çok sinirleniyor ve üzülüyorum ama suçu gene kendimde buluyorum. İşte bu da bir avuntu.
Bu kararlar gün geçtikçe kendimi soyutlamam ve yalnızlaşmama sebep olacaksa da ben anladım ki insanlara çok zor alışıyorum onlar da bana..
Zordur bi kalbe girmek ama bu şekilde girdiğiniz kalpte sizi atmaz dışarı kolay kolay..
14 Ekim 2011 Cuma
Başlık bulamadım İSYAAANNN olsun mu:(
İçim dolup dolup boşalıyo bugün..
Resmen içim içime sığmıyo , bir an patlamak konuşmak istiyorum sonra yine yerini büyük bi küskünlük sessizlik alıyo her zamanki gibi...
O kadar aciz o kadar karasız o kadar direnç içindeyim ki..kendimle savaşım sürekli..kendimi kan revan içinde bırakıyorum.
Yalnızca kendimle başbaşa kaldığımda dökülüyo doğru kelimeler ağzımdan o zaman da hiçkimse duymuyo?
Oysa duysalar,anlayacaklar belki ama benim asıl küskünlüğüm beni birşey açıklamadan söylemeden de tanıyor olmalarını ummam karşımdakilerin:(
Umursanmıyorum..çabuk harcanıyorum ve nedense hep benden bekleniyor ilk hareket bir gerginlik soğukluk anında.
Oysa o kıvılcımı ben çıkartmadım? Yangın haline gelmeden söndürmeye çalıştım daha ne yapabilirdim?
Ya da hani ufacık bi ışık yaktıklarında kocaman bir haksızlığa rağmen, hemen koşmamı bekliyorlar ya o minik ışığa koşan minik böcekler gibi..yapamıyorum bazen..
Oysa bazı şeyleri telafi etmek o kadar basit değil..daha çok çaba görmek istiyorum belki,gözden bu kadar çabuk çıkartılmadığımı görmek..olmuyo..
"Neden ?" diye sorduğum an cevap istiyorum keskin ve net! yok veremeyecek kıvırıcaksanız kelimeleri azıcık özenli seçin dimi,imkansız..ama benim ağzımdan öfkeyle bi kelime çıksa bedelini öde öde bitiremem.
En azından "keşke öyle yapmasaydım ya kusura bakma" gibi dürüst bi cevap bekliyorum hakkım değil mi
ama asla pişman değil kimse söylediği ya da yaptığından inanamıyorum:(
Ve günbegün, her saat, bir kere daha anlıyorum ki benim verdiğim değer bana biçilmemiş ve yapabileceğim hiçbişey yok...eriyor içim gözlerim dolup boşalıyor istem dışı.
Çok sevdiğim insanları böyle giderse tamamen kaydeceğimi düşünmek çok acı veriyor bana..yine ben alttan alsam hemen kucaklarını açarlar biliyorum ama unutamıyorum içimde tortusu kalıyo olmadık anda patlak veriyo buna değer mi? kendimi güvende his-se-de-mi-yo-rum! bu yüzden işte
Hangi dala tutunsam elimde mi kalacak ömrüm boyu merak ediyorum, hep benden beklentiler olmadığı,
"sen neden" diye başlayan cümleler duymadığım gün ne zaman gelecek?
Hiçbişey yokmuş gibi davranmaktan,içim ağlarken gülmekten renk vermeyince de ruhsuz sanılmaktan bıktım artık:/
Aret Vartanyan ın /Bin Yüz Bir İnsan kitabındanmış bu satırlar:
Sana ya da başkalarına göre,eksikliklerin,yanlışların,pişmanlıkların,defoların,günahların olabilir.
İnsanız ve ölü değilsen elbetteki bunlar olacak.
İnsanın koşullarını,yaşamın ona neler getirdiğini bilmeden doğru ya da yanlış diyemezsin, yargılayamazsın.
Benim dünyamda bunların önemi yok.
Benim için bunların ardında ne olduğu önemli.
Maskelerinin,rollerinin ardında ne var?
Yüreğinde neler var?
Binlerce kez yaşadım.
Bir insana gerçekten sarıldığında,maskesiz yaklaştığında sayısız güzellik buldum.
Yaptıkların,kim olduğun değil,
NE olduğun önemli..
23 Haziran 2011 Perşembe
Sevgili bugünlük, beni teneşir paklasın ya da deli gömleği!
Bugün o kadar yoğun geçti ki,diğer yandan yine kendimi doğru ifade edemediğimi gördüm yeniden..yeniden..sanırım bunu yapmaya çalışmaktan vazgeçmeliyim.
Anladım ki ben sevdiğim insanlara yanlış bir şey dediklerinde "yok böyle demek istememiştir" diye düşünüp frene basıyorum hemen.
