20 Mart 2011 Pazar

Siz Kimin Tanığısınız?

Az önce okuduğum bir yazıyı kaybetmemek için nereye saklayacağımı bilemedim bir an,sonra da blogumun bunun için var olduğunu hatırladım,sadece benim kalemimden çıkanlar için değil..
Mutlaka okumalısınız diye de not düşmeden etmek istemiyorum:

Eşim yıldızla bir sabah boğazda kahvaltı yapıyoruz. Sırtım boğaza dönük; karşımdaki masada genç aileler birlikte kahvaltı yapmaya hazırlanıyorlar. Gelen ailelerden birinin dört-beş yaşlarında bir oğlu var; konuşmalardan adının Hakan olduğunu öğrendim.
Boğazdan geçen bir gemiyi gören Hakan babasına "Büyük gemi geçiyor," diye bağırdı. O sırada bir arkadaşıyla konuşmaya çalışan baba oğlunun konuşmayı kesmesinden rahatsız bir tavır içerisinde, tamam duydum, dedi ve konuşmaya devam etti.
Çocuk babasının sinirlendiğinin farkına bile varmadı, annesine dönerek, yine aynı heyecanla, büyük gemi geçiyor, dedi.
Annesi de o sırada bir kadın arkadaşlarıyla konuşmaya dalmıştı, ama o gülümsedi, hı hıhı tamam, dedi.
Ne anne ne baba dönüp gemiye bakmadı.

Hakan daha büyük bir heyecanla ve daha yüksek sesle babasına, büyük gemi geçiyor, diye bağırarak onun dikkatini çekmek istedi.
Babası daha sert bir tonda, tamam, duydum, yeter, dedi ve arkadaşıyla konuşmaya devam etti.
Hakan babasının sinirlenmekte olduğunun farkında olmadan annesine döndü ve çırpınır bir tarzda, büyük gemi geçiyor, diye adeta bağırdı. Arkadaşıyla konuşmaya devam eden annesi, dimi dimi, diye yine geçiştirdi.
Hiç kimse o gemiye dönüp bakmadı. Hakan çırpınıyordu.

Son bir gayret yeniden babasına döndü, büyük bir çırpınışla, büyük gemi geçiyor, diye bağırarak babanın dikkatini çekmeye çalıştı.
Babası bu defa, kapa çeneni, yeter be, öff, tamam duyduk, diye açıktan çocuğa bağırdı.
Babasının öfkesinin o zaman farkına varan Hakan birden durdu, donuklaştı, yüzünden müthiş bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı içerisinde olduğu belli oluyordu. Mahzunlaştı ve hüzün dolu gözlerle önüne baktı.
Hakan'ın mahzunlaştığının farkına varan masadaki bir bayan, "Evet, Hakan çok büyük bir gemi geçiyor, değil mi?" dedi. Hakan o kadına donuk gözlerle baktı ve hafif bir sesle, "evet," dedi. Hakan'ın ruhu incinmişti.

Önümde olup biten bu olayı seyrediyordum. En korunması gereken şey olduğu halde Hakan'ın ruhu bilinçsizce incinmişti. Bu baba kötü bir baba değildi; ama oğlunun ruhunu incittiğinin farkında bile değildi. İçimde hüzün vardı.

Seminer verirken, aramızda hukukçu var mı, diye soruyorum. El kaldıran avukat, hakim ya da savcının önüne gidiyorum, Selim Bey adında biri beni öldürmeye kalktı, dava açabilir miyim, diye soruyorum. Tabi açabilirsiniz, diyorlar. Peki, ne gerekli dava açmam için? Delil gerekli, şahit gerekli, diyorlar. Peki, ya delilim ve tanığım yoksa? O zaman, diyorlar, dava tutmaz, düşer.
O an konferanstaki bütün insanlara dönüyorum diyorum ki, yaşamınızın tanığı yoksa psikolojik olarak siz var olamazsınız; bedenen var olursunuz, ama psikolojik olarak var olamazsınız.

İnsanların varoluşunun altı temel boyutu vardır


(1) ait olma, birey olma,
(2) umursanma, önemsenme,
(3) kabul edilme, yargılanmama,
(4)değerli olma, yegane olma,
(5) elinden iş gelme, yapacağına güvenilme ve
(6) sevgye layık olma.

Şimdi bu boyutlar çerçevesinde olaya bakalım. Hakan onu çok heyecanlandıran bir gemi gördü. Heyecanını paylaşmak istedi. Çünkü sezgisel olarak Hakan biliyordu ki paylaşılmayan şeyin anlamı yoktur ve anlamsız olaylar insana yük olur. O paylaşım sırasında Hakan'ın hayatı anlam kazanacaktı, kendisini ait hissedecekti, önemli biri olacaktı.

