17 Eylül 2011 Cumartesi

Ben.. DÜNÜM..


Ben dünüm... 
Senden sonsuza dek uzaklaştım...
Senden ayrılıyorum ama her zaman seninle olacağım.
Bir zamanlar adım yarındı! ..
Sonra sana eşlik etmeye başladım ve adıma “Bugün” dendi...

Artık dünüm ve üzerimde senin hiç çıkmayacak izini taşıyorum.
Ben kitabın sayfalarından biriyim.
Benden önce ve benden sonra da pek çok sayfa var.
Solgun görünüyorum, çünkü hiç umudum yok.
Elimdeki tek şey anılarım...
Zenginim çünkü bilgilerim var...

Bir çocuk doğurdum sana bıraktım, adı deneyim! ..
Bana bakmaktan hiç hoşlanmıyorsun.
Hiç güzel değilim çünkü...
Yalnızca heybetli, sadık ve ciddiyim...
Ben dünüm, bugünden ya da sonsuza dekten farkım yok, çünkü 

ben senim, kendinden kaçamazsın.

Seni sevmiyoruz, senden nefret de etmiyoruz.
Yargılıyoruz seni! ..
Şefkat duymuyoruz, yalnız bugün yapabilir bunu!
Seni cesaretlendiremiyoruz da...
Bu da yalnızca yarının elindedir.
Geçmişin kapısında durmuş, geçen günleri karşılıyoruz.
Yarınların bugün olduğunu görüyoruz, sonra onlar da aramıza katılıyorlar...
Yavaş yavaş yaşamını emiyoruz, tıpkı vampirler gibi! .. 
Sen yaşlandıkça biz düşüncelerimizi yudumluyoruz... 
Giderek daha bize dönüyorsun, yarından yavaş yavaş uzaklaşıyorsun...

Yarınlar belirsiz, bugünler anlamadan geçiyor.. 
Bugünü boğmak, yarının önünü kesmek için geleneklerin uzun, güçlü, gri kollarına sığınıyoruz!
Biz dünyanın dünleriyiz...
Eğer bize karşı ayak diremeyi bilseydin, daha hızlı yükselebilirdin. 
Ama bizim sırtına binmemize izin verdiğinde, sana baskı yapıyor, seni boğuyoruz...

Ben dünüm. 
Benim yüzüme bakmayı, beni kullanmayı, benden korkmamayı öğren!

Ben senin dostun değilim...
Yalnızca seni yargılar ve korkuturum...
Senin dostun yarındır! ..


(Dr. Frank Crane)

15 Eylül 2011 Perşembe

MisS gibi mim :)


Missbone mis gibi bir mim uyduruklamış:F
Sonuçta mim denen şey birimizin fikridir diğerleri bu konuda ne düşünüyor,ne diyor o olsa ne yapardı vs içerikli bir nevi ankettir ve birbirini tanıma fırsatıdır bloggerların.
Bu yüzden de okumak çok eğlencelidir..severiz biz mim leri^^
Bu mimi mutasyona uğratmak serbestmiş bişeyler ekeyebilirim ama aslen çıkartmam gerekir.Sebep mi?
En başta ben fazla seçiciyim ve izlediğim blog sayısı çok fazla değil. Keşfettikçe ekliyorum listeme ve sessizce takip ediyorum çoğunu.Bu ara daha çok okuyorum yeni keşfettiklerimi önce bir süre doğrusu bu.
İzleyip nadiren yorum yazıp aynı sıcaklığı hissedemediğim blogger ları okurum ama yorum yazmam ya da zamanla okumayı bırakabilirim.Popülerlik benim için değersiz bir kavram daha önce söylemiştim..Ciddiyim.
Yorum bakımından kısırım diyorum kendime ne yazık ki..benim kusurum da bu.Özellikle yorum doğrulama çıkarsa yazdığımı yayınlatmadan kaçtığım çok olmuştur:)
Şimdi,aynen missbone un cümlelerini yazıp cevaplamaya çalışayım nasıl soru bu demeyin dicekseniz misse diyin:p Cevapları burda vermiş oldum gerçi ben ama..
Sonra aklıma gelirse ben de eklerim bişeyler.

İlk düzenli okuduğunuz blog ve hissettikleriniz; Ben çok uzun zamandır yazıyorum dediğim gibi ve kapadım bloglarımı.İlk blogcuyu keşfettim sonra blogger a terfi oldum:p  ama ilk kimi okuyodum hatırlamıyorum bile.Benim blog açtırdığım arkadaşlarım var onları dahil etmiyorum bu soruya.
En uzun zamandır okuduğum yazar Siminya diyebilirim.Bir de Laçin hatta Lacheen.org du XD

Sanal alemden tanışıp görüştüğünüz Blogger'lar;Yok.Sanal arkadaşlarımla rl de tanışmam.Ama Lollamla ayrı bi muhabbetimiz var açıkçası. Çok ihmal etti beni ve blogunu bu ara ama neyse *-*

Blog dünyasına adım attığınızda,gökyüzünde ki yıldız kadar parlak gelen,asla onun gibi olamam diye düşündüğünüz Blogger'lar; Hiç böyle fanatik bir düşünceye kapılmadım  kimse için, bunu miss imin yaşına veriyorum:p -ama yazım şekline hayranım Arya nın bunu da saklamıyorum^^

Kendinize yakın bulduğunuz Blogger'lar;Öncelikle sırasıyla değil belirteyim,Arya,E.n.k,Crazywomen..son zamanlarda Misbone um:* böyle devam ederim tutmazsan..

Moda blogları arasında en sevdiğiniz Blog;Sevmiyorum.izlemiyorum.bu konuyla alakalı blog post yazdım ama yayınlamadım.yanlış giden hoş olmayan bişeyler var..çoğunda..öneri ise götürmüyorum kimse dönmez gittiği yoldan ve yanlış anlşılmayı kaldıramam bu ara hele..
Ama ben Laçin tarzı blogları severim.Eski halinden beri de izlerim onu mesela. yaratıcı,kendi emeğiyle ve ekonomik bişeyler ortaya çıkartan.Yararlı önerileri var gençlere özellikle.O da artık kombinlerini yayınlıyor ve nerden aldığını vs umarım diğerlerine benzemez:)
Yoksa bastım parayı bakın ne giydim (ki izleyenlerin yaş grubu küçük ve satın alma sınırlarının yüksek olduğunu sanmıyorum,ha varsa da neden akıl alsın sıradan birinden bloglara bakıp mağazalara bakar alışverişi kim sevmez) anlamsız ve ayıp geliyor bana.Nokta.