Otokontrolüm çok gelişmiş ama hava yastıkları her zaman korumuyor beni(:
Öfke ve kinle dolu demiş olsa bile "sen bunu nasıl söylersin" deyip üzerinde durmadan geçiştirilmesine izin veriyorum. Asla 3.kişiyle paylaşmıyorum olan biteni akıl yada teselli almak adına bile olsa..
Çünkü ben bu hatayı bir kere yaptım,gördüm ki o sinir yada üzüntüyle bişiler anlattığınız kişi diğerine düşman oluyor,siz sorunu çözüyosunuz ama yarım kalmış bi film gibi sadece kötü kısmı izleyen neden niçin nasıl barıştığınızı bilemiyor:( İki kişiyi birbirine düşman etmenin en kolay yolunu arıyosanız işte budur?
Ama sonuda her ikisinin arasında kalacağınız ve bir tercih yapmak zorunda kalacağınızı göze almalısınız.
Ben anlatmam.Ya yen içinde kalıcak ya birlikte kaynaştırıcaz kırıldığı yerden kolu..
Böylece asla ne kadar kırıldığımı ya da şaşırdığımı anlamamış oluyorlar.
Üst üste geldiğinde bazı şeyler sert çıkıyorum ama mutlaka bi öncesi oluyor patlamanın.Ne oldu şimdi en çok duyduğum sözlerden biri bu yüzden,oysa o sabır çizgisine sığamaz olduğum son damla..
Ama %100 aynı durumda ben aynı anlayışı,"belki başka sorunu vardır" türünde olsun ufacık hoşgörüyü,
ya da "o bana böyle dememişti" yi göremiyorum,kaybetmemek için alttan alınması durumunu yaşamıyorum.
Direk "işine gelirse benden bu kadar" "hep şikayet ediyosun" türü şeyler duyuyorum ya da hiçmi hiç hoşlanmadığım kişiler iki kişinin sırrına ortak olmuş hatta söz hakkı bulmuş oluyor kendilerinde ki en delirdiğim şey de bu..
Benden dinledin mi? Bana sordun mu? Tarafsız ya da objektif olmak diye bişey var hiç duymuşmuydun?
Belki benim son tepkimin bir başı sebebi vardır delimiyim, ha herkes herkese göre sorunlu,rahatsız zaten..
Susmuyo bitirmiyo sonu gelmiyo saçma sapan konuşmaların..kan beynimde gene anlayacağınız kısaca özce:(
8 Şubat 2011 Salı
Yaşadıklarınız unutulur, söyledikleriniz unutulur fakat hissettirdikleriniz asla unutulmaz..
Çok sevdikleriniz vardır hani siz bir anda öfkelenirsiniz,bir davranışı sizi delirtebilir özellikle düşüncesizce sarfedilmiş bir söz bana bunu yaptırır, ağzınıza geleni söylersiniz arkasından (mümkünse yüzüne olmasın zaten)-biraz soğutursunuz içinizi bu biçimde ama toz konudurmazsınız gene de..
Zaten o her ne sebepten kanınızı beyninize sıçratmışsa,ağzınızdan girip burnunuzdan çıkar kendisini affettirmesini de bilir.
Sizi tanır çünkü..siz de boşa sevmez değer vermezsiniz öyle olmasa.
Bazen de siz yanlış düşünmüşsünüzdür. Konuşunca sakinleşir uzlaşırsınız bir şekilde.Ya da ilmek ilmek ördüğünüzü patır patır söker atarsınız.Bir anlık öfkeye kurban edersiniz ama tek kişi olmaz kurban böyle zamanlarda..
Ama değerlinize başkası tek söz etse göğsünüze hançer gibi saplanır o sözler,izin vermezsiniz..özellikle siz neden olduğunuzda daha da batar çünkü diğer değer verdiğiniz,güvendiğinizle olan bağınıza zarar verir bu.
O sinirli olduğunuz anda boş boş ağzınıza geleni sarfettiklerinizi duymuşta olsa bu affettirici sebep değil tam tersi "özrü kabahatinden büyük"durumudur.
"Sen dersin ben diyemem dimi" gibi bir cevap aldığınızda hala hatasını idrak edememiş demektir sizi ne kadar incittiğini ve kötü anınızda ona nasıl güvendiğinizi göz ardı ediyo demektir..ve yüze vurmak kadar acıtıcı bişey yoktur hatalarını pişmanlıklarını insanın. Düşmanı değilse karşıdaki silahı daha çok hasar bırakır.Ama anlatamazsınız bi türlü,dinlemez.Kafasındaki doğruya inandırır kendini ne deseniz duvara anlatmakla eşdeğerdir o an için.Oysa sakinleşince pişman olacağını bilir üzerine gitmezsiniz.,
Velhasıl kelam,arada kalırsınız bazen..ARADA KALMAK ÖLDÜRÜCÜDÜR..
Bu hiç adil değildir oysa çünkü aynı kefede tartılmayacak değerler vardır, birini seçemezsiniz..bunu anlatır şununla bu ölçülemez ki dersiniz ama neşesi yerindeyken sizi anlayan kulaklar kendi keyfi yerinde değilken size sağır olur.