Orada heyecanlanmış olmak tuhaflık oldu, salaklık oldu, aklı ermezlik oldu, kendisini değersiz hissetti ve sevilmeye layık görülmedi. Ruhu incindi. Ve bir insanın ruhunun incinmesi çok acı bir şeydir; incinen ruhun tamir edilmesi çok zordur.

Bu tür dört beş olayla, İçimizdeki Çocuk kitabında söylemiş olduğum, utanca boğulmuş iç çocuk oluşmaya başlıyor. Analar, babalar, öğretmenler, diğer büyükler, farkında olmadan içimizdeki çocuğu utanca boğarlar.
Aile en önemli tanıklık ortamıdır. Her çocuk bir tanıklık ortamında yetişir. İçinde büyüdüğü ailenin tanıklığı içerisinde çocuk kimliğini, kişiliğini bulur.

Küçük Hakan'ın önce babasına bakması tesadüf değildir. Daha sonra annesine baktı; besbelli ki babanın tanıklık gücü o an daha önemliydi. İlişki içinde her bir insanın bir tanıklık katsayısı vardır. Bazı insanlar bizim için daha güçlü tanıklardır.
Hakan baba tarafından farkına varılsaydı, eğer baba durup bir otuz saniye, nerede, hani, aaa evet, çok büyük bir gemi geçiyor, gerçekten, arkadaşlar bakın, çok büyük bir gemi geçiyor, teşekkür ederim oğlum, sağ ol, deseydi Hakan başka bir yaşam yolculuğu yapmaya başlayacaktı. Önemli olduğunu hisseden, aklına güvenen, kendine güvenen mutlu bir çocuk olarak yolculuğuna devam edecekti.

Şimdi siz okurlarıma soruyorum:
Tanıklık yaptığınızın farkında mısınız?
Kimlere tanıklık yapıyorsunuz?

Evet, kimler bizim tanığımız, biz kimlerin tanığıyız? Bu hafta yaşamınızı gözleyin; mutlaka bu soruların yanıtlarını bulacaksınız.

Doğan Cüceloğlu (20.02.2011)

13 Mart 2011 Pazar

Nerde Kalmıştık?

Her panele tıklayışta ayarları yaptığım halde bi yasaklanmıştır yazıp bir açılan blogger beynimi yese de,
mimlerimi unutmadım,(yalan,unuttum hatırlatın lütfenn)
canım Crazywomen ve de Deep beni "Gülümseten Blog"larından seçmişler çok teşekkür ederim bunu yapabiliyosam ne mutlu bana:)
En başta tabii ki beni de onlar güldürüyor,bunun dışında ilk aklıma gelen ARYA tabii ki:p sonra UÇUÇBÖCEĞİM, E.N.K ,SİMİNYA yı çok beğeniyorum :))


Ve güldürmek demişken bi fıkra anlatıp gidiyorum:p

Kadın akşam işten çıkar. Çocuğu yuvadan alır.
Markete geçer ıspanak alır. Koştura koştura eve döner..
Çocuğu soyar, elini yüzünü yıkar.

Kendi üstünü değiştirir. Mutfağa koşar. Bir yandan ıspanakları yıkar bir yandan çocuğun sorularına ve ihtiyaçlarına cevap verir.

Bir yandan sofrayı hazırlar… O DA NE YOĞURT ALMAYI UNUTMUŞTUR !
...
Yoğurtsuz ıspanak olmaz Hemen kocasını arar.
Hah bu evde işte,

Kocadan Kocaya değişen cevaplar:

1) Ben geç geleceğim. Toplantım var. Yoğurtsuz yiyin

( laçkalaşmış koca)

2) Ben geç geleceğim Çok üzgünüm, tühhhhhh şimdi ıspanak da yoğurtsuz olmaz ki. E, yoğurt getireyim kapıdan bırakayım hemen döneyim, toplantı bu, kaçırsam olmaz. Mazallah dağlara taşlara işten atılma sebebim olur, sonra yoğurt dökecek ıspanak bile bulamayız.

( aldatan koca ya da eve gelmemek için bahane arayan koca ,ama bi yandan da vicdanı sızlayan koca..)

3) Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor........(İşte bu aldatan koca)

4) Mendebur kadın ıspanağı aldın da yoğurdu niye almadın! ("kazma" tipi koca )

5) Igggghhhh yine mi ıspanak. Otlaya otlaya sığır olduk ("kalas" tipi koca)

6) Tamam alırım (monotonlaşmış koca)

7) Tamam alırım başka bir şey lazım mı? ( Normal koca)

8) Tamam hayatım alırım başka bir isteğin var mı? (İdeal koca)

9) Aman canııım, ıspanakla mı uğraştın? Yapmadıysan bırak ya dışardan söyleyelim ya da dışarıda yiyelim (Yok böyle koca) :))))(Espiridir lütfen kimse alınmasın:):)

4 Mart 2011 Cuma

ISINMA TURU:)



Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi bloguma kolumu kaldırıp yazasım gelmiyor nedense,
yetmezmiş gibi takip ettiğim blogları okumaya yada okuduklarıma yorum yazmaya da elim varmadı,özür dilerim..hiçbişey yapmak gelmiyor içimden bu ara oyun oynarken bile sıklıyorum:p
Bir sürü mim birikti teşekkür ederek hemen onlara başlarsam ısınabilirim diye düşünüyorum:)
Yalnız şu saçma blogger kapanması olayı birkaç yıl önce de olmuştu,gene maç yayınladığı iddia edilen bloglar yüzündendi sanırım sebep her ne olursa olsun bireysel bir suç koskoca bir ağı kapattırabiliyor..
hatta buna bir zamanlar wordpress te maruz kalmıştı ,bu çok tatsız ve saçma.
Olan hevesimizi de kırdıkları ve özel alanlarımıza müdahele hakkı buldukları için tebrik ediyorum bu bağnaz zihniyeti.Bir avuç suçluyu bulmakta erinen milyonları kapattırma gücünü nasıl buluyor anlamıyorum.Onlar sanki başka sunucuya taşınmıyor mu? Engel yolu bumudur yani?
Birkaç bozuk yumurta tüm sepeti kokutuyo ve hep bu tedirginlikle yaşamamıza sebep oluyo yazıklar olsun:S
Ve ben daha önce bu blog taşıma vs olaylarını yaşadığım için hevesim kaçmıştı bir daha taşıyamam başka adresim yok.Olmayacakta.Buraya girdiğim başlıkları otomatik haber veren bi twitter ım var işte..amacı için kullanmıyorum diyebilirim yani..blog olmazsa ona da bişey yazacağımı sanmıyorum.
Neyse,

.Vişne Çürüğünden gelen mim:
Çok şeker sorular bayıldım,teşekkür ederim^^

1-Gün içinde, eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey?
Süpriz. Aniden çalan kapı ,telefon,mesaj,mail,blog..her şey beni, uçurabilir ama...ama uçurmuyo işte:p

2.Gördüğün zaman, eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?
Çanta:p uyuyabilirim belki ama aklımdan çıkmaz rahat edemem almadan özellikle daha önceden görüp beğendiğim,indirime girmişsee bir de istediğim merak ettiğim bir kitap varsa almadan rahat edemem:D

3. Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey?
Hmm,yemeksiz yaşayabilirim aylarca, zaten dikkat ediyorum her zaman ama pasta canım çekmişse dünya başıma yıkılsa duramam:) bol çikolatalı!!vee vişneli böğürtlenli .Meyveli de olur :p

4.Uğurun var mı?
Yok.Ben uğursuz diyorum kendime de nerden uğurum olucak pehh:/

5.Kendine en yakıştırdığın renk?
Bana her şey yakışır:) Mavi ve kırmızı bi başka ama sanki..(aldığım tepkilere göre)

6.En sevdiğin takın?
Büyük halka küpeler..çok severim.Bi rde kolyeleri:)


7.Takıntın?
Mp3 üm olmazsa yaşayamam.Bir de hep hep en kötüsünü düşünmek gibi bi takıntım var kurtulamıyorum:S

8.Bavulum çoktan hazır gitmek gitmek istediğim şehir, ülke?
İstanbul,hem de hemen..
Yazın da Marmaris e gitmek istiyorum gidince de sıkılıyorum.

9.Ben bu şarkıyı duyunca şakırım
Bir sürü şarkı var tabii ki coştuğum ama ilk aklıma gelenler şu an için:
Barış Manço-Balböceğim:)
Yalın-Bi bakmışın ben yokmuşum
Mavi ışıklar-İyi düşün taşın
Mustafa Sandal-Demo

10.Solunda ne var?
Cep telefonum var masamda solumda ve kulaklığım takılı şu an:)

NOT:BEN BU YAZIYI YAZARKEN GENE ERİŞİM ENGELLENDİ ALAY EDER GİBİ VE BEN SADECE ŞU YÖNTEMLE ÇÖZEBİLDİM SORUNU DNS AYARI FLN FOS,TEŞEKKÜR EDERİM EMEK VEREN ANLATAN ARKADAŞA

Yarın da kurdele mimi (süslü olduğumu düşünen ARYAM yolladı)
DEEP ten bir mim var,hediye daha doğrusu:)
CRAZYM den de aynı şekilde..çok teşekkür ediyorum yazıcam
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...