31 Aralık 2011 Cumartesi

Welcome 2012

Güzel dilekler temenniler dualar, bir önceki yıl olduğu gibi..ağzımızdan bal damlıyo..
Birçok umut, beklenti geçen yıl dilediğimiz ama olmayan bir çok şey, bütün gıcır kağıt para verdik bize kalan bozukluklar gibi..para üstü..hayal üstü.. ne derseniz artık.
Yine elimize aldık dilek kuyusuna taş atar gibi 2012 ye taşıyoruz.
Olmazsa seneye kalır tombala oynarız yine atarız kuyuya nedir?


Oysa bu yıl yine dünyaya barış gelmedi, yine açlık sefillik sınırında zorlu koşullarda yaşadı bir çok insan,
sosyal eşitsizlik,eğitimde eşitsizlik, hepsi yerli yerinde sapasağlam, bir türlü muasır medeniyetler seviyesine gelemiyoruz geri geri gidiyoruz hatta.
Doğal afetler oldu evleri başına yıkıldı insanların, terör yine çözülemedi, şehitlerimiz içimizi kan ağlattı ve "bu son olmadı" ,yani memlekette refah huzur ve maddi olanaklar bakımından aşama kaydedilemedi. Adalet var mı dedirtecek kararlara şahit olduk hep birlikte..
Öte yandan caddeler sokaklar çığırından çıkmış süslemeler ışıklandırmalar "noelde paris" modunda en ücra köy bile nerdeyse. İçi açılıyor insanın yılda bir ay hiç olmazsa ama bu tüketim çılgınlığı ve hediye dayatmaları?
Bizim millet olarak gelir seviyemiz ne etimiz ne budumuz ne yani nedir bu kadar janjan?
Hediye alamadıklarınız içlenir, aldıklarınız tatmin olmaz oysa kendinize ne aldınız bu yıl? Sizin için çok özel insanlar vardır, aileniz en değerliniz (olmalı), birkaç tane de dost diyebileceğiniz insan varsa çevrenizde ne mutlu size de aha zaten bitti maaş^^
Bir yandan da noel mi christmas mı kutluyoruz biz neyiz diye kültürel moziklerimiz arasına sıkışmış özenti gencolar, 3 aylık maaşlarını bir gecede nerde yiyip içkiyle duş alıp, afiili  kıyafet ve hediyeleri de yıl boyu nasıl ödeyeceğini düşünedursun diğer yanda (maddi bakımdan) daha şanslı olan mutlu azınlık nerde azacağının planlarını çoktan yapmış durumdalar:)
Normal yurdum insanı da  yandan sadece evi süslemek, eş dost aile bir araya gelip eğlenceli bir gece geçirerek yeni bir yılı karşılamanın kime neden battığını anlayamayan ama özünü yitirmemiş biçimde noel değil de ramazan sofrası havasında aileyi konu komşu çocukları bir sofra başına toplama niyetinde..
12 de sevdikleriniz arayın mesaj atın ama bu çok güzel bişey.
Sıcacık yuvalarında tv başında kucaklarında kedileri ya da bebeleri ile girenler size hayranım O.o
Hele kırmızı don almayı unutmayanlara ayrı saygım var:F
Sevgilisiyle girme şansına sahip olanlar sizden nefret ediyoruumm!!!
Bari kar yağsaydı :(


Herkes istediği gibi eğlensin girsin yeni yıla elbette , ama nasıl girersek öyle olmasın yahu, bu sene bari koca bir yıl UYUMAYALIM!!  olmaz mı?
Daha bilinçli, daha tepkili, daha farkında, daha çalışkan olalım koca bir yıl ki,sadece dilemek ummak dua etmekle olmayan bir kaç şey daha hayatımıza dahil olsun olmaz mı?

Ama yine kaybetmediğimiz bizi bırakmayan tek şeydir umut, umut ediyorum ki bu yıl size kaybettiğiniz herşeyi unuttursun yeni kapılar açsın.. Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun:)

28 Aralık 2011 Çarşamba

Yorgun..bitkin..


Blogumu bazı sebeplerden kapatmak zorunda hissettim kendimi.
Sonra bunun doğru olmadığıı fark ettim,kimse kendinden ödün vermez beni için kırmamak adına bile en ufak fedakarlık etmezken benim burda en çok konuşmaya içimi dökmeye ihtiyacım olduğu an susmam yazamamam işkence gibiydi benim için:(
Ayrıca baştan sona okudum o kadar kendime malik ve iradeliyim ki, rl hayatımdan tek bir kişiyi rencide edecek ya da yerden yere vuracak tek kelime etmemişim..yapmam da asla..benim zararım ancak kendime.

Ne var ki nerden başlasam ne anlatsam nasıl deşarj olsam bilemiyorum şu an için..
Ama iyiym merak eden farkeden oldu mu bilmiyorum (aslında bir iki kişi biliyorum çok teşekkür ediyorum)

Neyse arayı açmamak soğumamak lazım yyoksa benim yazma hevesim çabuk buharlaşıyor aylarca yazmadığım oluyo tek satır biriktikçe daha da yazasım gelmiyo işin tuhafı unutuyorum da çünkü.

Bu arada yenisayfa.com dan kitaplar aldım okuduktan sonra paylaşıcam ama gözlerim feci durumda malesef çok zorlanıyorum okurken yaa:S

Bu akşam iş çıkışı annemle buluştuk alışveriş için sonuç: hiçbir konuda anlaşamayan uzlaşamayan iki hatta 3 kişi,ama yine de alınan birkaç güzel şey:p
sızlayan ayaklar, ayyuka çıkmış sinir -ama tek bir yüksek ses olmadı- ve şu an üşüyen eller...

Ben bi çay demleyip tv izlerken uyuklayayım hayat aksın..:)

Bir de sabah çok ilginç bişey oldu, twitter ı sadece okuyorum genelde biliyosunuz birkaç tt ilgimi çekti 2 mesaj yazdım (tivit demeyi de sevmiyolar ne desem bilemedim) tam çıkıcam nescafeye # ihtiyacım var dedim..(ihtiyacım var tt idi de amaç bu değildi cümleye cuk oturmuştu)
"nescafeler sana kurban olsun ipekböceği" diye bir mention geldi son anda gördüm..izlemediğim (zaten izlemiyorum pek kimseyi) ve beni de izlemeyen biri, ilk twit i bu üstelik, ama 13 kişi almış izlemeye ben yokum :D
Beni nerden gördü o an, kendine engel olamadı da mı yazdı bilemedim ha buna mı taktın diyeceksiniz sonuçta kötülük yok yazdığı çok sevimliydi, amaa
asıl beni şok eden kullandığı rumuz: hayatiipek :)
"hayatım" benim sık kullandığım bi söz:) bir an afalladım ama aklıma biri düştü, ve ben cevap olarak
 Ipek 

@ 
 ilk mesajın olmak ve kullanıcı adın çok alem:p yoksa sen...?
yazdım ve girmedim bi daha,şimdi ise baktım silmiş kendi yazdığını.. dikkatimi çekince tedirgin olmuş gibi:D
ne dersiniz bu bi tesadüf mü:))
(bu ara tesadüflerden ne çektiğimi ve nasıl nefret ettiğimi bilseniz)

20 Aralık 2011 Salı

2012 den 12 Dilek


Missbone um şekerim bana yeni yıl mimi yollamış.Aynı mimi yeni blogdaşım canım Nini de yollamış,
Teşekkür ederim seviyorum sizi:*
2012'den 12 tane şey isteyecekmişiz.
Dilek yani. İsteyelim o zaman,hiçbir zaman şu noel baba torbasını doldurmuş gibi şanslı kısmetli insanlardan olamadım.