Öyle anlarda sizin ona ihtiyacınız varmı yok mu, daha önce konuştuklarınız hepsi çöp olur.
Sadece onu dinlemenizi,hırçınlıklarını anlamanızı, daha önce konuştuklarınızı hatta gözyaşlarınıza şahit olmuşsa bunları dahi unutmanızı ister sizden..
Sadece "kendini düşünen,önce ben" diyen insanlardan yakınmakla geçen ömrünü de unutur.Ve bunu kendisi yapar..tek bi kül bırakmamacasına..Susar kalırsın sen bir söyledikçe bin söylenmesine dayanamazsın..geri dönüşü olmayan sözlerden korkar saklanırsın kabuğuna,kozana:(
Kaç eşit parçaya bölünebilir bir insan? Hangi parçam mutlu eder seni??
En çok kırdığını mı istersin, sana bütünü yetmemişken bi parçasıyla idare edermisin?
18 Ocak 2011 Salı
Kum Taneleri
Her tür ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir...
Avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur...
Avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an
kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya başlar...
kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya başlar...
Bir kısmını tutmayı başarsanız da, çoğu akıp gider...
İlişkiler de böyledir...
Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz.
Ama diğer insanı çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter...
(K.Jamison)
Ha şimdi bu konunun özü
Sıkı söz değil mi, gerçeklik yanı yok değil var. İşine nasıl gelirse o yönden yorumlar her birey.
İlişkilerde mutlaka nefes alma alanı olmalı.İhmal edilmeyi hak etmeyen dostlarımız var,ailemiz var,sosyal etkinliklerimiz olmalı..kişisel hava sahalarımız hep vardır doğalı bu.
Dünya iki kişiden ibaret değil mutlaka. (öyle gelse ve öyle olmasını dileseniz dee)
İlişkiden benim kastım sadece aşk değil gerçi büyütelim çemberi arkadaşlık da aynı biçimde..
Ama her ikisi de sahiplenmeyi gerektirmez mi biraz? çok sahiplenmeden çok ait olmadan yaşayacaksın demiş can baba (o şiiri de sevmem:p) o zaman nasıl güvende hisseder ki insan kendini..
Bence huzur kendini sorumlu ve ait hissetmekle doğru orantılı. Sahip ve aitten kasıt kölelik değil elbette,sımsıkı sarıp sarmalamak yüreğinle:) Düşünmek diğerini bir şey yaparken..yoksa "biz" olamaz dejenere olur ilişkiler.
Ve esneklikten kasıt nedir? ne kadar esneyebilirsiniz ilişkinizde?
Ben esneyemem eğilip bükülmem de..
Mümkün olduğu kadar aralıktır kapım zaten her isteyen giremez(kulpu içerdedir gönül kapısının) ama içerde kurallara uymayan,zarar veren, ya da dileyen zorlanmadan çıkabilir hapolmaz zaten..bazısı da attırır kendini o ayrı^^
Gene "iyi ki dinlemişim" dedirtecek,konuyla paralel bi şarkıyla bağlar iyi geceler dilerim:D
binotdaha: Aslında bir alt yazıya uygunmuş bu şarkı yahu:)
16 Ocak 2011 Pazar
Başı sonu yok...
Daha önce de defalarca tekrar edilmiş,asılda sarfedilmemesi gereken sözler..
Gerçekçi olduğunu iddia eden olgun birini nasıl bu kadar incitebilir ki?
Duymamışmıydın sanki daha önce hmm, ama konuşulması bir aşamaydı tatsız bir şekilde de olsa eskiden,demek telafi edildi ve bişeyler değişti yada sen öyle sandın..
İlk sarf edildiği zamanla bu zaman arasında köprüden çok sular aktı,asla o günlere dönülmemeliydi,
şu an teselli edicek hiçbir söz yok,belki onarıcak ta..
Tam bir yere varacakken bu kaçıncı başa dönmek:(
Bir çocuk gibi ürkek kalkalıp cevap bile veremeyecek hale nasıl gelir savunduğu en basit şeyleri bile insan?
Bu sefer kolay dinecek gibi durmuyo bu acı..daha ağır..bir taş gibi oturmuş yüreğe..öldürebilir beni..
Size denen sözlere bilenip öfkeyle karşılık verip misilleme yapmak yerine
oturup şapkayı önünüze koyma zamanınız gelmiş olamaz mı? Hele sizi çok seven biri söylemişse belki de sabrının son noktasındadır kale almak gerekmez mi ?
Karşınızdakine sarfetmeden bir kendinize söylesenize hem empati yapar hem haketmişmi test etmiş olursunuz belki,ha o haketti revadır diyosanız buyrun saydırın!
Bunun tek sebebi kaybetme korkusunu taşımamak...
