17 Nisan 2015 Cuma

Hayat bazen..

Yaptığım iki fincan sıcak kahvenin diğerinin buz gibi olması, asla sahibine sıcakken ulaşamaması, ulaştıramamam..
Ya da ağız dolusu anlamsız sözcükleri canım acıdığı an bir nefeste sarf etmek ama tek kelimesinin bile anlaşılmaması.. işin kötüsü ne zamanı ne sözlerimi geri alamamam..
Bana söylenen yenmez yutulmaz sözleri zaman gelip unutmam, aptallığımdan değil, gurur ve öfkenin pişman edici ağırlığını bildiğimden..
Yaralarım kanadıkça o gereksiz gururumun beni hırçınlaştırması,elimi kolumu bağlaması.
Her an her durumda benim suçlu duruma düşmem işin kötüsü zaten suçu hep kendimde aradığımın ve telafi etme çabamın görülmemesi..


Hayat herkese zor biliyorum, biliyorum ama bana hiç adil değil :( 
 Bir umuttu yaşatan insanı..değil mi, hı hımm...

15 Nisan 2015 Çarşamba

Dönüş..

Yeniden yazmaya başlama isteği varken içimde, eskisi gibi sürer mi yazarmıyım,
 yine üşenip kendime mi saklarım kelimelerimi bilmem ama çok dolmuş hissediyorum kendimi,
ve enerjimi dikkatimi farklı yönlere  kanalize etmem gerekiyor.
Nedenlerini açıklamam çok zor ama herkesin zaman zaman böyle dönemler geçirdiğini biliyorum.

Dönmek istiyorum ama, yerini yadırgayan prenses edasıyla yatak altındaki nohutlara taktım:p
eskiden tema ve şablon konusunda herkese yardım eden , header konusunda rakip tanımayan ben şimdi sudan çıkmış balık gibi oldum bir anda :)
Bu yüzden aratıp taratıp bilgi bulmak istemiyorum,daha doğrusu istiyorum baktım yardımcı olabilecek postlar eski, blogger değişmiş, değişiklik yaparsam bu formu kaybetmekten korkuyorum bu beni soğutabilir iyice:/ ama neler eksik ne olsa iyi olur ya da olmazsa olmaz önerilerinizi bekliyorum. Özellikle kimi facebook yorum, kimi google+ yorum eklentisi kullanıyor ama ben bloggerı seviyorum hepsini kullanamazmıyım askdflglh
  1. Smiley eklenmiyor mu hala burda postlara eskiden bir yolu vardı?
  2. Tema değşince sağ taraftaki zamazingoları koruyabilir miyim gerçekten bazıları html çünkü.
  3. Font değiştirmeyle ilgili bi kedicim vardı mail atmıştı bana hala o kurallar geçerli mi?
  4. Bloğum ağır açılsın istemiyorum sadece işe yarar, göze hoş görünen eklentiler neler yuvarlak yorum şeyleri var gördüm nasıl oluyo da oluyo!?
  5. Profilimi google+ ya bağlamak zorunda mıyım, e benim gmailim bloğuma özel ama ya öyle olmasaydı? Ben tıklayınca yoruma blogunuza gitmek istiyorum google+ ya gidiyo bunu sevmedim :(
Bu anlattığım biçimde yazıp aratıyorum da sanmayın yalnız:p
Şimdi geldik benim 10 yıllık çekilmez yanlarımaa:
Yorum alanlarınızda hala robot olmadığınızı gösterinler varsa yorum yazmaya üşenirim.
Haddini aşan canımı sıkan yorumları yayınlamam cevap istiyorsanız mail bırakmalısınız.
Ziyaret ettiğim blogda girer girmez sağdan soldan sosyal ikonlar ve reklamlar elime dolaşıyosa anında çıkıyorum .Sayfa zor açılıyo zaten.
Ve hala girdiğim an müzik çalan blog kalmışsa ordan da yangından kaçarcasına kaçıyorum.
Çekilişlere hala katılmıyorum, almiyim teşekkür ederim.
Çekiliş yapmam ama hediye etmek istediğim değerli bir şey olursa bir gün, bunu yalnızca o posta yorum bırakan,istediğini söyleyen birine veririm çekilişle hepsi bu, binbir takla istenmesini ve takip edilmek için kullanılmasını hoş bulmuyorum üzerine sayfanda paylaş nedir -.- zaten herkes uyanmış çekiliş için ayrı bloğu var oh olsun ahah;)
Çekiliş ve moda bloglarını takip etmiyorum, özellikle yoruma gelip çekiliş var ya da beni takibe al
türü yaklaşımları samimi bulmuyorum, yapmayın lütfen. Ne yazdığımı bile okumadan konuya dair tek yaklaşımız olmadan (ki bazen çok ciddi güncel olaylara dair postlarıma da rast geldi bu)  duyarsızca kopyala yapıştır mesajınızı bırakıp terkettiğiniz blogumu takibe almanız bir anlam ifade etmiyor benim için, bilirim bir daha uğramayacağınızı, bu yüzden takipçi sayısı da bana hiçbirşey ifade etmiyor bilen bilir.
Zaten yorum yazan tüm arkadaşları iade-i ziyaret yapıyorum seve seve, merakla, ama beni izlemeyen ya da hiç tanımadığım bir bloggera yorum yaparken böyle bir beklentim olup bana da beklerim tatlım demedim bunca yıldır:)