1-Önce keşke lerin olmadığı bir yıl diliyorum..en azından "keşke ben" diye başlayan cümlelerim olmasın daha hatasız olayım lütfen..

2-Hayatı bu kadar ciddiye almamayı akışına bırakabilmeyi diliyorum.

3-Cesur olmayı diliyorum. Deli cesareti gelsin hatta mümkünse. Korkak değilim ama tedbirli ya da katı kurallı olduğum şeyler gün gelip beni yerle bir edebiliyor.

4-Sabır diliyorum. Çok sabırlıyımdır hayran bırakacak kadar bazılarını. Ama dayanma sınırım çok zorlanıyor bazen.

5-Doğru kararlar verebilmeyi sonrasında pişman olmamayı istiyorum.Bu gece verdiğim karar gibi mesela.Allah ım pişman etme ne olur:(

6-Gün geçtikçe sarsılan ve zayıflayan inancımı yeniden kazanmayı diliyorum.Birkaç işaret olsa?
 *tövbe ya hala pazarlık ediyorum*

7-Karşılıksız seven beni önemseyen dinleyen ve ağzımdan çıkan her sözü kalbine yazan, her mırıldandığım şarkıyı dinleyen birilerini istiyorum hayatımda.Arkadaş ama. Bu bile imkansız di mi, ama ben böyle biriyim :/

8-Hafızamı kaybetmek istiyorum. Lütfen!!

9-Zamanı geri almayı diliyorum bi sabah uyanayım ve 17 yaşında olayım ne olur..

10-Piyango veya ummadığım bir para gelsin yine ve ben gönlümce dağıtayım sevdiklerime ve ihtiyacı olanlara.Elimden geldiğince paylaşıyorum elbette ama gönlümün istediği kadar elim bol olsa fena mı:)
Ve bir de parayı çok sevenlerin suratına çarpmak gibi bir dileğim var bir tomar parayı,bakalım mutluluk getiricek mi?
Benim hiçbir şeye ihtiyacım ya da hevesim yok sahip olduklarım yeter şükretmek lazım.

11-Tek başıma yaşamak istiyorum. Ve tek başıma bir iş kurmak istiyorum artık. Bunu açmıcam, evim de var üstelik.Arabam da var.İşimden de çok memnunum. Bir de kedi veya köpek alıp huzurla yaşlanmak istiyorum. tek başıma..ve yalnız kalmaya çok ihtiyacım var acil olarak.

12-İlk defa bu yılbaşı ummadığım biçimde bana hediye yağsın istiyorum.  Genelde veren taraf olurum da bana ancak kırmızı şeyler gelir:p

Bunu herkes yapmış sanırım yapmayan herkes mimlenmiştir.Elmyra ve Nays başta.

Award goes to blogger:)


Çok Yönlü Blogger Ödülü de demişler bu mime bazı bloglarda gördüm,award ödülü de ama award zaten ödül demek:))
tam benim niye yok kimse beni sevmiyor mu derken bana da geldi, yoksa ölürdüm:)
Kuralları olan mimlerden bu da tabii ki,

1.Ödülü bize veren kişiye teşekkür ediyor ve linkini veriyoruz.
Misisipi ye çok teşekkür ediyorum!:))

2.Hakkımızıda 7 gerçek paylaşıyoruz.
Bir iyi bi kötü mü yapsam bunu ben?
Evet daha adil böylesi.Ama nasıl olucak bilmem deneyelim bakalım.

1.
Çok fazla alınganım buluttan nem kaparım giderken yakalarım o derece:(
Çok iyi niyetliyim,saflık derecesinde bazen.Bundandır isyanım bazen.Suistimal edildiğimden.

2.
Bazen kendimi çok özgür hissediyorum ve kimseyle yaşayamayacağımı düşünüyorum bazen de yapayalnız..ve ömrüm böyle geçerse diye çok korkuyorum:(
Kesinlikle istisnasız sadığım sevdiklerime. Aynısını beklememelimiyim bilmiyorum.

3.
Hep bir bebeğim olmasını hayal etmişimdir, bu amaç için evlenecek kafada asla olmadım ama çok kıskanıyorum bazen yaşıtlarımın bebeklerini görünce ya :)
Taviz verir gibi görünebilirim karşıdan ama tahammül sınırımı bir damla aşıp olmayacak karar alabilirim.


4.
Küfürden nefret ediyorum. Yazarken küfür edenleri okuyasım gelmiyo amaç nedir anlamıyorum:/
Bana tatlı dille yaptıramayacağınız şey yoktur ve ben de çok tatlı dilliyimdir.

5.
Her işi severim çok titizimdir ama yemekten sonra tadını çıkartmadan keyif yapmadan hemen mutfak toplamaktan nefret ediyorum:(
Çok güzel yemek yaparım, terapi gibi benim için ahh bir de sevdiğime yapıp ellerimle yedirmek nasip olsa:F

6.
Kendi kendime küserim sonra karşımdaki anlasın hatasını diye beklerim genelde tavşan dağa küsmüş olayına döner asla anlamaz ya da anlamazdan gelir karşımdakiler:F (ama küs kalamam fazla o da ayrı tatava)
Defalarca acaba ben yanlış mı anlıyorum diye söz hakkı veririm karşımdakine. Aptallık gerçi ama

7.
Sanırım kinciyim, geçmişte bana bişey yapılmışsa onu unutmak için ne kadar uğraşsam da en ufak yeni olay eskisini de bonus olarak getirip hayatımı mahfediyor.sadece benimkini değil. ama yapmasaydı tekrar tekrar bana ne diyebiliyorum bazen de.

3.Sevdiğiniz 10 blogcuya ödül verin ve verdiğinizi de haber verin.
Gönüm hepsine vermek istiyo beni yalnız bırakmadıkları için bazıları gibi:(

Elmyram,Aryam,kendine geldiğinde E.n.k,Profösör ustadımız, yapmamış olan varsa ona paslıyorum hemen.
Kafam çok karışık yazamadım zaten doğru dürüst.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Sözlük Mimi- O harfi


Nays beni mimlemişti ama bi türlü yayınlayamadım taslakta kaldı,çok özr öncelikle..