Ama ben laf işitmeye de hiç alışık değilim,hem de haksız yere hiç!
Çünkü ben bu dediklerimi yapıyorum en basiti,kendimi sorguluyorum,sabrediyorum,bıçak kemiğe dayanmadan sadece bekliyorum.. haksız yere de bazen söylenebilirim insanım beşer şaşrım elbette. Ama dozaj?
Ağlamak,kendine acımak,kahrolmak,pişman olmak,geçti sanmak,ölmeyi dilemek..
1 sn önce dimdik ve mağrur dururken bir anda tuzla buz olmak,sesimin kesilmesi..
Hepsine ama hepsine otomatik geçiş yapıyo beynim engel olamıyorum elimde değil.
yalnız kalmaktan korkuyorum ama kafam dağılmıyo,konuşup anlatacak hiçbişeyim yok zaten..
bilirim ki bir olayın içnde değilseniz ne kadar baştan anlatsanız da mümkün değil anlamaz birine anlatsanız,
ben anlamıyorum bana anlatılınca çünkü..
bağıracak,konuşacak böyleyken böyle diyecek dermanım hiç yok en kötüsü,içimde kalıyo her şey..
ağlamamak için sanki beynim uyuşturucu salgılıyo
sürekli uyuyorum..depresyona girince beyin bi hormon salgılıyomuş dimi,her neyse iyiym ben..
3 defa uyudum hala gözümü açamıyorum
Ben gene gidip yatayım..
Rüya olmasını umarak..gözlerimi aynı dünyaya aynı acıya açmamayı dileyerek..
~~
Geldim:
Gitmelere bekle diyerek.
Attım valize bir kaç kırgınlık,
Bir iki vefasızlık,
Bir kaç acı söz;
Benim hatırladıklarım..
Bir kaç iyi söz,
Senin unuttukların.
Geride kalan ne varsa
Boğazın sularına serdim.
Geldim: Korkma aç kapıyı,
Sende kalmaya değil,
Beni almaya geldim...
[ Halil Cibran ]
10 Ocak 2011 Pazartesi
Yeteneksizsiniz Türkiye,Tahammülsüzsünüz insanlar!(Aref olan anlar)
Hiç sevmediğim ve izlemediğim ayrıca başarısız bulduğum Yeteneksiz-sin Türkiyem de tahammül edebilirsem ya da evden biri açmışsa birkaç bişey görüp "amanın bu da ne nihahaha" demişliğim var itiraf ediyorum.Hiçbirini yermek,yerden alıp duvara vurmak aklıma gelmedi ama bugüne kadar:)
E birincisi hakkım yok hoşlanmadığım, tiksindiğim bazı şeyleri yazar içimi dökerim belki ama kişisel saldırı yapmamaya özen göstermek gerekmez mi?Yanlış mı düşünüyorum?
Valla nefret ettiğim, beğenmediğim,çirkin veya başarısız bulduklarımı yazsam bloglar yetmez.Zor beğenen milletiz napalım.
Ama paylaşılan bu mu olmalı ki..
Bu cumartesi gecesi diziler arası zaplarken iranlı pekte hoş bi çocuk çıktı ve ortalığı toz duman etti.Ertesi gün heryerde konuşuluyomuş meğer videosunu youtube gezinirken tesadüfen gördüm yeniden zevkle izledim.Favorime de ekledim.Buraya koymak aklıma gelmemişti.
Ama ne çekti dikkatimi biliyomusnuz? Yorumlar! Yorum yapmaktan yorulmayan,her şeye gidip kin kusan bi kitle var bilirsiniz.Be ey ahali bi nefes alın yahu,her şeye de yapmayın bu kadar olmaz ki yazık parmakcıklarınıza:p
Yaptığı ilizyon sonuçta zaten bir show bu ,e beğenmeyenler de olacak olmaz mı doğal, ama aklıevvel bir dünya insan nerdeyse yerin dibine sokmuşlar youtube yorumları ve facebookta (her zamanki tahammülsüzlük)
Hem beni eleştirmeyin diye çemkirmekten helak olursunuz hem sadece gösteri yapan ve aşırı ilgi çeken birine bir gecede düşman olur kıskançlıktan telef olursunuz.Yaksaydınız bari:)
Yaslanın arkanıza izleyin eğlenin alkışlayın veya amaaan deyip geçin.Çözmeye çalışıp mantıklı açıklamasını yapmaya çalışanlara güldüm en çok:)) E eğitimi var metodları var elbette. Harry Potter mi bu?