Okuduğumuz dizüstü edebiyatın kitaplarını puanlayalım ( 1-10 arası ); Okumadım merak dahi etmedim buna inanın:)
daha nitelikli kitaplara zaman harcamaktan yanayım eğlenmek istiyosam Gülse Birsel ya da İclal Aydın ın kitaplarını tercih ederim.Tatilde böyle yapıyorum bazen mesela.Ya da uyumaya yakın..

Yazılarını okurken keyiflendiğiniz Blogger'lar; Beni en depresif anımda bile güldüren Arya açıkçası,bazen de Missbone acaip veryansın ediyo çok hoş ahaha:D

Sürekli sayfasını açtığınız,okuyup yorum bırakmadan çıktığınız Blogger'lar;Hepsi!!Yorum özürlüyüm demiştim. Mustafa Soydan  muhteşem çizimleri var.Deep ve Profösör ü yorum yapmadan okuyorum çoğu zaman.
Keşiflerimden Mia ve Birniceses i de okuyup kaçıyorum hihi:)

'Blogger' dediğiniz an aklınıza ilk gelen isimleri yazıyoruz ,burda link vermiyoruz,aklınıza gelenleri patır patır yazıyoruz sadece.
Bakalım kimler aklımıza yer etmiş ve nicklerini ezberlemişiz.
Arya,Enk,Crazywomen,Missbone,Ella,Lolla,Siminya,Profösör,Deep,Mr.E,Melly,Giz li teras, hepsini sayabilirim ben?
Yunus Günce ve Harun Kolçak ın bloglarını da seviyorum..

Burda adı geçen herkes eğer arzu ederse mimlenmiştir bekleriz efem^^

12 Eylül 2011 Pazartesi

İyi bir blog teması-header nasıl olmalı ki?

Header yapıyorum demiştim ya bir kısmı işte burada, çok üzerinde durulmadan dar zamanlarda yapıldılar ne yazık ki ama ben çok seviyorum bu blog tema ve header değişimi işini..

Bir blog teması ve header yani blog şeysi,nesi desek dingilizce oluyo yahu :S
Ben değişiklik severim sıkıntılı ve kararsız bir insanım ruh durumuma göre değişebilir tema ve header im anında.
Ben eski blogculardanım demiştim fi tarihindeyken tema değiştirmek çok eziyetliydi .
Kendinize özgü herkeste olmayan ve sizi blogunuzla tamamlayan bir tema istiyorsanız ciddi bir emek istiyordu bu.E bir ürün yaratmışsanız ambalajıdır değil mi onu hoş gösteren?
En basiti sidebar dediğimiz yani yan duvardaki kodları bir notpad e kopyalamanız ve bunu kaybetmemniz gerekiyordu.Şimdi tek tıkla eklendiği gibi tema değişirken de kalıyorlar yerlerinde.
İzlediğiniz blogları da html şablon kullanmışsanız gidip html den eklemeniz gerekirdi tek tek.
Google reader  bu konuda ilk rahat nefes almamızı sağlayan yerdir yoksa güncellenmiş bloglardan bihaber dolanır tek tek bakardınız her gün:(
Bunun dışında header ve blog genişletmekten tutun font renk ve biçimlerine kadar html den değişip durur en küçük hatada blogunuz yerle bir olurdu .Ve ben o zamanlar onlarca blogger a yardımcı olup baştan aşağı temalarını değişip bir o kadar da header yaptım.-ücretsiz elbette- canımı sıkan durumlar da çok fazla oldu burayı geçiyoruz:)
Blogger bu yeni tasarım biçimlendirme ve bol seçenekleri sundu ve hala birbirinin aynı, özellikle blogun içeriğiyle alakasız bloglar görmek beni hayrete ve dehşete düşürüyor desem abartmış olmam kesinlikle.
Çünkü hiçbişey anlamıyor bile olsanız ordan bir tasarım biçimi seçip renklendirmeyi genişliklerini gönlünüze göre ayarlıyorsunuz dakikalar içinde harika bişey bu!
Yok ben anlıyorum bu işten diyorsanız başta bu site olmak üzere çok kaynak var internette.Ama hepsi tasarım kısmından biçimlendirielmediği için tarif ettiğim gibi değişiklikler yapmanız gerekecektir.
Sadece blogumun ismini farklı fontlarla yazmak yeterli diyorsanız Photoscape ile yapabilirsiniz bunu ya da banner maker diye aratırsanız program ve online bannermaker siteleri çıkacaktır.1-2 örnek mesela.
En zevkli ve asıl zurnanın zar hatta zort dediği yer bence temanın başlığı, girer girmez ilk göze çarpan ve blogunuz hakkında fikir veren budur çünkü.
Ve özensiz kötü bir header kötü bir dergi kapağı gibidir okuma hevesimi kaçırır benim şahsen çünkü
 blogun görüntüsüne özenmeyecekseniz ya da uğraşmak istemiyorsanız en sadesini seçmeniz en doğrusudur
en azından dikkat sadece yazılanlarda kalır dağılmaz.
Bunun en güzel örneği Derinlik sadeliktedir diyen deep in blogudur mesela.Resim bile fazla kullanmayı tercih etmez ama tasarımı da yormaz sizi.İsmine ve içeriğine sadıktır böylece..Ve sadeliği güzel yazılarıyla renklendirmeyi çok iyi başarıyor:)
Aynı biçimde çok fazla kodlar içeren abartılmış bloglar da okuma zevkini yokedenlerin başında gelir.İlk sebebi blogun ağır açılmasıdır kodlar blogunuza hamallık yaptırır çünkü çok gerekli olmayanları temizleyin abartmayın derim ben acizane.Ve ve benim şu an kullandığım türden temanın aşırı gepgeniş olanından uzak durun girdiğim an kaçasım geliyor satırın sonu gelmek alt satıra geçmek bilmiyor ve çok sıkıyor bu.Ve resimleri asla koskocaman koymayın dijital fotoların boyutu çok büyük bunları önce küçültüp bloga alın sayfa hem yavaşlamasın hep tıklayınca dev boyutta olmasınlar.
Ben şahsen fotomu koymam koyulmasından hoşlanmam pek çok arkadaşım da böyle ama siz koymak istiyorsanız zamanında mahkemelik olunmuş durumlar olduğunu unutmayın mağdur olmamak için resminizi mutlaka damgalayın kesilemeyecek yerinden. Hatta yüzünüzü.Bu konuda aratırsanız çok sonuç göreceksiniz boşuna uyarmış olmadığımı gözlerinizle teyid edebilirsiniz.
Ve tekrar yorum onaylarınızı kaldırmanızı ve yorum bölümünü pop up açılacak biçimde ayarlamanızı rica ediyorum lütfen lütfen :S
Sorularınız olursa yardımcı olmaya çalışırım birkaç kendime yaptığım header ile bitiriyorum topluca missbone um ve kendim için yaptıklarım baştaki linkte zaten ağırlaşmasın sayfa diye.
Tıklatınca büyürler  kuzularım:D
Fikrinizi söylerseniz sevinirim hangileri güzel:p