Bir harf mimi bu,sadece o kelimenin o anda aklımıza ne getirdiği ile ilgili şeyler.
Bize neyi çağrıştırdığı, neyi hatırlattığı gibi.
Ve kurallar şöyle:

1- Bir Türkçe sözlük ediniyoruz önce : )
2- Sonra sözlükten istediğimiz bir harfe geliyoruz.
3- O harfin ilk kelimesinden itibaren kelimelere bakıyoruz.
4- Hakkında konuşmak istediğimiz kelimeleri not ediyoruz. En az 5 kelime.
5- Sonra seçtiğimiz bu kelimeler hakkında yazıyoruz.
6- Sonra izleyicileri de oyunun içine katıyoruz. Nasıl mı ?
7- En sonda hangi harfle başladığı önemli değil; bir kelime ortaya atıyoruz ve izleyicilerin bu kelime ile ilgili yazıp, yazdıktan sonra da kendinden sonra gelecek yorumcuların devam edecekleri kelimeyi büyük harflerle belirtmelerini istiyoruz. Kelime dışında büyük harf kullanılmasa daha güzel olur.
8- Son olarak da 5 kişiyi mimliyoruz.
9- Kullandığınız harfi başlıkta yazmanızı öneririm. Çünkü ilerde başka bir harf ile yeniden bu mimi yanıtlamanız mümkün.
Şimdi ben önce kelime anlamı ve sonra bana hatırlattığı ya da aklıma getirdiği şeyleri açıklıyorum:
Harf seçmekte özgürmüşüz o zaman ben O harfini seçiyorum..

Onur: İnsanın kendisine karşı duyduğu saygı en başta ve başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.Hayatım boyunca en çok kullandığım kelimedir,yaşama sebebimdir ve onursuz bir hayattın telafi edilecek yanı yoktur ne para ne pul ne başka bir şey ile. Ve hayat felsefemdir "yeter ki onursuz olmasın aşk" bu benim için çift anlama geliyor diyeyim,anlayan anlasın:)
Objektif: Tarafsız olmak özetle..bir olaya adil yaklaşmak bana göre.Ve çok zor olmalı ki çok karşılaşmıyoruz.
Obsesyon: Daimi endişe,fikri sabit, nöroz. Bende hiç eksik olmayan şeylerden biri. Arızalıyımdır..Hep en kötüsünü düşünürüm ve o olur.
Opak: Şeffaf olmayan ,mat. İçi göstermeyen bir yapıya sahiptir opak objeler ve herşeyi içinde saklayan insanları anımsatır bana..benim gibi:)
Otopsi: Manası malum..Yaşarken de yapılsa da bizi yavaş yavaş öldüren şeyler tesbit edilse diyorum bazen..

Ortanca çiçekleri,ocakbaşı,oburluk, odysseia destanı diye yürür giderim durmam:)
Elmyra mı, Arya ve Alya yı, Mia Wallace i,Essu yu,Kırmızı Balonlu kız ı,Nini yi mimliyorum eğer yapmak isterlerse..

Şimdi yorum yapacak olan için geliyor bu kelime.O da bir sonraki yorumcuya bir kelime bırakacak..
"ALGI"

Galiba terkedildim...

Deniz Uğur da meme kanseri illetine yakalanmış,acil şifalar diliyorum umarım erken tanı konmuştur ve Allah onu çocuklarına bağışlar. Çok beğenirim çok güzel ve yetenekli bir oyuncu.
Reha Muhtar yaralı kadınların avcısı..keşke ondan bebekleri olmasa ve üzülmeseydi sonrasında bu kadar..Bugün Error Köse verdi veriştirdi Reha ya böyle zamanlarda bile konuşabiliyor ya gündemde olma kaygısı ile yazıklar olsun..Ama duymadıklarımızı da duyduk .
Neyse konumuz bu değil, Deniz in işine son verdirtmiş Reha Muhtar köşe yazısı yazdığı gazetede düşünebiliyomusunuz? ve son yayınlanmayan yazısı beni duygudan duyguya sürükledi, bildiğiniz gibi ilk ve çok sevdiği eşi İsmail Hakkı Sunat ı kaybetmişti  ve ondan bir oğlu vardı.. sonra da huzuru bulamadı zaten:(
Ben eşine sandım ilk önce bu makaleyi,buyrun okuyun:

Galiba terkedildim…

24 yaşımda tanıştım onunla. Önce bana fotoğraflarını göstermişlerdi, ama net değildi fotoğraflar. Sabırsızlıkla beklemiştim onu görmeyi. Çok yorgun, bitkin olduğum bir anda karşılaştık. Yüzüne baktım, önce kimselere benzetemedim onu. O da çok yorgundu. Sonra birden, gerinerek esnedi… O anda bana ne kadar benzediğini farkettim, içim gitti...

Sonra birlikte yaşamaya başladık. Defalarca taşındık, İstanbul’un bir sürü değişik semtinde oturduk. Birlikte depresyona girdik, birlikte iyileştik. Birbirimizin arkadaşlarını sevdik, bazen paylaşamayıp kıskandık, ama hep anlayış gösterdik, hiç küsmedik birbirimize.

Birbirinden çok farklı yılbaşı geceleri geçirdik. Bazen ikimiz başbaşa, bazen kalabalığın içinde. Onun üzerinde bazen pijama, bazen takım elbise oluyordu. Kusursuz denecek kadar yakışıklıydı, ne giyse yakışıyordu. Ona bakmaya, onu sevmeye doyamıyordum.

Benden daha ağır bir travma vardı onun geçmişinde. Altı yaşındayken babasını kaybetmişti, konuşma ve ögrenme güçlüğü çekmişti, dışarıdaki hayatın acımasızlığını, hırçınlığını anlamlandıramamış, içine kapanmıştı. Ama insanları sevmekten, sevdiklerine bağlanmaktan hiç vazgeçmemişti. Kristal gibi, su damlası gibi berraktı onun kalbi.

Hayatımda gördüğüm en popüler erkek oydu. Girdiği her ortamda hep “en çok sevilen” olurdu. İnsanlara önyargısız yaklaşır, herkesi adıyla sanıyla tanır, hatır sorar, yardım ederdi. Çok şık ve özgün bir tarzda giyinir, sanatla ilgilenir, benim tanımadığım yönetmen ve oyuncuları bana gösterir, öğretirdi. Araba kullanırken emniyet kemerimi takmayı hatırlatır, kaybolduğumda bana doğru yolu tarif eder, trafikte sinirlenirsem radyoda güzel bir müzik açıp beni sakinleştirirdi.