Tamam facebook ta beğenmeyin, tv de ya da çalıştığı yerde izlemeyin (eğitim almış ve zaten sahne alıyormuş çocuk,yarışmadan önce dikkatinizi çekerim) ama pislik atmayın aşşağılamayın be ya çok komik oluyosunuz ahah ne zamandır gülmemiştim bu hasetliği gördüğüm anki kadar..Ama sayenizde şöhreti tavan yapıcak o kesin.Ben bile kötü yorumları görünce aratım şöyle bi:p
Çocuk zaten perfspottaki profilinde hakkımda kısmında "vakti zamanında" demiş ki(ya da alıntı yapmış bir başka ilizyonistten anlayamadım ama belli ki fikri bu):
E birincisi hakkım yok hoşlanmadığım, tiksindiğim bazı şeyleri yazar içimi dökerim belki ama kişisel saldırı yapmamaya özen göstermek gerekmez mi?Yanlış mı düşünüyorum?
Valla nefret ettiğim, beğenmediğim,çirkin veya başarısız bulduklarımı yazsam bloglar yetmez.Zor beğenen milletiz napalım.
Ama paylaşılan bu mu olmalı ki..
Bu cumartesi gecesi diziler arası zaplarken iranlı pekte hoş bi çocuk çıktı ve ortalığı toz duman etti.Ertesi gün heryerde konuşuluyomuş meğer videosunu youtube gezinirken tesadüfen gördüm yeniden zevkle izledim.Favorime de ekledim.Buraya koymak aklıma gelmemişti.
Ama ne çekti dikkatimi biliyomusnuz? Yorumlar! Yorum yapmaktan yorulmayan,her şeye gidip kin kusan bi kitle var bilirsiniz.Be ey ahali bi nefes alın yahu,her şeye de yapmayın bu kadar olmaz ki yazık parmakcıklarınıza:p
Yaptığı ilizyon sonuçta zaten bir show bu ,e beğenmeyenler de olacak olmaz mı doğal, ama aklıevvel bir dünya insan nerdeyse yerin dibine sokmuşlar youtube yorumları ve facebookta (her zamanki tahammülsüzlük)
Hem beni eleştirmeyin diye çemkirmekten helak olursunuz hem sadece gösteri yapan ve aşırı ilgi çeken birine bir gecede düşman olur kıskançlıktan telef olursunuz.Yaksaydınız bari:)
Yaslanın arkanıza izleyin eğlenin alkışlayın veya amaaan deyip geçin.Çözmeye çalışıp mantıklı açıklamasını yapmaya çalışanlara güldüm en çok:)) E eğitimi var metodları var elbette. Harry Potter mi bu?
Tamam facebook ta beğenmeyin, tv de ya da çalıştığı yerde izlemeyin (eğitim almış ve zaten sahne alıyormuş çocuk,yarışmadan önce dikkatinizi çekerim) ama pislik atmayın aşşağılamayın be ya çok komik oluyosunuz ahah ne zamandır gülmemiştim bu hasetliği gördüğüm anki kadar..Ama sayenizde şöhreti tavan yapıcak o kesin.Ben bile kötü yorumları görünce aratım şöyle bi:p
Çocuk zaten perfspottaki profilinde hakkımda kısmında "vakti zamanında" demiş ki(ya da alıntı yapmış bir başka ilizyonistten anlayamadım ama belli ki fikri bu):
Ben aslında sahnede Bir yanılsama sanatı icra eden bir illüzyonist, yaşamımda ise gerçek bir SİHİRBAZIM, çünkü sahnede yaptığım herşey sanal, yaşarken yaptığımız herşey ise gerçek, yaptığımız her dönüşüm gerçek, ağacı kağıda ve kitaba çeviriyoruz veye kumdan telefon ve bilgisayarlar meydana getiriyoruz. Yaşamımızda yaptığımız üretimler bir yanılsama değil gerçek oysa sahne tamamen hayal.
28 Aralık 2010 Salı
Tilivizyon felsefesi
Bu diziler bizi hipnotize ediyo
valla bak..
aynı akşam 3-4 dizi birden
birine ağla birine gül
tepe sersemi oldum offff
gitti osman yaa durmaz ki orda o *snıff*
anne kapa şunu yaa:'(
Hepimiz aynı televizyon programlarıyla büyüdük.
Sanki hepimize aynı suni hafıza taklımış...
Hepimizin belli başlı hedefleri aynı.
Hepimizin korkuları aynı.
Gelecek parlak değil...
Çok yakında aynı anda aynı şeyleri düşünmeye başlayacağız
Mükemmel bir uyum içinde olacağız.
Senkronize. Birleşmiş. Eşit. Kati.
Karınclar gibi. Böcekler gibi.
Koyunlar gibi..
''Chuck Palahniuk, Gösteri Peygamberi
Adlı kitaptan...'' (Sf.106)
Ve laptop kucağımda kulaklık kulağımın birinde, o ne?
fizy kapanmış yazıklar olsun altından neler çıkıcak bakalım açıklama burda.
kocaman da listelerim vardı yaa yazık oldu.
Amaa nette keşfetmediğim şey kalmadı yalnız bu gece ahey ahey:D
iliiiffff çok pis dedikodu yapasım var nerdesin acep kesin uyukluyosundur:p
bir de tuhaf içim ..bişeyler anlatmak istiyorum,içimde kelebekler uçuşuyo,bi bakıyorum darbe alıyolar,
pulları dökülüyo kanatları düşecek gibi oluyo.Tam "bu sefer öldüler" derken yeniden bahar geliyo..