Bu arada temanızın firefox ve IE de farklı görüneceği gerçeğini unutmayın her iki tarayıcıda açıp kontrol edin mesela bu kullandığım firefox la harika ama ie de vasat:(

9 Eylül 2011 Cuma

Bir gün BEYlik beyliktir mim i:p




My Story beni mimlemiş^^ ve hatta Missbone da mimlemiş..Alya da beni düşünmüş ben yazar iken aldım kabul ettim:D
Çok teşekkür ediyorum kızlar:*
Güzel ama afallatan bir soru aslında,demişler ki;

-Bir gün için karşı cinsin bedenine girseydik 
ancak ruhumuz ve beynimiz aynı kalsaydı  ne yapardık?-

İlk okuduğum an aklıma düşen "kimin bedenine" oldu hani tanıdığım birinin mi,
sonra yok dedim yeni bir erkek karakter yaratıcaksın Sims ler gibi:F
Yani ruhu benim ruhum kalacağına göre buna hakkınca bir cevap düşünemeyiz aslında bana göre.
Çünkü her dişi,erkekte göremediği -bulamadığı ,eksik -kusur gördüğü şeyleri kendi eliyle yaratacağı,kendi ruhunu taşıyacağını farz edeceği erkek karaktere monte edecektir :)
Bir nevi kendi ruhuna hitap edecek MÜKEMMEL ERKEK yaratacak.Yalansa yalan deyin:)
Oysa doğuştan erkek olmak bambaşka koşullar,dış etkenler ve ruh icab ettiriyor.Pohpohlanarak büyütülmek,sen dokunma kızkardeşin var diye bardağı bile kaldırmamak, her hatalarının hasır altı edilerek büyütülmek gerek önce..Anlayamazsınız bunu kızlar:p
Hatta ruhsuzluk ihtiva edeni daha makbuldür biz bayanlar arasında.Onları inatla sever canımızı yakmalarına izin verir burunlarını kaf dağına çıkartır asjdjdjf egolarını şişirdikçe şişirirz istemeden!..
"Ne zaman çekici bir kadınla karşılaşsam onunla sevişmeyi istemiyormuşum gibi davranmak zorunda kalırım." demiş North by Northwest, genel anlamda mantıkları da bunun üzerine kuruludur.
İyileri mükemmelleri yok mudur elbette vardır ama mutlaka önceden kapılmıştır ya da asla ruh eşlerini bulamazlar onların da kadersizleri var yani.
Geri kalan durumlar ve erkekler için NUMUNE ya da isnistalar kaideyi bozmaz derim ben.
Onun için okuyup isyan eden erkek olmasın lütfen:D

Buna göre gayette objetif olmayan bir cevap veriyorum en azından dürüstçe:p
En başta kesinlikle sadık ruhlu, bir kızla flörtleşirken hatta sohbet ederken beyni 5 dk içinde olması gereken yerden aşağı doğru kayma durumu yaşamayan,akıllı,esprili ve nazik bir erkek olurdum ben.
Rahat,kendine güveni olan,en önemlisi saygılı.Trafikte maganda maç izlerken holigana dönüşmezdim.
Birine gönül bağım varsa free gibi takılmazdım kısmetim kapanmasın bi gün lazım olurlar diye yedeklemezdim de kızları kenarda..Bakımlı ve misler gibi kokardırm ayrıca pehh
Ama kelebek gibi bir gün ya hani bu erkeğe dönüşme Alya gibi de yapabilirdim.:p

Ama kendini bi halt sanan sürekli erkeklerden bişeyler bekleyen, erkeklere yolunacak kaz muamalesi yapan kadınlık onurunu yerle bir eden yaratıkları yanıma bile yaklaştırmazdım.Alan razı veren razı mantığı bana ters, bu mantıkta kaşarları da ters çevirirdim gün bitmeden:F

Ben Arya ,Lolla ve Crazywomen ne der merak ediyorum bu duruma gerçi mimlenmişlerdir zaten ama^^

8 Eylül 2011 Perşembe

Yapabilir miyim sahi?



Alınınca yemeye kıyamadığım elma şekerlerimi,
kurtlanıncaya kadar sakladığımda öğrendim;
değer vermek saklamak değildi ve "zaman" herşeye iyi gelmezdi..

Artık elime geçen mutlulukları gelip gelmeyeceğine emin olmadığım
bir "sonra"ya bırakmayacağım.
Tadını çıkaracağım "an"ın ve an gelip geçerken bir "anı"olarak yer edecek hafızamda.
Ellerim şilepe, dudaklarımın kenarları pembe boyalı,
yüzümde kocaman bir gülümsemeyle yaşayacağım hayatı.
Pembe gözlüklerimi bulacağım yeniden
ve barbie bebeklerimi gezintiye çıkaracağım.

Vazgeçtim, ben hep çocuk kalacağım...

7 Eylül 2011 Çarşamba

Blog N leri


Benim canım vefalı arkadaşım yokluğumu her farkedişinde bana seslenip mutlu eden canım Crazywomen
En kendini anlatan bloggerlar arasında beni de göstermiş çok mutlu oldum çok teşekkürler:)
Benim için kategorilere ayırmak çok zor eskiden sevip sonra sarmayan bloglar var, eleştirini söylesen kötü olursun sonuçta şahsi alanlar bunlar.
Bir de sonradan keşfettiklerim var ve hiç böyle düşünmemiştim açıkçası en şu en bu gibi^^
Benim için şöhreti,izleyeni kaç yorum aldığı ölçü değildir umurum olmaz.Samimi ve sıcak mı,
içtenlikle paylaşıyor mu içindekileri ve abartıdan uzak mı ona bakarım hepsi bu..

En İyi Tasarıma Sahip Blogger :Tasarımın bloggerı ifade edeni makbuldür o da zordur açıkçası.Ayırd edemicem.Siminya nın tarzı tasarımları seviyorum.

En Güncel Blogger : Deep diyecektim ama yok:/

En Meraklı Blogger :Lolla sorar da sorar:D

En Çok Gezen Blogger : La Fanino tabii ki:)

En Çok Bilgilendiren Blogger :  Fikir Atölyesi ,Profösör

En Çok Eleştiren Blogger :Mr.E olabilir mi acaba ,bir de Uktürk fena :p
sadece eleştiriye yönelik bir blog izlemiyorum açıkçası.Hepimiz her konuda az çok eleştiri yapıyoruz.

En Çok Kendini Anlatan Blogger : E.N.K, Crazywomen:)

En Akıcı Yazan Blogger :Melly, Arya, Enk hepsi hatta akıcı olmazsa okuyamam açıkçası.