Şimdiyse benimle ilgilenmiyor. Bana asla yalan söylemeyen, en sadık partnerim olmuştu doğduğu günden beri. Bunalıma girmemek için bir uzmandan yardım aldım. “Ön ergenlik” diye bir şeyden bahsetti bana. Terkedilmeyi ilk kez yaşamıyorum ama?.. Ah be ilk göz ağrım, ah be oğlum… Tam da sırasıydı yani!”

16 Aralık 2011 Cuma

Keşke...oyunlar oynamasaydık..


Keşke sana yazdıklarımı gerçekten önce SEN okusan!
Keşke bana olmasa da kendi içinde yorumlasan!
Keşke sana sustuğumda burda patladığımı bilsen de hemen buraya koşsan..
Keşke gizli de olsa gerçekten her bir satırımı okusan ve ben bunu bilmesem de
sen beni anlıyo olsan kelimelerimin arasında kendini bulurken..
Keşke ben her bir satırı "sen okuyomuşsun gibi" farzederek yazıyorum dediğimde
duyduğum umudu ve acıyı anlasan..
Keşke "sana yazılanları senden başka herkes okuyup yorum yapıyor bu ne demek biliyomusun"
dediğimde ne demek istediğimi bilsen..
Keşke burda bulduğun kendinle oturup konuşsan yüzleşsen bir kerecik?
Keşke senin de böyle bana yazdığın haykırdığın bir yer olsa ve ben de umursamıyomuş gibi yapıp aslında her satırını içsem..
Bir gecede hepsini okusam ,tekrar tekrar okusam kutsal bir kitap gibi..tapsam sana yeniden bana olan sevgini hissedip taa derinden..
Üzülsem keşke seni ne kadar üzdüğümü kırdığımı ya da kızdırdığımı farkettiğimde
ve sessizce telafi etmeye çalışsam ..
Ben yorum yazmadan tepkisiz kalamazdım hele de sen acı çekerken ama farz ı misal durabilsem de
başkaları yorum yaptıkça ve sen nazikçe samimi cevaplar verdikçe kıskançlıktan ölsem,
ama bilsem bana gönülden sadık olduğunu kızsam da kıskansam da ses çıkartamasam..ya da sadece ben okusam..sadece "benim için" yazsan..eskiden yazdığın mailler mesajlar gibi..

Keşke sen sustuğunda aslında o an ne yaptığını ya da ne düşündüğünü bilsem..
Keşke nasılsa artık söylüyorum ne gerek var demesen, beni mutlu eden minik ayrıntılara önem versen..

14 Aralık 2011 Çarşamba

Ayyhh sıkıldım başlıcam bloguna:p


Kaç gündür bloglarda bir veryansındır gidiyo ben de ettim hatta başlattım gerçi yorum babında başlamıştı ama olsun:p
Bu arada çok fazla blog okudum yeni bloggerlar keşfettim zamanım oldu,çok mutluyum bunun için:)
ama listeme eklemeyi unuttuklarımı dönüp nasıl bakıcam yorularıma verdikleri cevaplara bilmem o derece avareyim:F
Neyse zaman zaman bu tür rahatsızlıklarını dile getirenin çok fazla olduğunu gördüm. Bazıları çok doğru kelimeler seçmiş ve çok haklı, bazıları ne diyo anlamadım bile uslup görgü nezaketten bihaber oldukları açık..hoşlanmadıklarım da oldu haliyle.
Kimse kimsenin gönlünce yazmasına izin vermeyecek bıraksalar:)
Stres atmak iç dökmek hatta arkadaşa uğrayıp bi kahve içmek hatta bazen saz çalıp çilingir sofrası kurmak tadında olması gerekirken bu stres gerginlik nedir nedendir ben anlamadım? en doğal eleştiri sonrası  ha sen bunu mu beğenmiyosun tamam ama ben seviyorum tümevarımına bile varılamıyo..
Kimse mükemmel değil,kusursuz değil ve anlatmak istediğini yazarak ifade etmek o kadar kolay değil.
Bu da YANLIŞ ANLAMALARA SEBEP OLUYO..
Bazen aklımızdakiyle alakasız bambaşka anlama çekilecek bişeyler yazmış olabiliyoruz ancak tekrar okuyunca farkediyoruz.
Bazen de efeleniyoruz bize kötü bişey ima edilmiş gibi gelip ama ardında art niyet olmamış oluyo.
neyse herkes herkesi uyarıp ağzının payını verdiğine ve bilinçaltı ve içgüdülerimizle bizi yüzleştirdiğine göre normal hayatımıza devam edebiliriz:p
Böylece bir dönem idol olan film ve kişileri rol model alan (tam şurda örnekler vardı vazgeçtim sildim)
ve "bence" örnek almak vs değil çakmadan öteye geçemeyen kişi ve bloglar keyfine devam etsin herkesin gideri var kendisine benzeyenler tarafından-mı yoksa tam zıtları mı hani yaşayamadıklarını yazanlar hoşlarına gidiyo olabiliyo bazen de..bunu bilemiyorum..bir dönem tv de de epey tartışılmıştı bu konu.

Kendi kafasına çizgisine uyan birilerini beğenmek taraf olmak dünyanın en doğal (ve güzel) şeyi elbette ama beğenmeyen de çıkacaktır istediğini de söyleyebilir.Çünkü özel alan dediğimiz yer davetli blog değilse halka açıktır ve halkın söz hakkı olması gerekir:) O zaman kapa yorumları kulaklarını kardeşim!
Kimsenin kimseyi bozma neşesini kaçırma hakkı yok ya da polemiğe dönüşmesin blogumdan ekmek yemesin uyanık derseniz yayınlamazsınız olur biter.Bu amaçla saldıranlar da var tabii. Üzülmenize değmez gerçekten.
Ben mesela çoğu zaman altına yazmam küfür edesim geldi ya da kusasım geldi şu an demek içimden geldiyse bilee o derece otokontrol sahibiyim hahah:) Az önce oldu mesela ,kale almamak en iyisi haberi olmasa da:p
Ama sevdiğim değer verdiğim biri yanlış bişey yazmışsa ona karışabilirim yapma böyle diye..bana da karışsınlar zaten lütfen.
Sadece kişisel olaylardır teketek halledilmesi gerekir çizgi aşılmışsa eleştiride. Bu olgunluğa zamanla varmalarını diliyorum özellikle,yani özetle
arıkovanı gibi vızır vızır kaynamayalım:D gelin birlik olalım!!
Düşüncelerimin özeti bi sözle son vermek istiyorum yazıma *trt sunucusu mode*

 Elif Şafak / Shafak 

Bu hayatta eğer bir şeyler öğreneceksek bize benzemeyen insanlardan öğrenecegiz, 
tıpatıp bizim gibi olan, bizimle aynı düşünenlerden değil.