Anlatmak istiyorum,konuşmak istediğim müsait olmuyo.
Kafam çok dağınık oluyo,benimle ciddi konuşmalar oluyo:(
ama cevap verecek ya da söylemek istediklerimi anlatacak durumda olmuyorum.
sanki uçup gidiyo aklımdan her şey yaaa:/
20 Aralık 2010 Pazartesi
Ben gideli buralara olanlar olmuuşşş
Zaten herkes pek asabi bugün:(
Dün geceden beri bi kudurukluk var üzerimde hatta lollada da:p hem ağlak hem huysuz nasıl olunuyo bilemiyorum ama oluyo demek.Yer arıyorum zor tutuyorum gözyaşlarımı.
Ama aksileştikçe herbişey ters gidiyo bugün ona dur agresife geçiş yapmışken bişiler yazayım dedim bana batan haha takipteyim dedi...sonra?
BİLGİSAYAR ÇÖKTÜÜ!! ohaa diyorum başka bişey demiyorum artık annem "fazla kudurma başına çıkar" der aynen öyle.Çıktı çıkmaya devam ediyo daha yazamayacağım örneklerle
Beni deli eden bir gmail yani g-talk olayı var biyerde açıklamasıyla ilgili esprili bi yazı vardı yorum yazasım geldi ,hatta paylaşıcaktım facebookta yorum yazdım ama bi baktım hem anonim yapmışım mis,çok ünlüyüm ya o açıdan iyi oldu:p hem sayfa dönüp duruyo yazabildim mi bilmiyorum.
Neyse sabah başlayıp bitiremediğim ben yokken bloglarda neler olmuş dedirten bikaç şeyi yazmazsam olmaz,zaten ben kendime yazıyorum takip eden fazla yok gerilmesin kimse:D
Bloglarda hala sayfayı açtığınızda otomatik çalan şarkılar kullanan var.
Her zaman tepki görmüştür bu konu,ben de kullanmadım mı kullandım (vurkafanıduvara) ama sonra "burası benim blogum burda benim borum öter istemeyen gitsin geri" mantığının mantıksızlığını ve saygısızlığını idrak ettim:)
(bana uzun anlamsız cümleler kuruyosun hiçbişey anlatmıyorm diyen haklı dimi:))
Okumak istediği bişey var belki? belki müdavimin olacak :p Yok tesadüfen uğradıysa da dövüp yollamakla eş bu çıldırtıcı resmen.
Genelde bilgisayar başındaysanız durum şöyle cereyan eder:
1.Müsaitseniz sizde müzik açıktır zaten hele bende radyo %80 o kapalıysa winamp %20,e başka sayfada başka müzik neden dinleyeyim öfke nöbetine bile girebilirim bloga bakmadan kapamışlığım vardır panik olup.
2.Değilseniz mesela gecenin sessizliğinde biraz blogger sörfü yapıp çıkacaksanız aniden patlayan şarkı sesi annenizi uyandırıp kafanızı kopartması,ödünüzün şeyinize kaçması ve sinir krizi geçirmeniz gibi sonuçlar doğurabilir.Ters tarafınıza denk geldiyse o blogu kara listeye bile alabilirsiniz:D
3.Sevdiği şarkılar insanı yansıtır evet ama manuel başlasın ben eğer canım isterse tıklar dinlerim,hatta hakkında bişeyler ya da şarkı ismi varsa dinleme ihtimalim yüksektir..
Zorbalığa hayır!
Yorum yazmaktan bezdirici bloglar.
Anonim veya url isim yazma şansınız olmayan bloglar,nasılsa yorum denetleme şansınız var değil mi kasmayın?
Uğraşılan durduk yere küfür edilen düşmanı olan biriyseniz izin vermeyin siniriniz bozulmasın ok,ama gerisi?
Kelime doğrulama da tövbe ettiren bir ayrıntıdır gereksiz,bilmeden kullanıyorsanız eğer
Yorumlar için kelime doğrulama gösterilsin mi? şıkkına hayır demeniz gerkiyor sadece.
Ve gözüme resmen batan beni şaşırtan bir diğer olay blog hediyeleşmeleri çekilişler vs.