En Aşık Blogger : E.N.K onun aşkı sabır ve özlemle sarmalanmış çünkü <3

En Çok Güldüren Blogger : Aryaaaam ve Siminya

Arya,E.N.K ve Lolla mimlensin derim ben:D
Bu arada Deep neredeee?:(


Bu mimi başlatan arkadaşın bir ricası var bu bölümü yazı sonuna kopyalamamız:
Her türlü soru, istek ve şikayetlerinizi birinceses@gmail.com adresine mail olarak atabilirsiniz. 
Ayrıca soru sormak için Formspring hesabımı, kısa yorumlarınız için de Twitter hesabımı kullanabilirsiniz. 
Mim ay sonuna kadar devam edecek ve bayramın ilk günü Blogger N'lerini seçmiş olacak.
Mim sonuçlanmış ama dediğim gibi beni yarışmadır falanddır bağlamaz benim birincilerim hep birinc!!:))

18 Ağustos 2011 Perşembe

Biraz uyu..İpek uyu...:(

Günlerdir sadece mp3 dinleyip kitap okuyorum zihnimdeki kara bulutlar dağılsın diye
bazen daha beter olsam da dinlemekten vazgeçemediğim bi şarkı var,sözleri öldürücü..
Ve dinledikçe daha da bağlanıyor insan.
Hele şarkının sonunda Cem Adrian ın süpriz gibi çıkması,birlikte devam etmeleri ve bir şiirle ve tamamlaması yok mu, sanki her bir satırı ben,ben yazmışım gibi dersiniz ve size dokunur ya inceden inceye bi yarayı sızlatır hani..öyle işte..
paylaşmak istedim..

Gelmiyorsa artık yardıma bir zamanlar ağladığın omuzlar
Soğumuyorsa  kalbine akan kaynar sular
Tanıyamıyorsa artık gözlerin aynadaki şu sessiz ve yorgun adamı
Kurumuyorsa yanağından akan tuzlu sular..

Nefes alamıyorsan, açıklayamıyorsan,tutunamıyor kanatlanamıyorsan
Ve artık başaramıyorsan...

Olsun olsun varsın şimdi uyu biraz uyu
Kurşuna dizilmiş yalnızlığının yanına uzan ve biraz uyu

Durduramıyorsan artık adımlarını hep aynı ıslak kaldırımlarda
Sayamıyorsa parmakların geçen yılları
Unutuyorsa artık ellerin eskiden tuttuğu elleri
Kayboluyorsa aklından tek tek isimleri

Nefes alamıyorsan, açıklayamıyorsan, tutunamıyor kanatlanamıyorsan
Ve artık başaramıyorsan...
Olsun olsun varsın şimdi uyu biraz uyu
Kurşuna dizilmiş yalnızlığının yanına uzan ve biraz uyu

C.A
Olsun olsun varsın şimdi uyu biraz uyu
Kurşuna dizilmiş yalnızlığın yanına uzan ve biraz uyu

Sadece çocukken uyanıksındır bunu bil
Herşeyin farkındasındır her sese dönüp bakarsın
Büyümek, uyumak ve unutmak gibidir
Ve büyüklerin dediği gibi;
Uyuman gerekir büyümen için
Sağır ediyorsa sessizlik ve kör ediyorsa aydınlık
Sadece sana görünen ve kimseyi inandıramadığın bir hayalet gibi
Yanıbaşında otuyorsa yalnızlık bu gece
Hep aynı saatte kapını çalan bir düşman gibi bekliyorsa seni
Ve canına kast edecek bir kılıç gibi sallanıyorsa tepende
Unutabilmek için hepsini
Biraz uyu...

15 Ağustos 2011 Pazartesi

zorunlu yokoluş

Tatildeyim.zamansız ve gönülsüz de olsa..
Hayatımda istemediğim kötü süprizler de oluyor malesef.
Ama iyiym,olmak zorundayım.
Çünkü ben bana lazımım..

İyi bakın kendinize.

5 Ağustos 2011 Cuma

5 TL nız var mı?

İstesem verirdiniz değil mi 5tl borç?
Onu şimdi paylaşalım mı hayırlı bir şey için?

Çocuklar ölmesin! hiçbir yerde ölmesinler henüz yaşamın ne olduğunu anlamadan:(
Bu yazıma resim koymaya gönlüm dayanmıyor benim..

Bir çok kaynak var yardım toplayan mesela:
Buradan geniş bilgiye ulaşabilirsiniz.
Hatta anasayfadan çok daha geniş kapsamlı yardım konularına el verebilirsiniz.

Unicef e ise buradan ulaşıp bağış yapabilirsiniz.

5 TL bağışla Afrika açlıktan ölmesin AFRIKA yaz 3072 
veya 5601 e yolla..
yada ACLIK yaz 5777 ye gönder..

Bu cümleyi gün boyu birkaç kere twitter dan veya facebooktan paylaşmanız münkün,lütfen ihmal etmeyelim

Dini yada İslami içerikli bir yazı yazamam bunu sevgili Profösör yapmış sağolsun,
ben sadece vicdani şeylerden bahsedebilirim burda
Bütün gün oruca dayanıyorum acıktım ,susadım diye sıcaktan mızmızlanıp canımız ne çektiyse yüklenip evde on çeşit donanmış sofralara oturunca orucun amacını unutuyormuyuz?
Tutmak şart değil,nefsi terbiyeydi asıl amaç hani? Hangi, dinden mezhepten olursanız olun..
Tokluktan uykumuz gelip üstüne dondurma tatlı keyfi yaparken hep aç olanları unutmuyormuyuz ne dersiniz?
Oysa 2 dondurma parasına müsait oldukça sms atarak yardım eli uzatma şansımız varmış..


Ne zaman ülkemiz dışı bir muhtaçlara yardım konusu olsa "bizim memlekette aç kalmadı mı" diyen zihniyeti anlamam mümkün değil benim.
Gücünüz varsa yapın tabii önce kendi insanımıza,ama bizim insanımıza da böyle düşünüp yardım eli uzatmasalar nasıl olur onu da bir kenarında tutun aklınızın olur mu?
Bir somun paylaşacak maddi ve vicdani gücünüz varsa bir tane de diğerlerine verebilirsiniz,inanın gönlünüz verdikçe yücelecek kötülüklerden arınacaktır..

Bugün sokakta dilenen biri 5 tl ye burun kıvırırken (evet gözümle gördüm bunu meslek edinen ve sinirlenenleri) ,oturduğunuz yerden 5 tl ye yardım fırsatına hayır demeyeceğinizi ummak istiyorum ben..