2 MİM ve çok komik bir post var sırada:p
Ama ondan önce bugün keşfettiğim bir blogta şarkıların sadece minicik play işareti ile çaldığını gördüm hem sayfa ağırlaşmıyo hem harika şık görüntüsü vardı. Yazıyla alakasız biçimde şey nası yaptın bunu yazdım ve o dakika hemen bunu anlatan i post yazdı Kırmızı Balonlu Kız :) altında da sohbet döndü anında..işte benim sevdiğim bu yazımda anlattığım bi saz çalıp çilingir sofrası muhabbeti budur,çok teşekkür ediyorum tekrar
zamanlama harika oldu :** ve bayıldım buna,dinleyin bakalım şarkımı:

9 Aralık 2011 Cuma

Yaz sen gönlünce, kim ne derse desin!!

 Bir blogta bi posta rastladım, yazarken hala samimimisiniz demiş, veryansın etmiş bir de güzelce eheh bugün isyan günümüzdü ailecek:)
Nedense satır satır yorum yazasım geldi çok uzun oldu ilk defa bu kadar uzun yorum yazdım hayatımda o derece tıkladım ama sonuna ekledim bu çok uzun oldu ben post yapayım gel ordan oku yoksa gözün çıkıcak :D Hem biraz daha eklerim eksik kalanları kendimce.
Beni rahatsız eden bişey var ki bloglarımız "kişiye özel alan" olsa da halka açık sonuçta, bir konuda eleştirsen kıskanıyo oluyosun manasızca, senin yaşamını pozisyonunu bilmeyen insanlar bunu nasıl söyler?
Eleştirmesen kimse ses çıkartmıyo tepkisiz toplum oluyo.
İki ucu b*tlu değnek tam anlamıyla.
Neyse yoruma geçiyorum:

Yazarken okurken ve yorum yazarken son derece samimiyim:)
Yazmak benim için bir deşarj yolu,söyleyemediklerimi söylemek bi kuyuya haykırmak gibi benim için.
Kendim için yazıyorum en başta ve böyle olunca güzel benim düşüncem bu.
Ama beğendiğimi göklere çıkarıp beğenmediklerime susmak zorunda değilim küfür edicem oha çüş dicem zaman zaman yoksa nasıl bir iç döküş olur?
Öfkeni de rahatsızlığını da depresif yada mutlu halini de yazıyosun filtrelemeden. Çoğu zaman susuyoruz toplum da bizi susmaya küsmeye zorluyor zaten.
Sen de öyle ol lütfen yoksa kendi içinde çifte standart yaratmış savunduklarımızı yıkmış olursun. Zaten diyosun sanal kasanları mı takıcam relax ol şöyle:) Hem biz de onları eleştirmiş olduk di mi bugün misal,sen de eleştirdiğin, bırak abi sana ne okuma,naparlarsa yapsınlar ya da karışmayın  susun dediğin için aynısını yapmış oluyosun okuma çık tepki gösterme o zaman.Ya da burdan değil okuduğun şeyin direk altına tepkini göster. Belki o senin baktığın pencereden bakamadı? Seçim yine senin de tepki hiçbişeye göstermezsen olur mu,olmaz o zaman senin fikrini ortaya koyman nerde kalıcak?
Her konuda mecburmuş gibi bik bik konuşmak gerekmez elbette o ayrı:)
(var ya bir de mahalle muhtarları özellikle twitter da)

Takipçi veya gelen yorum sayısının benim için niteliği ifade etmediğini açıkça söylüyorum her zaman biliyosun..Twitter dada en kızdığım olay budur.yazmıştım hatta #takipedeniederim mantığı beni çileden çıkartabilir.Nasıl bir düz mantıktır bu? Şişirme takipçi sayısı gözümde az okuru olup tatlı tatlı sohbet eden kadar bir anlam ifade etmiyor bu benim doğrum.
Çok zevkle izlediğim bloglar var mesela canım yorum yazmak istediğinde dur bi dakka kızım o sana yazıyomu en son ne zaman yazdı demem aklıma bile gelmez.
En güzel hepimize örnek te olan isim profösör dür.çoğu yazısı niteliklidir,çok değerlidir okuruz mutlaka ama paylaştığı her konuya söyleyecek sözümüz olmayabilir? Bu ona saygı sevgimizi eksiltmez bize yazdığı yoruma verdiğimiz cevap ta bir paylaşımdır ve çok önemlidir.
Ama yokmuş gibi davranmak mesela,sana yazdığına cvp vermemek ya da hiçbir zaman yorum yapmamakta olmaz o da desteğimizi hissetmek okunduğunu bilmek paylaşımının yerine ulaşıp ulaşmadığını görmek isteyecektir. Bu "karşılık beklemek" değildir.

Rl de hep biz aramıyoruz arkadaşlarımızı veya sevgilimizi di mi, o arıyomu der içleniriz o da arasın isteriz. hiç takmıyosa görüşmek istemediğini düşünürüz burda da durumçok farklı değil.
Yalnız hissetmek ya da yalnız kalma isteği açtırdı bu blogları bize değil mi? Hani bizi tanımayan objektif birileri bize akıl versin destek olsun istiyoruz bazen.

Kendimiz için yazıyor olmalıyız demiştim en başta başkaları için ya da güncel tutmak amacıyla değil. Gazete değiliz sonuçta. Ama yankısı olunca mutlu oluyoruz biri bizi sarsıp kendine gel deyince de kızmamamız lazım (elde değil biliyorum ama)
Takpçi sayısı fazla bu blog popüler diye ne kimseyi izlerim ne de yorum yazarım ki ben dikkat çekeyim gelip beni okusunlar düşüncesiyle gereksiz yorumlara çok rastlıyoruz.
İşte asıl bunlar ciddi ticaret mantığıdır tatsızdır.Yorum yapan takibe alan kendinden bişey mi bulmuştur yoksa onu izlemem için mi yapıyo bunu anlarım sonuçta zamanla.. Samimiyet içtenlik burda devreye giriyo zaten.

Benim bugün eleştirdiğim bu eleştiri dozajını aşan hakarete vardıranlardı aslen, beğenmedim diyebilirsin ama kabaetime benziyon diyemezsin. Diyolar ama? Cvp olarak şeyimde değilsin demek te aslında çok üzüldüğünü taktığını gösterir umursamasa cevap vermez küfür edip:) Tek çare kale almamaktır.
Elbette izlesem de kaçırdığım twitter da duyduklarıma dayanarak ta birkaç kelam ettim herkes kadar hakkım sonuçta buna rağmen de on kere okudum kişileri incitecek bişeyler olmasın diye.toplam 3 satırdı benim fikrim bana özel bir alandayım ve hemfikir olmayanın gelip bana saydırma ya da kendi blogunda yerme hakkı yok mudur  mu varmıdır?
İşte uslup önemli burda.