Eskiden beri okuduğu kitapları paylaşır blogcu arkadaşlar benim şahit olduğum, hala var bu,bazen de yardım toplanır ya da işte ***şerefine size hediyem var olayı daima vardır çokta güzel bişey ama ama.....şimdiye kadar hiç "koşullu" olanını görmemiştim.Bir değil bir çok blogta şunu gördüm:
"Şu resimdeki obje sizin ama 1. koşul beni izlemeye alıcaksınız"(şişirme izleyici diyoruz buna biz) ve
"blogunda benden çekilişten de bahsederseniz sevinirim" (bu da ordan link tıklandıkça pr veya okuyucu veya herneyse artsın diye..ne gerek var? Bu kadar mı yoksul gönlünüz içinizden karşılık beklemeden vermek gelmiyor mu üç kuruşluk her yerde bulunan birkaç parçayı? vermeyin!! Onca insanın katılması beni hayrete düşürüken çoğu zaman sadece 1 kişiye hediye yollanması bile absürd yeterince..neyse kapatıyorum bunu da..sinirim zıpladı resmen.bana ters..bu kadar.
Bak ben seni izliyorum ama bi satırını okuyacağım yorum yazacağımdan değil valla sen de beni izle diye..
Takip.. taa eskiden şablonlar html çoğunlukta ve gadgetler keşfedilmemiş manuel eklenirken binbir zahmetle izlemek istediğimiz blogları eklerdiniz her gün gider bakardınız yazı eklemiş mi diye.
Sonra en son güncelleneler blogroll şeklinde çıktı ama o da bir bakıyodunuz bomboş. En güvenlisi ve rahatı google reader.
Şimdi her şey rayına oturmuş gibi.ama hediye çekilişindeki gibi samimiyetsiz olmamalı,koşullu asla.
İzlediğim bloglar var bazıları gizli bazıları aleni (pek severim bu sözcüğü) hiçbir şekilde heeyy beni görsene sen de ekle düşüncesinde olmadım olmam.Bu amaçla asla yorum da yazmam. Hatta pr ı ve izleyicisi fazla olanları anonim izliyorum böyle bir saçma yanlış anlaşılma olmasın diye.
Zamanla listem oturacak tabii ama benim görmem izlemem önemli olan..Beni ekleyenlere teşekkür ederim mutlaka ziyaret ediyorum okuyorum bloglarınızı elbette, gönlünüzden koptuğu için sağolun:)
Azcık koşulsuz sevin,inanın hayat beklentisiz daha güzel.Yoksa her şey üzerinize geliyor..
Ve ve tema olayı!
Hani artık süper bi uygulama koymuşlar Tasarım, yani eklentiler widgetler yokolmuyo dilediğinizce seçenek var gözünüze gerçekten iyi gelen ve size özgü bi tasarım yaratmanız o kadar da zor olmamalı ha?
İçeriğe uygun ve göze hoş geliyosa daha bir keyifle girip daha uzun kaldığınız bir gerçek bloglarda.
Ayrıca özen gösterildiği için girer girmez güvenilir ve önemli bi intiba bırakıyo benden söylemesi.
Ve cwrm kırarmıyım seni,özel istek üzerine hemen şarkı ekleştiriyorum çalıcak kendisi:p
Şaka şaka tıklamanız gerek yetmedi indirmek isterim derseniz de buraya tık
Dün geceden beri bi kudurukluk var üzerimde hatta lollada da:p hem ağlak hem huysuz nasıl olunuyo bilemiyorum ama oluyo demek.Yer arıyorum zor tutuyorum gözyaşlarımı.
Ama aksileştikçe herbişey ters gidiyo bugün ona dur agresife geçiş yapmışken bişiler yazayım dedim bana batan haha takipteyim dedi...sonra?
BİLGİSAYAR ÇÖKTÜÜ!! ohaa diyorum başka bişey demiyorum artık annem "fazla kudurma başına çıkar" der aynen öyle.Çıktı çıkmaya devam ediyo daha yazamayacağım örneklerle
Beni deli eden bir gmail yani g-talk olayı var biyerde açıklamasıyla ilgili esprili bi yazı vardı yorum yazasım geldi ,hatta paylaşıcaktım facebookta yorum yazdım ama bi baktım hem anonim yapmışım mis,çok ünlüyüm ya o açıdan iyi oldu:p hem sayfa dönüp duruyo yazabildim mi bilmiyorum.
Neyse sabah başlayıp bitiremediğim ben yokken bloglarda neler olmuş dedirten bikaç şeyi yazmazsam olmaz,zaten ben kendime yazıyorum takip eden fazla yok gerilmesin kimse:D
Bloglarda hala sayfayı açtığınızda otomatik çalan şarkılar kullanan var.
Her zaman tepki görmüştür bu konu,ben de kullanmadım mı kullandım (vurkafanıduvara) ama sonra "burası benim blogum burda benim borum öter istemeyen gitsin geri" mantığının mantıksızlığını ve saygısızlığını idrak ettim:)
(bana uzun anlamsız cümleler kuruyosun hiçbişey anlatmıyorm diyen haklı dimi:))
Okumak istediği bişey var belki? belki müdavimin olacak :p Yok tesadüfen uğradıysa da dövüp yollamakla eş bu çıldırtıcı resmen.