İnternetten topladığım bilgilere göre
5 TL ile yardım yolları:

İHH
TURKCELL, VODAFONE VE AVEA tüm hatlardan "SOMALI" yazıp 3072'ye SMS göndererek 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.
www.ihh.org.tr


Kimse Yok Mu Derneği
TURKCELL, VODAFONE VE AVEA tüm hatlardan “ACLIK” yazıp 5777`ye SMS göndererek,
5 TL bağışta bulunabilirsiniz.
www.kimseyokmu.org.tr

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
1 Ağustos’tan itibaren başlayacak olan uygulama ile bütün operatörlerden
"AFRIKA" yazıp 5601’e gönderilecek olan SMS’ler 5 TL karşılığında olacak,
3 SMS gönderildiğinde bir fitre bir iftar parası verilmiş olacak.
www.diyanet.gov.tr

2 Ağustos 2011 Salı

“Beni anlamalısın. yaşarken anlaşılmaya mecburum”

Benim bir Arya'm var ki benim tam tersim kelime cambazı,gevezemi geveze tatlı mı tatlı:)
Ve çoğu zaman blogunu okuyup nerdeyse tepinerek güler bir de yanımda kim varsa ona okur bi daha gülerim,en sıkıntılı zamanlarımda yüzümü güldürür ve o da hiç unutmaz beni:*
Zaten burda birkaç blogdaşım var ki, değerleri ölçülemez benim için:)
Ve bugün Arya nın blog günceli gelince aha dedim yine neler döktürdü acaba, tuhaf bir gün geçiriyorum bir anda üzülüyorum bir anda neşeleniyorum dengesizlik abidesi gibiyim bir nevi..kesin gülme komasına giricem tam olucak dedim ama verdiğim linkte harika bir yazı yazmıştı,kendi büyüdüğü dönemlere ait,ramazana ve unuttuklarımıza dair..
Aslen çok farklı ortamlarda büyümüşüz ve imreniyorum anlattığı zaman çocukluğunu,o ağaçlara tırmanıp kocaman bahçesinde her daim insanlar olan sofralar kurulan kapısı açık evlerde bense İstanbul un ortasında bir apartmanda büyüdüm komşularımız ne kadar muhteşem de olsa bir çocuğun özgürce sokakta oynayamamış olması çamura toza bulanmadan prenses gibi büyütülmesi inanın çok acı:(
Ve ona yazdığım yorum uzadıkça uzadı,bence önce onun yazısını okuyun şurdan ve benim yazdığım yorumu daha iyi anlayın..beni anlayın..lütfen..

Oğuz Atay der ki:Beni anlamalısın. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum”

Ahhh ilk defa gülmeye gelip hüzünlendim bu kadar,ben çocukken istanbulda büyüdüm bu değerler gene vardı ama bu kadar içten değil,sonra babam hastalandı ben 12 yaşındayken ve bir köye taşındık (kasaba gibi bir yer) ama nasıl güzel,bahçeli evler,erik ağaçları..trafikten kötülükten korkan annenin koruma içgüdüsüyle sadece kitaplarıyla dost olup bi apartmanın en üst katında mahsur büyümüş bi çocuk için ne demek bunlar biliyomusun?
Okuldan gelirdim bahçede komşular,elleri dolu kimi kek yapar kimi hamur kızartır çay kaynar sürekli,herkesin kapısında bir ip..haber vermeden bu gece müsaitmisiniz demeden girip seslenirlerdi avludan.Kapı önünde çekirdek çitler dantel yapar çay demlerlerdi gene:)
Sokaktan eve girmek istemezdi canım ve ilk defa samimiyeti gördüm hayatımda..birbirini tanımayan çocukların paylaşmayı bilmeleri,sırayla bisiklete binmeleri,bir top var diye kocaman gruplar halinde yakartop oynandığını,herşeyim varken nasıl yalnız olup zevk alamadığımı öğrendim ben..Annelerden biri kocaman bi dilime salça,kekik,zeytinyağ sürerken kendi çocuğuyla beraber kaç çocuk varsa üşenmeden,esirgemeden nasıl hepsine sürüp verdiğini hayatımda ilk defa gördüm,evde hayatta  yemem dediğim ekmeği çocuklar yiyo diye yediğimi ve nasıl tatlı geldiğini..Annesi çağıran çocukların arkadaşlarıyla olmazsa yemediklerini:D
Ve ramazan geldi, ilk defa diyebilirim bu kadar özene bezene oruç tutulduğunu gördüm,baahçelerde erişteler kesildi tarhanalar yapıldı,salçalar hazırlandı..
Şölen bayram havasında geçti ramazan ,sokakta oynayan çocuklar asla su içmez ekmek yemezdi.
Ve her akşam komşular Allah ne verdiyse deyip yaptıkları yemekten börekten yollarlardı,annem de benimle onlara..Tutmayanlara küfür edilmez tutanlara hürmet gösterirlerdi diğerleri.
Hayatımın en güzel en mutlu dönemiydi.En şaşırtıcı..
Yazık ki kısa sürdü..gene metropole döndük..gene soğuk duvarlar..
Yani dönem falan değil güzel ülkemin şurasında bunlar böyleyken,başka tarafında kayıp bu değerler..
Hüzünlendim ben yine bunu bloguma yazayım çook uzun oldu,öperim:*

ps:daha uzun ayrıntılı anlattım ama:) aryama tşk

Ruh eşi..

Yunan mitolojisinde bir inanışa göre;

Olimpos Tanrılarından önce kainatı yöneten Titanlar insanı ilk önce iki başlı, dört bacaklı, dört kollu yaratmışlar.

Ancak Tanrılar,kendilerinden daha mükemmel olan bu yaratığı kıskanmışlar.

Derken savurdukları şimşeklerle bu bütünleşmiş harikulade yaratığı ortadan ikiye ayırmışlar.

O ayrılan bütünün bir parçası kadın diğer parçası erkek olarak yeryüzüne karıştırılarak dağıtılmış, dev tanrılar Titanlar tarafından...

İşte o gün bu gündür kadın, erkek olsun yeryüzünde hep öteki yarısını yani ruh eşini arar dururmuş...

31 Temmuz 2011 Pazar

The Smurfs☆¸.•*¨*`•.¸☆Şirinler❤

Eğer uslu bir çocuk olursanız ŞİRİNLERi bile görebilirsiniz...!