çok uzun oldu ama burda daha da uzadı  öperim:**

8 Aralık 2011 Perşembe

PuCCa çıktı koş koş koş:))

PC de masaüstü zımbırtısı var Tweetdeck bahsetmiştim zaten kullanımı öyle kolay ki o olmasa bişey anladığım yok twitter dan fln, bunu gören twitter (benden gören değil yani de:p) satın almış zaten tweetdeck i O.o
Ben sessiz izleyici sınıfındayım genelde ama gündemi takip etmek gerekiyo oyalanıyoruz işte hem de fena mı.
Beni güldüren twitleri de rt liyorum:p (twit denmiyomuş ne deniyo bilemedim)
Sadece gözlemlerimi yazmak istedim birkaç satır ama tartışmalar sürdükçe ortaya çıkan uslup beni müthiş rahatsız etti açıkçası. Benim konum bu.
Herkes her konuda fikrini özgürce söyleyebilmeliyse paylaşılamayan nedir?
Ne beğenen beğenmeyeni ikna edebilir ne beğenmeyen beğeneni anlayabilir.

Dün gece twitter ın olayı puccaydı ortalık sallandı pucca Okan'a çıkıcak diye (özellikle twitter şöhretleri için bi umut ve ekmek kapısı hayalinin hayata geçmesi nede olsa) ama öncesinde Cüneyt Arkın vardı,çok tatlıydı^^ Sonra onu seslendiren Toron Karacaoğlu harika bir sohbet ve türkçe dersi verdi, üzerine pucca yı alması epey geçe kaldı.Bu arada Okan a küfür yağmış kendisi söyledi. Ergen kesim sıkıldı tabii bu nitelikli sohbetten beklerken. Abuk sabuk şeyler yazıldı çizildi anında. Mecburlarmış gibi.
Öyle yaygara koptu ki ister istemez merak ediyosunuz *tipik Türk insanıyız sonuçta* sanırsınız lady gaga gelicek, e o zaman beklentiler tavan yaptı tabii, ama Pucca fena çuvalladı, afalladı diyeyim ya da çok pasif ve konuşmaktan aciz bir hal sergiledi , kendini nasıl buluyorsun a tombul buluyorum dedi, güzel bir kadın şarkıcı bile bulamadı:) Marliyn dedikodusu yaptı haha :D
Oysa seri konuşan bıcır bıcır neşeli olmaya çalışan bir hali vardı epey heyecanlanıp zorlandığı farkediliyordu hani haklıydı da yazık. TV ye çıktı kız boru değil. Blogger bir arkadaşta tlf la bağlandı ve bir erkek muhabbeti döndü bir anda, onun kadar tepki aldı twitter dan..Pucca heyecanını  kendince açıklamış  twitterında:

 PuCCa 

Hayatimda ilk defa canli yayina bi de Okan bayulgen'in karsisindaydim. Siz heyecandan altima isemedigime dua edin valla. Hala kalbim agzimda

Sempatik ve yer yer samimi olsa da pek tatmin etmedi izleyiciyi. Çünkü herkesin tanıdığı çılgın pucca yoktu ?
Görünüşü ile ilgili gelen eleştirileri hoş bulmuyorum ben de açıkçası gereksiz. Ne alaka ayrıca marilyn mi çıkıcaktı maskenin arkasından ? Ve sonuçta edebi bi eser çıkartmadı ortaya hatta kitap haline gelecek ne vardı blogu olduğu gibi basmayacaksa bunu da mumcuya sormak lazım herhalde. Ya da konuşma şekli yok dişleri vs de bence artistim ben diye çıkmamış biri için anlamsız tartışmalardı. Kızın cidden boğulduğunu tahmin ediyorum. Gizlendi taşlandı çıktı gene taşlandı yahu.
Eleştirilecek tek şey sohbetiydi o da o anlık zaten demiş konuşmamla yazmama laf edin belden aşşa vurmayın ayıp ediyosunuz diye, yok babası rus edebiyatıyla büyütmüş vs yazmışlardı okudum ama bugün izledim yazlıkta ceza olarak verirdi babam demiş o kitapları ahey ahey asıl bu komikmiş:) , babasının ilgisizliğini ve sevgililerini anlatırdı oysa paso:p  Bununla ilgili bikaç espri yapsa süper olurdu mesela.
Ve bazen uydurma şeyler yazdığı hissi verirdi bana öyle absürd şeylerdi ki kanıtlandı gece:)) blogu tutan o değilmiş meğersem dedirtti resmen. E artık ne de olsa satış kaygısı ,gelecek kaygısı başa düştü blog yazar gibi rahat, koşulsuz içten olması beklenemez kimliği de deşifre olmuşken düşünüyodur ne söylemesi gerektiğini haliyle ama çizdiği farklı profil? Rahat ,küfür eden ve belden aşşa yazan yeni nesil pek çok bayan bloggerlar ona özenmiştir sonuçta taklitleri de epey okunuyo gözlemlerime göre -nedense -.
Yani blogundaki ve uykusuz  yaz sayısında küfürbaz belden aşşa yazan o değilmiş gibi cici kız oldu okan da araştırma sıfır olduğu için bihaber hepsinden sıradan komik ilişkilere dair web günlüğü tutan bi kızla konuşuyo sandı kendini. Hani sagopa kajmer beklerken Bülent Ersoy gelmiş gibi oldu^^
Ama eşeğin kulağına su kaçıranlar oldu esprinin alayın dozunu kaçıran hakaretler edenler ya da laf etmeyin ben beğendim demeyi yetersiz bulup diğerlerine "kıskanıyosunuz- haset karılar- erişemeyince mundar diyonuz " demeye cüret eden seviyesizler kavga etmekten bıkmadılar.
Anladım ki biz de bişeyin ortası yok ya çok seveceksin fanatik diğer tarafa çemkiriceksin belden aşşa, ya yerden yere vuracaksın bence böyle demek yerine..ne mantıktır bu anlamadım.?
Ya da açıkyüreklilikle söyle (elbette) fikirini, hani bi söz var  "senin fikrine katılmıyorum ama fikirlerini serbestçe söylemen için canımı veririm
Bu bizde şöyle: Fikrini söyle, senin bi canını alıvereyim aşşa:)


Şimdi bakıyorum twitter a hala sular durulmamış, pucca da bakıyo eleştirilere zaten açık biri olduğunu düşünüyorum.Cevapta veriyo zaten ,göklere çıkaranları rt liyo ,gereken cevabı veriyo sınırı aşanlara
herneyse cengaverlere ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.
Kiralık ev bakarken ceriyle işlerine karışan kızı twitter da acaip fırçaladığını küfürler ettiğini gördüm ben (5 dk içinde sildiler gerçi) Demem o ki korunmaya kucaklanmaya muhtaç kedi yavrusu değil. Ama kuaförde hırpalanan  iran kedisi gibi yaralanmasına da gerek yok.Sabır diliyorum kendisine bu aşamada.
Blogunu okuduk denk geldikçe blogger olan kimse hiç duymadım demesin. İzlemeye almasanız da zaman zaman yolunuz düşer blogtan bloga gezerken, sıkı takipçisi olmadım tarzını uslubunu bana uzak buluyorum tercih meselesidir,tartışılmaz..ben okuyanlara ne ayaksınız siz diyomuyum :))
Ama çok güldüğüm eğlendiğim yazıları oldu açıkçası. Çok eğlenceli biri bekliyosunuz haliyle de.
Benim de abartmadan ilahlaştırmadan hayranı olduğum ve keşke blogu kitap yapsa dediğim birkaç kişi vardır.
Ama dikkat edin blogu kitaplaştırmaktan bahsediyorum o kişinin kitap yazması değil kastım..
Sebebiyse gayet açık, asla o rahatlık ve samimiyette olamaz kitap. Bence böyle.