Genelde bilgisayar başındaysanız durum şöyle cereyan eder:
1.Müsaitseniz sizde müzik açıktır zaten hele bende radyo %80 o kapalıysa winamp %20,e başka sayfada başka müzik neden dinleyeyim öfke nöbetine bile girebilirim bloga bakmadan kapamışlığım vardır panik olup.
2.Değilseniz mesela gecenin sessizliğinde biraz blogger sörfü yapıp çıkacaksanız aniden patlayan şarkı sesi annenizi uyandırıp kafanızı kopartması,ödünüzün şeyinize kaçması ve sinir krizi geçirmeniz gibi sonuçlar doğurabilir.Ters tarafınıza denk geldiyse o blogu kara listeye bile alabilirsiniz:D
3.Sevdiği şarkılar insanı yansıtır evet ama manuel başlasın ben eğer canım isterse tıklar dinlerim,hatta hakkında bişeyler ya da şarkı ismi varsa dinleme ihtimalim yüksektir..
Zorbalığa hayır!
Yorum yazmaktan bezdirici bloglar.
Anonim veya url isim yazma şansınız olmayan bloglar,nasılsa yorum denetleme şansınız var değil mi kasmayın?
Uğraşılan durduk yere küfür edilen düşmanı olan biriyseniz izin vermeyin siniriniz bozulmasın ok,ama gerisi?
Kelime doğrulama da tövbe ettiren bir ayrıntıdır gereksiz,bilmeden kullanıyorsanız eğer
Yorumlar için kelime doğrulama gösterilsin mi? şıkkına hayır demeniz gerkiyor sadece.
Ve gözüme resmen batan beni şaşırtan bir diğer olay blog hediyeleşmeleri çekilişler vs.
Eskiden beri okuduğu kitapları paylaşır blogcu arkadaşlar benim şahit olduğum, hala var bu,bazen de yardım toplanır ya da işte ***şerefine size hediyem var olayı daima vardır çokta güzel bişey ama ama.....şimdiye kadar hiç "koşullu" olanını görmemiştim.Bir değil bir çok blogta şunu gördüm:
"Şu resimdeki obje sizin ama 1. koşul beni izlemeye alıcaksınız"(şişirme izleyici diyoruz buna biz) ve
"blogunda benden çekilişten de bahsederseniz sevinirim" (bu da ordan link tıklandıkça pr veya okuyucu veya herneyse artsın diye..ne gerek var? Bu kadar mı yoksul gönlünüz içinizden karşılık beklemeden vermek gelmiyor mu üç kuruşluk her yerde bulunan birkaç parçayı? vermeyin!! Onca insanın katılması beni hayrete düşürüken çoğu zaman sadece 1 kişiye hediye yollanması bile absürd yeterince..neyse kapatıyorum bunu da..sinirim zıpladı resmen.bana ters..bu kadar.
Bak ben seni izliyorum ama bi satırını okuyacağım yorum yazacağımdan değil valla sen de beni izle diye..
Takip.. taa eskiden şablonlar html çoğunlukta ve gadgetler keşfedilmemiş manuel eklenirken binbir zahmetle izlemek istediğimiz blogları eklerdiniz her gün gider bakardınız yazı eklemiş mi diye.
Sonra en son güncelleneler blogroll şeklinde çıktı ama o da bir bakıyodunuz bomboş. En güvenlisi ve rahatı google reader.
Şimdi her şey rayına oturmuş gibi.ama hediye çekilişindeki gibi samimiyetsiz olmamalı,koşullu asla.
İzlediğim bloglar var bazıları gizli bazıları aleni (pek severim bu sözcüğü) hiçbir şekilde heeyy beni görsene sen de ekle düşüncesinde olmadım olmam.Bu amaçla asla yorum da yazmam. Hatta pr ı ve izleyicisi fazla olanları anonim izliyorum böyle bir saçma yanlış anlaşılma olmasın diye.
Zamanla listem oturacak tabii ama benim görmem izlemem önemli olan..Beni ekleyenlere teşekkür ederim mutlaka ziyaret ediyorum okuyorum bloglarınızı elbette, gönlünüzden koptuğu için sağolun:)
Azcık koşulsuz sevin,inanın hayat beklentisiz daha güzel.Yoksa her şey üzerinize geliyor..
Ve ve tema olayı!
Hani artık süper bi uygulama koymuşlar Tasarım, yani eklentiler widgetler yokolmuyo dilediğinizce seçenek var gözünüze gerçekten iyi gelen ve size özgü bi tasarım yaratmanız o kadar da zor olmamalı ha?
İçeriğe uygun ve göze hoş geliyosa daha bir keyifle girip daha uzun kaldığınız bir gerçek bloglarda.
Ayrıca özen gösterildiği için girer girmez güvenilir ve önemli bi intiba bırakıyo benden söylemesi.
Ve cwrm kırarmıyım seni,özel istek üzerine hemen şarkı ekleştiriyorum çalıcak kendisi:p
Şaka şaka tıklamanız gerek yetmedi indirmek isterim derseniz de buraya tık
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)