Kendimi bildim bileli acaip bi tutkuyla bağlıyım şu mavi şirinlere,
hiç kaçırmadan izlerdim ve hala da çizgi film izliyorum zaten büyük bir aşkla❤ ♡ ❤
Neyse çok yakında sinemada kavuşucaz zevkle koşarak gitmeyi planlıyorum
Bu da offical teaser ı,  fragman yani.. bu da bilgi şeysi (:



Bu arada galada Katy Perry gene yapacağını yaptı bütün dikkatleri üzerine çekmeyi başardı, bizim şöhret budalaları gibi komik duruma düşmüyorlar ama öyle güzel hazırlanmış ki fotoğraflarını görünce bayıldım şu güzelliğe bakınız bence saçlarını sarı yapmasa çok daha güzel olucakmış,tıklarsanız daha net görünecektir :




Yalnız google da görsel ararken farkettim ki,zaten bolca internette bulunan bu resimleri alıp blog adını damgalayıp çalınmasına(!) engel olanlar var,şoka girdim:D
Çok şey diyesim var da neyseee diyoruum kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz alıntı çalıntı serbest benden dostlarım zaten bedava buldum (lol)

Simiiiitttttçiiiiiiiii

Az önce mahallede bi ses yankılandı, canhıraş giyinip balkona koştum ama simitçi değil eskici çıktı:(
kaçıncı kere hem de..anlık bile olsa bişey umup bulamamak nasıl acıtıyo bazen.
Bir içlendim ki anlatamam nedense..ve aklıma çok sevdiğim bi şiir geldi.
Daha dün sanırım twitter da sevgili Harun Kolçak" Koşullar her ne olursa olsun, insanı en fazla güçlendiren şey şükür duygusudur. Sizce şükretmeyi unuttuk mu ?"
demişti ve ben de "bitmek bilmeyen beklentilerimiz,hayallerim​iz ve bunların gerçekleşmiyor oluşu,elimizdekilerin değerini unutturup şükretmeyi unutmamıza sebep oluyo zaman zaman malesef" demiştim,arada güzel sohbetlerinden alıntılar eklicem bloguma:) birebir sohbet edip hatta paylaşıyor ona gelen yanıtları sevgili Harun,öyle bizden ki..
şükretmek için illa bizden bin beterini görmemiz gerekiyorsa yaşamın anlamını çözemiyoruz demektir.. demiştim mesela..
Şükretmeyi unutuyoruz,ne bekliyoruz hayattan? yok aslında benim fazla hayallerim..beni anlatıyor işte bu şiir bu yüzden:.

Basit yaşayacaksın.
Mesela susayınca su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
sevince lafı dolandırmadan söylediğin
“seni seviyorum” gibi.

Basit bir öpücük yetecek sana;
basit sıcak bir öpücük
ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.

Kabak çekirdeği verecek sana rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak en değerli kağıdın;
hep yanında taşıdığın,atmaya kıyamadığın.

İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin.

Kısacık olacak uyanman
ve yola çıkman arasında geçen süre;

kısacık olacak
sıcacık kollara dolanman
ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre.

Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;bakışların bile anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak.
Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana
en ucuz aşk romanını.

Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.

Bir kaşarlı tost olacak aradığın
nasıl oturacağını bilemediğin sofrada;
parmakların olacak en kıymetli çatalın.

Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.

Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir“fa diyez”in mutluluğunu.

Makyajın ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün

“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde
ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.
Tek dereden su getirmen yetecek,bir “istemiyorum” diyebilmeye.

Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gösterecek;
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.
Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.

Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi

basit...


Çay, simit ve peynirle...

29 Temmuz 2011 Cuma

Söyle aşkım senden uzak ne farkeder nefes almak?


Sıkıldığınız zaman hayattan ne yaparsınız?
Kafanızı takmamanız ruh sağlınız için hayırlı olacaksa da bile bile elinizde olmadan karamsar düşüncelere kapılıyor musunuz?
Kesinlikle evettir cevabınız biliyorum,kişisel gelişim makalelerine giriş gibi olsada devamı olmayan bi yazı bu, canım çok sıkılıyor ve bir çare bulamıyorum..Oyalanmak için nelere nereye saracağımı takılacağımı şaşırıyorum.
Nereye demeyin ama:S
Bazen deli gibi anlatmak istiyorum birilerine derdimi,hiç susmadan..anlamazlar oysa biliyorum kimse kimsenin içinde kopan fırtınaları anlamaz..
bazen de çıt çıkartmak kimseyle konuşmak istemiyorum.yapıyorum da bunu.
her ikisi de üzüyor işin garini beni merak eden sevenleri.ne yapsam memnun mutlu edemem kendim olamıyorum ki?

Neyse herkes gibiyim işte..o kadar yalnız..o kadar kalabalık içinde boğulmuş..o kadar kafamda kurgulamış bir çok şeyi..ve üzmüş beni sevenleri:(

 Çook eskiden hatırladığım sözlerini bi şarkı yeniden düzenlenmiş sanırım dizide seslendirilmiş ve genç bir ses resmen bambaşka bir can vermiş şarkıya tarzım değil diye ukalalık yapmıcam bir daha.zaten ne çekiyosam önyargılarımdan:/ Sözleri beni benden aldı resmen..


Burdan dinleyebilir bilgisayarınıza indirebilirsiniz bizzat upload ettim..
Ya da tıklayın:

Defalarca denedim olmuyor aşkım
Ne yaptıysam ben seni unutamadım
Bi söz var ya diyorsun " gel ayrılalım"
Ben senden vazgeçemem isteme yok hakkın
Söyle aşkım senden uzak
Ne fark eder nefes almak?
Unutulmak inan bana yok olmak
Söyle aşkım senden uzak
Ne fark eder nefes almak
Vazgeçtim ben her şeyden bak
Bir canım var oda senin olsun al
Unutulmak inan bana yok olmak..


Gül senin tenin
Ben de güller içinde kafesteyim
Vatanım senin yanın
Ben de senin kölenim...

3 Temmuz 2011 Pazar

Ya sen inanıyormusun?



Az önce izledim,çok hoşuma gitti ve paylaşmak istedim.Ama sanki yarım gibi değil mi?

25 Haziran 2011 Cumartesi

KOKOLOJİ ve Çilek Mimi:))

MiM ler bazılarını eğlendiriyor bazılarını rahatsız ediyor yada dalga konusu olabiliyor gördüğüm kadarı ile.
Ama bir kesim de birbirine çabuk kaynaşmak,daha yakından iç dünyasını tanımak ve sohbet edip düşünce paylaşımına olanak verdiği için olumlu düşünüyor.Ve okuduğumuz her mim,yazar hakkında bir fikir sahibi olmamızı sağlıyor iyi veya kötü yönde.
Hah ben ve mimlemeye cüret ettiğim sevgili blogdaşlarım bu 2. sınıftanız.
Hatta canımız yazmak istemezken blogumuza yeniden uğramamızı bile sağlayabiliyor
*bknz:ben*

Bazı mimler sadece soru cevap bazıları hayal dünyamızın kapılarını açıyor ardına kadar ama
son gelen mim dalgası herkesin değil ama bazılarının farkettiği gibi kokoloji sorusuydu.Ben yaz tatilinde her iki kitabını da alıp oldukça eğlenmiştim cevaplarını arkadaşlarımla vs kıyaslayarak,testvari bişey ama %100 doğru sizi yansıtıyor değilse de sizi çok eğlendirecektir çilek mim i gibi:)))