İlk yazmaya başladığı günden beri istikrarla bir yol çizen ve aynı hevesle tarzını hiç bozmadan devam eden arkadaşlar gördüğüm gibi, tamamen değişip yoldan çıkan :p "aman canım nolacak" modunda samimiyetini takipçi sayısı veya ufak menfaatler uğruna günbegün kaybedenler de gördük topluca.
Ama hiçbirine takılıp sinirlenmeyeceğim burda da stres yapacak bişey bulmak istemiyorum artık,
 ama naparsın ruhum isyankar demek:p

Arya gitmiş, Lolla blogunu unutmuş, Kuulumsu kul olmuş aşık olunca :)) Mia'm dalmış gitmiş,
La Fanino yazmasa da en sıkı takipçim canımm:*
Ayçamı döndürüyorum yalnız bırakamaz umarım beni:'o olmazsa olmazım her yerde!
Ama bu arada döner dönmez ilk işim Deeptone ve Muzurellaya gitmek oluyo her daim, sayelerinde  yeni bloglar keşfetmeye başladım bu çok hoşuma gitti, artık blog tutmak tumblr ve ingt. tembelliği sonucu kangren olmuş durumda asla aynı havaya sahip olmadıkları halde ve bu delice takipçi hevesi.
İnanın nitelik önemlidir arkadaşlar ,nicelik değil bi tıkla üye olup bir daha uğramadıklarını biliyosunuz, aslolan hep aynı kopmayan muhabbettir bizim gibi:)
Ekleme:  An itibarıyla tüm izlediğim blogları tek tek ziyaret ettim, hepsine yorum yazmadım tabii ki:p ama bir çoğu yazmayı bırakmış, bazıları tümden kapatmış takibi bıraktım:( 

13 Nisan 2015 Pazartesi

Nee böcük mü dönmüş!! mim'i:p

Şimdiii,  Ms.Grumpy beni mimlemişti ve söz verdiğim halde bir türlü dönüp yapamadığım güzel bir mim vardı, ısınma turu için çok uygun bence mimler ama soruları ilk kimin yaptığını bilmek isterdim doğrusu.Eleştirirken ucu birine dokunsun istemiyorum.
Mim uydurucularından bir ricam olacak çünkü; lütfen bir bütünlüğü yaratacak biçimde olsun soru dizininiz mesela alışveriş-makyaj -bakım vs  içinse sorular yalnızca bu konuda, diziler ve filmlerse yalnızca buna dair, kişiselse sadece buna özel olmalı diye düşünüyorum, daha az soru, daha kısa sürede cevaplanır ve okuması da daha kolay +zevkli olur görselleriyle birlikte hazırlanması da.
Hatta biz tek konusu olan soru cevap olmayanları daha çok severdik Ayçamla,bir başlığı olurdu konuya özel hem,"özledim sen de yazsana! demek için de doğru zaman şu an:))"
Bu da benim fikrim, her mimi cevaplamıyorum o yüzden özür dileyerek belirtmiştim daha önce:)


Blog açma hikayeniz nedir?
Bunu uzun uzun anlattığım kapsamlı bir röportajım vardı sizi direk ona yönlendireyim:)
Ama bu benim ilk blogum değil öncesinde heba edilmiş ya da dışa kapanmış çok bloğum var. Kendimi deşifre ettiğim ve fotoğraflarımla daha günlük tarzı yazdığım dahil.