Sonuç sevgilisi cerilewis le yepyeni bi safiyeli faik geliyo hazır olun derim ben:p


Çok şeker ve popüler kültürün ilk eserleri onlar puccanın dilediği gibi evlenip acilen üremelerini diliyorum.
Onlara özenen yalakalık yaparak kapıların açılacağını umanlara da hayırlı işler bol kazançlar demek demezsem çatlarım yalnız :)
Dizüstü edebiyat hayrat ya çünkü:p  Ama sadece ilkler görür bu ilgiyi unutulmasın.
Blogger dedikodusu blogları bile açılmış yağ çeken gossip girl misali ahah sustum taam yaa lollam gibi başlıcam yoksa ben de :D
Okunmanın izlenmenin yolu şöhretlerle kanka olmaktan geçiyo ne de olsa haklı çucuklar.
E bir yerde twitter ünlüleri hepsi (herkeste kendini böyle görüyor) ve orda tt oldu haliyle pucca ,işte bazı yorumlar (aynen kopy liyorum değiştirdin denmesin):

 Neden TT oldu? 

Okan Bayülgen 'in Kral Çıplak programına katılan şöhretli bloggerPuCCa 'nın en çok dikkat çeken sözü: "Babam beni Rus edebiyatıyla büyüttü"
 cem özer 

Pucca'nin vucut dili ve mimikleri bana travmatikmis gibi geliyor. Asiri ozguven gosterisi var. Demek ki yok.
 Ferdi Carrefour 

Pucca "babam beni rus edebiyatıyla büyüttü" dedi.. o da bir şey mi, annem altımı bağlarken Şekspir okur, dedem ninni deyu Bach çalardı evde.
 gülhan tekin 

Yanlış anlaşılmasın Pucca'yı hiç okumadım, bi gıcıklığım da yoktu ama "Arthur Miller" dan bir popçu gibi bahsediyordu onu duydum, yetti.
 Yekta Y.L 

Pucca ya bakıyorum da; Yazmanın dezavantajlarından biri sanırım bu konuşurken cümleleri havada bırakmak.. Yüklemleri yemek..
PuCCa yi eleştirenler onu tt yapmışlar hobarey hatunun ününe ün katın, reklamın iyisi kötüsü olmaz
 İstiklal Akarsu 

Bi Pucca görecez diye ses uzmanı olduk, dil bilimci olduk yeter la!
 Gül Öz 

Kitaplar yasaklanıyor, yazarları mapusta süründürülüyor, PuCCagibisinin histerik aforizmaları kitap diye tv.lerde reklamı yapılıyor, yuuhhh

 Koray Caner Öztürk 

sevgili blogger arkadaşlarım, sizi adı 'lazanya' olan ve koca arayan bir kadın temsil etti, geçmiş olsun.
 Berkant Jeff Akarcan 

O degil de lazanya kimdir? Bloggerlarin evlenmek istedigini nereden cikarmistir? Nasil bir topa girmistir? Hepimizi zan altinda birakmistir?
 Dinçer Güner 

bu bağlanan Lazanya, puccanın dağılmaya başlayan karizmasını iyice denizler altında 20.000 fersaha soktu sittim sene çıkamaz bir daha


Edit:Kendi fikrimi tamamen çıkarttım sadece twitterdaki yorumlar ve uslup üzerine kalsın..Reklamın iyisi kötüsü olmazmış:=) herkesin yandaşı var sevmeyeni var demirden korkan uçağa binmezmiş herkes amacına ulaşmıştır umarım.
Merak eden açsın okusun izlesin kavgaya karışmasın saç baş gider söyliyim^^
Neredeyse tamamı şu bağlatıda var.

6 Aralık 2011 Salı

Şaşıp Kalma Üstüne

Sevebilirim,
hem de nasıl,
dile benden ne dilersen,
canımı, gözlerimi

Kızabilirim,
ağzım köpürmez,
ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında,
devenin öfkesi, kinciliği değil.

Anlayabilirim
çoğu kere burnumla,
yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak
ve döğüşebilirim,
doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, herkes için,
yaşım başım buna engel değil,
ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni.
Yazık...


Bugün beni bundan iyi tanımlayan bir şiir  daha doğrusu satırların her biri..bulunamazdı herhalde..

5 Aralık 2011 Pazartesi

Bugün orda da Pazartesi mi?

Önce şarkıyı tıklayıp öyle okuyalım bu sefer olmaz mı:)
Kacak - Ölünür de by Ipekbocegii

Görünürde nefes alıyor gibiyim
Görünürde gülüyor oladabilirm
Görünürde yasıyor gibi dursamda içten ölünür de...

Artık hiçbişeye şaşırmıcam desem de, sürekli aynı insanlar aynı hareketleri yapsa da,ben şaşırmaktan vazgeçemiyorum anladım ki:S
Günlerdir her şey daha kötüye gitse de gözde bir çift at gözlüğü artık nereye çarpar dururuz ya da uçurumdan aşşa uçarız bilinmez..
Tek bildiğim patlamama ramak kaldığı..

Vazgeçemediklerim var kaybedince anladığım, bahsetmiştim ben de kaybedilince farkedilen yerine bişey konamayınca değeri anlaşılanlardanım. Ha sevinmeliyim buna? Asla!! Kaybetmeden ellerindeyken değerli olduğumu hissedebilmek isterdim...(bahsettiğim sevgili aşk meşk durumları değil,oladabilir aslında evet:p )

Örgü örmeye başladım epeydir yapmıyodum bunu terapi gibi,bere örmeye başladım :) sevindirik oldum ama bir gecede bitirebilecekken seneye kışa kadar sürükleyeceğimi hissediyorum..
Bir de aslında evde tahammül edemediğim tek canlı olan kedi istiyorum şiddetle..Battaniyemin üstüne çıkmasın ama:)
Yatağımın dibine minik pc masamı taşıdım uyuyana kadar film izliyorum karanlıkta uykumun arasında aniden ses duyunca sıçrıyorum geberiyorum korkudan asla ses ve ışıkla uyuyamam çünkü.
Ama özel huzurevine yatırılmış alzheimer lı kokoş teyzeler gibi saçlar tepemde toplu,üstümde hırka(sıcak soğuk farketmez) ,makyajım uçmuş ama hala silinmemiş, battaniyemin bazen üstünde bazen o benim üstümde mütemadiyen film izleyip zırlayıp, gülüp zoraki arada mola verip su,kahve çay alıp kovalanırmışçasına geri dönüyorum yatağıma.Mr.Nobody harikaydı ama ..Tam da benim içinde bulunduğum kaosa cuk oturdu..
Alternatifler sizi kemiriyorsa ...neyse izleyin.