Yani soruların temsil ettiği soyut birşeyler var..
Birkaç kişiye aaa bu bir kokoloji sorusu dediğimde o da neyy dediler bu yüzden önce kısaca "alıntıyla tabii"
açıklıyoruz nedir ne değildir özetle:
Kokoloji Nedir?
İnsanların bazı sorular karşısında verdiği tepkiler aslında gizli bir anlam taşıyor.Oldukça keyifli bir test.
Size sadece soruları okuyarak uygun yanıtı vermek kalıyor.
Kokoloji Japonca kokoro; akıl, ruh ve duygular, Yunanca’da ise logia yani öğrenim ile birleşerek ortaya çıkmış bir kelime…İnsanların bazı sorular karşısında verdiği tepkiler aslında gizli bir anlam taşıyor.
Kokoloji ile içsel yolculuğa çıkıp ruhunuzun derinliklerinde saklı kalan duygularınızı bulmaya çalışıyorsunuz. Oldukça keyifli bir test aslında bu. Size sadece soruları okuyarak uygun yanıtı vermek kalıyor.
Cevaplarınızda saklı kalan gerçek benliğinizi keşfederken yüzünüzden gülümsemenin eksilmediğini farkedeceksiniz.
Kokoloji oynamak için sekiz ipucu gerekiyor.Kural da denebilir.
1.Aklınıza ilk geleni söyleyin
2. Eğer mümkünse başkalarıyla oynayın
3. Cevapları tahmin etmeye çalışmayın
4. Kendinize karşı dürüst olun
5. Hazırlıklı olun
6. Sırası gelmeyen yerleri okumayın
7. İnsanların tepkilerini izleyin
8. Açık fikirli olun
Daha fazla bilgi,ve kitabın görüntüsü vs şurda

Ve bizim çilekli mim in temsil ettiği şeylere göre yanıtlarınızı değerlendirin bakalım:D
İlk kim bu muzur mimi çıkartıp bu soruyu merak etti bilmem ama YASAK AŞK a dairmiş bu:)

 1
Çilek bahçesinin etrafındaki çitin yüksekliği sizin kendinizi kontrol yeteneğinizin ve cinsel dürtülerinize göstereciğiniz direncin derecesini gösterir.
Çit ne kadar yüksekse sizin de savunmanız o kadar güçlüdür. Tamamen kapalı bir çit düşünenlerin takdire şayan bir sınırları vardır. Çileklerin sadece çıtalar arası diz yüksekliğinde iple çevrili olduğunu söyleyenleriniz aşk alevleri arasında cayır cayır yanma riski taşırlar
..................
2
Çaldığınız çilek sayısı aşık olduğunuza (ya da arzuladığınıza) inandığınız kişi sayısını gösterir. Eğer bir tane yedikten sonra durduğunuzu söylediyseniz aşk hayatında sadık birisiniz. İki haneli sayılarla cevap verenleriniz ciddi olarak libidolarını frenlemeyi düşünmelidirler. Kimse o tempoda uzun süre yaşayamaz.
.................
3
Çiftçiye söylediğiniz sözler yasak bir ilişki sırasında yakalanırsanız söyleyeceğinize eşittir. Sizin özürünüz neydi? "Özür diliyorum. Söz veriyorum bir daha yapmayacağım." Kimi zaman itiraf etmek ve iyi davranmaya söz vermek paçanızı kurtarmak için en iyi yoldur.

"Çok güzellerdi. Elimden bir şey gelmedi." Aslında elinizden bir şey geldi; başkasının çileklerini yediniz! Ama dürüstlük en iyi davranış şeklidir. George Washington için işe yaramıştı, kim bilir belki siz de bir gün başkan olursunuz.

"Çilekler harikaydı! Birkaç tane daha yiyebilir miyim?" Çiftçilerin av tüfekleri vardır. Eşlerin boşanma avukatları. Neyse ki sözlerinizi değiştirmek için hala şansınız var
..................
4
Maceranızı ve çileklerin tadını açıklayıcı sözleriniz geçmiş ilişkiniz hakkında düşüncelerinize eştir.

"Aslında göründükleri kadar lezzetli değillerdi. Bütün bunlara değmezmiş." Çoğu yasak ilişki için doğru sözler. Bu da bir tecrübe oldu diye düşünün ve geçmişte bırakın.

"Çok tatlıydı! Sulu ve lezzetli! Daha önce hiç böyle bir şey tatmamıştım!"
Sizin aşka aşık olduğunuzu söyleyip konuyu kapatalım.

"Çilekler fazla güzel değildi ama tüm olay eğlenceliydi."
İstatistiksel bir bakış açısıyla siz suç tekrarlamada yüksek risk grubuna dahilsiniz. ..

Beni benden alan e.n.k ve Arya nın beni anlayıp koptuğuna eminim şu anda:p

ve minicik bi soru daha,cevabınızı yoruma yazabilirsiniz:
*Çok nadir bir taşı bulmak için dağa tırmanmak üzere
yola çıkıyorsunuz. Dağ hakkında neler düşünüyorsunuz

*Sonunda aradığınız taşı buldunuz. Ne tür bir taş ?
Boyunu, ağırlığını ve değerini tanımlayın

24 Haziran 2011 Cuma

Civciv çıkacak CİN ÇIKACAK :))

e.n.k im olmazsa olmazım beni mimledi!!

Ben e.n.k in tam aksine gerçek bir hayalperestim ama hayaller umuttur, onlar olmasa tutunamam ki bişeylere?
Dolayısıyla hep mucizeler düşünürüm ben, yazsam apayrı bi dünya kurabilirim:)
mim konusu da böyle işte:
Karşınıza bir lamba cini çıksa ve “Dile benden ne dilersen sahip” dese, bir tek dilek hakkınız ve düşünmek için de 1 saatiniz olsa,

Ne yaparsınız?
Ne dilersiniz?
Dileğinizi seçmeniz kolay olur mu?