Blog isminiz nereden geliyor? Neden bu isim? 
İpekböceği benim bir nevi mahlasım, bana takılan bir sevgi sözcüğü, çok alışkınım ve seviyorum da.
Bir diğer benim için özel olma sebebiyse şehrimle olan sembolik bağlantısı.
İpekböceği ismini seçme sebeplerim aslında birden fazla,ben değil o ben seçti diyebilirim:) ve kimdir e cevap aslında her biri.. biri blogumun sidebarında duran bir söz: 
Diğeri için şu yazımın tümünü okumanız gerek ama şu dizeler özetliyor en güzel biçimde: 
*Bak, ipekböceği kozadan çıkarken alın teriyle ördüğü ipeği yırtıp parçalar. Bu yüzden çiftçiler ya ipeği seçerler, ya ipekböceğini.. İkisini birden koruyamazlar. Çoğu zaman ipeği kurtarmak için ipekböceğinin canını alırlar. Bir tek ipek mendil için bilir misin yüz ipekböceği can verir?
*Kendi sevgisiyle kendini değiştirerek bir ipekböceğine* dönüşen kadını böyle zamanlarda en ağır yaralayan darbe ise sanırım sevilen erkeğin aldırmaz kibri oluyordu...demişim röportajımda da:)
Hangi mevsimi seversiniz? Bu mevsim size neyi çağrıştırıyor?
Sonbahar ve bahar kadınıyım ben, sevmem sıcak havaları kuruyup ölürüm.
Ruhum yorulur nefes alamam. Aniden yağan yağmur kadar beni hiçbirşey mutlu edemez.


Kırmızı ruj mu? Eyeliner mı?
İkisinin birbirni tamamladığını düşünüyorum aslında ,ikisi de günlük makyaja ait değiller bana göre ve eyeliner daha çok kullanıyor olsam da kırmızı rujun asil havası vazgeçilmez görseldeki gibi.
(asla günlük ve açık tonları değil yalnız)

Blog yazmak sana ne kazandırdı?
Bir şey kazanmak, çevre edinmek, para kazanmak gibi ticari amaçlarım ya da
şöhret merakım olmadı alttan alttan, olsa anonim yazmazdım,
Bu yalnızca beni deşarj eden, rahatlatan bişey ve aslında tek ihtiyacımız olan şeyi,
dinlenilmeyi sağlıyor bize, en azından öyle hissettiriyor blogger arkadaşlarım,
kimse okumasa ben okurum zaten içimi döküyorum, tabii benim için böyle.

Kitap okumak mı? Bir şeyler yazmak mı?
Kitap okumak ve bişeyler yazmak çok ayrı benim için roman yazmayı anlamıyorum çünkü,
her konuda yazabilirsiniz, isyan, mutluluk, hüzün...yazmak sizi dışa açar.
Okumaksa sizi içine alır, ı hı ikisi çok ayrı bende:)

Şiir mi? Roman mı? Hikaye mi?
Ayrımcılığa karşıyım her konuda olduğu gibi. Hepsi.

En çok etkilendiğin film?
Yeşil Yol, Prensesin Uykusu, Gölgesizler,Hachiko, Into the Wild,
Yerdeki Yıldızlar ilk aklıma gelenler oldu şu an için..

                                                               Hangi tür kitap, film?
Yukarıda cevap vermiştim. Herşeyi okumam izlemem tabii ki o ayrı konu.
Bu soru iki tane gibi kaldıriym mi bunu he noluurr:p

Öğrenci olmak mı? İş hayatımı?
Öğrenciliğin zevki keyfi başkaydı ama genelde stres ve gelecek korkusu sebebiyle hayattan çok zevk alamayabilirsiniz zaman zaman, yaş itibarıyla da daha olgun,
olanaklarınız ve çevreniz de daha farklı olur, 
o yüzden iş hayatı :)

Kitap okumak mı? Film izlemek mi?
Kitap okumak. Hayal gücünüz onu filme çevirecektir zaten.
Film izlemekte ayrı bir zevk kıyaslamak çok doğru gelmedi bana kitaptan çevirme filmler harici.
Onlara da kesinlikle karşı olduğumu anlatmıştım daha önce:)

Klasik giyinmek mi? Spor giyinmek mi?
İşe giderken klasik, normalde spor-şık tercih ediyorum.

Almaktan asla vazgeçemeyeceğin şey ne?
Parfüm, çanta, kahve ve çikolatalı bişeyler :p
Bir de bardak ve fincan, mug kolleksiyonlarım var.

En sevdiğin yemek nedir?
Izgara köfte, balık ve zeytinyağlı yemekleri daha çok severim.
İçimde bi Adanalı yaşıyor bir de İzmirli:p
Meze ve salataları da. Tamam acıktım-.-


En sevdiğin dizi?
Bu konulara hiç girmeyelim:p Tv de dizi izlemeyi sevmem ama iki dizi var adını yazıp imajımı zedelemek istemem ahaha:) İnternetten hepimizin izledikleri işte, bağımlı değilim dizilere.
Film izlemeyi tercih ederim.