Bugün öğlene kadar uyudum yine,sürünerek kalkıp nescafe yaptım geri geldim..Açım ama canım bişey yemek istemiyo bugün planlarım vardı asında benim yapmadığım..her zamanki gibi.
Benim hayatımı ben yaşamıyor gibiyim..Benden beklenenler benim beklentilerimi döver!!
Depresyonda falan değilim yanlış anlaşılmasın.Olmayacağım da. Ben ayakta kalmak güçlü olmak zorundayım. Sorumluluklarım var ve hayatım boyunca başka bahanelerin ardına sığınmadım yapmam gerekenleri aksatmak için.
*Bunu arada kendime hatırlatmam gerekiyor da her sabah 1 bardak ılık su içtikten sonra genelde 1 doz.

Bugün pazartesi,yazmaya pazar akşamı başladım kimbilir ne zaman yayınlanacak. Yapmamı bekleyen bi yığın iş var aklıma geldiği an aman yarabbi hemen halletmeliyim deyip sonra sal gitsin dediğim..
Eeee sizin haftasonunuz nasıl geçti?

2 Aralık 2011 Cuma

Soba devri çocukları K.Ö 1900

Bu sabah uyanıp üşüyünce önce polar hırkamı giydim, kettle a tıkladım,sonra daha yakın zamanda uzun uzun telefonda konuştuğumuz sobalı evlerde geçen çocukluklarımızı anımsadım gülümseyerek:)

Önce sobalarımız ve aklıma getirdikleri geçti gözümün önünden resimlerini bile bulana kadar canım çıktı tarihi bir yazı bu ileride soba tanıyan çocuk ve soba kalmayabilir arşiv niteliğinde bir içeriğe tanıklık etmektesiniz öhömm:)

İlk hatırladığım yuvarlak ağzı yandan bi kömür sobamız vardı odun da atılıyodu üstteki halkaları kaldırıp maşayla:S
Onun  resmini bulamadım:(
2.si kare gaz sobasıydı kısa süre sonra yine oduna geçiş yapmıştık.
3.sobamız her sobalı evde kalorifer muamelesi gören en prestijli soba gazlı vezüv dü resmini de buldum:D
Kömürlük vardı bazı evlerin minik bi odası yani,böyle evler lüks sayılırdı bodruma anahtarla inilen evlere nazaran..neyse kocaman bi gaz bidonu vardı orda çeşmeli yan ve gidip doldururdum ben de arada..bir gün eve geldim annem evde yok ev buz gibi hemen yaktım birkaç kibrit atardınız gazı açıp sonra kısardınız oda ısınınca biraz,yokca şu minik camı is olurdu  o arada karşı komşu telefonu çaldırdı bu "cama çık" demekti ben cama gidip"annem evde yok teeze" deyip döndüğümde soba nerdeyse alev almıştı ağzından ateş çıkıyodu yukarı doğru nasıl korktugumu anlatamam içi gaz dolmuş ve harlamıştı çığlık çığlığa cama geri koşunca komşumuz koşup gelmişti neyse ki:( arkadaki ayar yeri çıkıyodu o zaman gaz doluşuyomuş içine meğer:S


Daha sonra varlıklı sobalıların evine kocaman iki kapaklı demirdökümler girdi,ciddi pahalıydı ama çok iyi ısıtırdı, bu arada o arada trend olan tüm sobalar bacasız gazlı zibro kamin, tüplü katalikit de eşlik edip bazen tek başlarına bazen de diğer odalara ve mutfağa hizmet verdiler :) Hepsinin üstüne kafamı ters çevirip saç kurutmuşluğum var nasıl zehirlenmedim hayret :F Ama uçları çıtır çıtır yanardı arada hahayt:p
Bu arada evde aynı anda hem gaz hem tüp hem odun kömür mevcut patlayıcı deposundan farksız havaya uçmamışız iyi ki.
Kendileri burda:


Bir de üstüne kiremit koyardı teyzem kucağına alıp ısınırdı sonra bi havluya sarıp^^
Ananemin altta kocaman kapağı olan bi sobası vardı kahve pişirirdik korların üstünde türk kahvesi tiryakisi eden beni odur..ama o tat yok? Orda sucukta yapardık hatta sabahları:)
Üzerine mandalina portakal kabuğu koymaya bayılırdım sobanın oda acaip kokardı ama yanarsa annem fena yapardı beni:F

Ve evinizde soba varsa her kış çarşıya çıkılıp yenileri alınan güğüm,soba üstü çamaşır kurutmalığı, kömür kovası,kürek,maşa,soba altı mermeri  ve benzeri malzeme mutlaka başköşede yer alırdı hatta boruya takılı fırınlar vardı be peh peh tasarrufa bak:)


 ama ah o sobada her daim kayanayan suyla sürekli demlenen çay ve ıhlamur kokusunun evi sarması, üzerinde kızaran ekmekler,yapılan kestaneler,patatesler, pişen yemekler? Hele kuzine tipi sobada sürekli fırında bişeyler vardır ,çıtır çıtır yanan sıcacık sobanın yanında keyif yapmak paha biçilemez..Hele doğalgazlı evler çook aratıyo o sıcaklığı


Ve sonra o çok özlemini duyduğumuz, kışın kirlenmeyen kaloriferli lüks evlere geçtik..
Ama soba başındaki şükrü (Allah kimseyi aç ,soğukta koymasın ı mesela), her daim sıcak olan yemekleri,ıhlamur kokusuyla birlikte geride bırakıp tembelleştik ve unuttuk..
Bi odun at be deyip atana sımsıcak minnettar bakmayı, o çayın kestanenin aslında paylaşmanın tadını, üşüyen ev halkının soba çevresine üşüşüp ettiği sohbetleri,ailece yapılan pek çok şeyi.. 
her odanın sıcak olması ve herkesin odasına çekilip kendi dünyasına dalmasıyla..acıkanın nasılsa sıcak ya mutfakta self servis usulü birbirini beklemeden toplaşmadan karnını doyurmasıyla, 
aslında o sobanın önünde ne çok şeyi kaybettik..:/



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...