Özel bir yeteneğin olsa bunun ne olmasını isterdin?
*Şifa verme gücü,kanserden ve diğer hastalıklardan sevdiklerini kaybetmiş birinin bunu istemesini anlayabilirsiniz değil mi?
*Rüyalarımı hatırlamak ve ben de birinin rüyasına girmek ve beni görürken onu izlemek isterdim.
*Bir de bana söylenen gerçek mi yalan mı ne kastediliyor hemen anlayabilmek.

Hasta olmanın en kötü yanı nedir?
Çok sağlıklı biri olduğum söylenemez daha doğrusu yaşadığım an,en ufak bir stres ya da kırgınlık  bile benim direk sağlığıma yansır ,o yüzden iyi yanı yok bana göre.

Alınacaklar listen var mı? İlk beşi nedir?
  1. Yeni bir dizüstü.
  2. Bahar geliyor yeni elbiseler almak gerek ve hırkalar (olmazsa olmazım)
  3. Birkaç kitap var listemde.
  4. Mp3 
  5. Kalem ve bardak çanak alırım yine ben listede olmasa da:D

11 Nisan 2015 Cumartesi

Müebbet!

Ciddi anlamda hassas noktanıza rast gelen durumlar, "an" lar var..yakalandığı anı dondurmak istersiniz ama ı ıh, uçar gider, ardından bakakalırsınız, umursamaz gibi yapar ya da korumak ister direnirsiniz ama..amaa..
Ama bir sesi varsa, siz istediğiniz zaman sizi o "an" a götürüp kilitler,ya da beklemediğiniz zaman kulaklarınıza çalınıp içinizi titretmeye devam eder.
Sizi alır öyle bir savurur ki,süresiz kalırsınız o savrulup gittiğiniz yerde.  Mesela mı?
Başka örneklerim de var heybemde..zaman zaman paylaşıp çoğu zaman içimde sakladığım..

Zamanla bozulur dedim ya,misal  sakladığın şey üzümse ve uygun şartlardaysa durdukça tatlanır değerlenir, şarap olur, doyamazsın, zamanından önce mahsenden çıkartmaya kalkarsan sirke olur ve keskin sirke küpüne zarar verir:p En sevdiğim dizelerin dediği gibi;
Alınınca yemeye kıyamadığım elma şekerlerimi,kurtlanıncaya kadar sakladığımda öğrendim;değer vermek saklamak değildi ve “zaman” herşeye iyi gelmezdi
Bunu devamını ne zaman "yapacağım !" desem yapamadım ve bana iyilik getirmedi o yüzden devamı yok bu defa:)

Zaten konumuz da başka, konumuz şarkılar, ve en önemlisi sesler, ne zaman nerde hangi durumda dinliyorsanız ona göre etki eden bazı şarkıları başkasına emanet etmek istemediğiniz sesler vardır, gözlerinizi kapattığınız an sonsuza kadar dinleyebilirsiniz başka bir boyuta geçmiş gibi, eskimez bozulmazlar, Hüsnü Arkan mesela biri.
 Bu listeyi uzatabilirim ben ama her biri için ayrı blog yazılası değerdeler..Cem Adrian, Sezen Aksu, Feridun Düzağaç gibi kendi sözleri ve melodileri olanları kastediyorum. Onlar size ulaştığı an artık sizin...
Söyleyemediklerinizi söyler, bam telinize basar ve en önemlisi kimsenin yapamadığını yapar, sizi anlar? "Ben yazmışım gibi" dersiniz:)
Hüsnü Arkan eli değmiş, kalemi değmiş bir şarkı dinledim, keşke o söyleseydi ama yine de ne düşünüyor,kimi düşünüyor olursanız olun, işte tam aynı yeri sızlatıp sizi sabaha kadar
içirebilir, ister şarap, ister rakı :)

Gönül yalan bilmiyor, her söze inanıyor
Bir hayalin peşinde düştü sürükleniyor
Aşkın mevsimi yok çık gel, dün ne olduysa unut gel
Leyla hep aynı leyla
Mecnun aynı mecnun gel
 Unutmak bilmiyor, yalan olmak bilmiyor
Vazgeçmek bilmiyor
Düştü sürükleniyor..hayret bu gönül
Lanet bu gönül,
Müebbet bu gönül bilmiyor...

(zaten benim meşhur youtube listemde yerini adı bile;))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...