Hah tam benlik dediğim gibi,ama bu öyle bir soru ki,artık cin mi kaldı miirim eskiden 3 dilek hakkı verirlermiş şimdiki pinti cin 1 tane veriyomuş:/  buna takar trip atarım cin e diğer 2 sini kendin mi dileyeceksin diyee, öhömm bi saat düşünme hakkımıza geçelim;
O zaman tüm  dertlerin dermanıdır desek para istesek,hani sağlık bile nerdeyse ona bağlı..aşk ın ucu da paraya dokunuyo malesef ki,çıkar ilişkileri değil kastettiğim, ama yuva kurmak-iş kurmak-kendine ait bir evin araban olması gibi sadece insani dileklerin için bile para lazım malum..ve gerekli şartları oluşturana kadar evlenmek şöyle kalsın yemeğe bile çıkamazsınız haftada bir kolay kolay..
Zaten tuzu kuru olanlar hak vermeyebilir ama büyük bir kesim için durum bu malesef. Lakin para mutluluk getiriyor mu? azdırıp şaşırtıp yaşam gailesi olmayınca sapıtan hele de buldumcuk olan az buz örnek yok değil mi? Yani rahat edelim aşkımızı yaşayalım para derdine düşmeyelim oh negzel derken bas bas paraları leylaya modunda yakalayabilirsiniz sevgilinizi:F gerçi zaten o karakterde birini kaybetmiş sayılmazsınız isabet olur..
Bu şıkkı elemek 5dk sürdü gördüğünüz gibi:)) Sevgisiz kalmaktansa parasız kalmak evladır çalışıp emeğinle kavuşmak gibisi yok..
Aşk dilemekle olmaz o bambaşka bir boyutta zaten hiç ummadığın anda ve yerde çıkabilir..
Sağlık ömrünce demir gibi olsan nolucak bunu da geç..
Sevdiklerime hayatları boyunca hiç zarar gelmemesini dilerdim ya da ama o da absürd olurdu,her ne kadar hayali bişey  varsaysak ta mantığım engel oluyo fazlasına:p
*cineolmuyoama*

Ben isterdim ki,bana ait ömür boyu iflas etmeyecek güzel bir işyerim olsun hayatımı gene çalışarak ve hakkımı kazanarak idame ettireyim..Ama yalnız değil sevdiğimle birlikte:)
Kovulma ya da iflas korkusu olmaması yeter de artar bile diye düşünmekteyim..

Siz ne dilerdiniz Arya, Crazywomen(gene yapmıştır bunu da alerjim var es geçer hihi),ve yeni blogdaşımız  birdelisevda, dalgaizleri de yapar belki ^^Bir de artık LoLLa m hayata dönme zamanı? 2.mimin bu

Bu arada görsel araken bi fıkra buldum tam bizim durum :p

- Tamam, tamam... Beni lâmbadan kurtardın... vs. vs. vs... Bu, bu ay içinde lâmbadan dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım.. bu yüzden 3 dileği unut. Sadece 1 dilek hakkın var!''
Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş :
- Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap, böylece arabayla oraya gidebileyim.
Cin gülmüş ve:
- Bu imkânsız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün! Hayır, başka bir dilek düşün.
- Adam:
- Tamam, demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda:
- Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onlarla ilgilenmediğimi söylerlerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum...
Cin:
- Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?

23 Haziran 2011 Perşembe

Sevgili bugünlük, beni teneşir paklasın ya da deli gömleği!



Bugün o kadar yoğun geçti ki,diğer yandan yine kendimi doğru ifade edemediğimi gördüm yeniden..yeniden..sanırım bunu yapmaya çalışmaktan vazgeçmeliyim.
Anladım ki ben sevdiğim insanlara yanlış bir şey dediklerinde "yok böyle demek istememiştir" diye düşünüp frene basıyorum hemen.
Otokontrolüm çok gelişmiş ama hava yastıkları her zaman korumuyor beni(:
Öfke ve kinle dolu demiş olsa bile "sen bunu nasıl söylersin" deyip üzerinde durmadan geçiştirilmesine izin veriyorum. Asla 3.kişiyle paylaşmıyorum olan biteni akıl yada teselli almak adına bile olsa..
Çünkü ben bu hatayı bir kere yaptım,gördüm ki o sinir yada üzüntüyle bişiler anlattığınız kişi diğerine düşman oluyor,siz sorunu çözüyosunuz ama yarım kalmış bi film gibi sadece kötü kısmı izleyen neden niçin nasıl barıştığınızı bilemiyor:(  İki kişiyi birbirine düşman etmenin en kolay yolunu arıyosanız işte budur?
Ama sonuda her ikisinin arasında kalacağınız ve bir tercih yapmak zorunda kalacağınızı göze almalısınız.
Ben anlatmam.Ya yen içinde kalıcak ya birlikte kaynaştırıcaz kırıldığı yerden kolu..
Böylece asla ne kadar kırıldığımı ya da şaşırdığımı anlamamış oluyorlar.
Üst üste geldiğinde bazı şeyler sert çıkıyorum ama mutlaka bi öncesi oluyor patlamanın.Ne oldu şimdi en çok duyduğum sözlerden biri bu yüzden,oysa o sabır çizgisine sığamaz olduğum son damla..

Ama %100 aynı durumda ben aynı anlayışı,"belki başka sorunu vardır" türünde olsun ufacık hoşgörüyü,
ya da "o bana böyle dememişti" yi göremiyorum,kaybetmemek için alttan alınması durumunu yaşamıyorum.
Direk "işine gelirse benden bu kadar" "hep şikayet ediyosun" türü şeyler duyuyorum ya da hiçmi hiç hoşlanmadığım kişiler iki kişinin sırrına ortak olmuş hatta söz hakkı bulmuş oluyor kendilerinde ki en delirdiğim şey de bu..
Benden dinledin mi? Bana sordun mu? Tarafsız ya da objektif olmak diye bişey var hiç duymuşmuydun?
Belki benim son tepkimin bir başı sebebi vardır delimiyim, ha herkes herkese göre sorunlu,rahatsız zaten..
Susmuyo bitirmiyo sonu gelmiyo saçma sapan konuşmaların..kan beynimde gene anlayacağınız kısaca özce:(

22 Haziran 2011 Çarşamba

Tadilat

Offff tema deneyeyim derken altı üstüne geldi blogun aman yarabbim:F

21 Haziran 2011 Salı

Çilek Çaldıran MİM


Bende 2 adet bulunan KOKOLOJİ den sanırım bu soru ama cevaplara göre yorumları nedir bakmadım.Bitirnce bakıp belki buraya yazıcam:))


Şehir dışında bir yürüyüşte nefis çileklerle dolu bir tarlaya geldiniz. Mideniz guruldamaya başladı ve etrafta kimsecikler yok. Siz ve bedeva öğle yemeği arasında sadece bir çit var.



  • Çitin yüksekliği ne kadar?


  • Hmm çok yüksek olmasa gerek aşılabilir yükseklitedir, tarla olduğuna göre *ben ve susmayan kahrolası mantığım*



  • Bahçeye girdiniz ve çilekleri yemeye başladınız. Kaç tane çilek yediniz?


  • En fazla bir avuç,2-3-4 tane nefsimi körleyecek kadar,göz hakkı derler ya.. *tedirgin olurum çünkü*



  • Birden çileklerini çalmakta olduğunuz çiftçi ortaya çıktı ve size bağırmaya başladı.Kendinizi savunmak için neler derdiniz?



  • Bir kere acaip ağrıma gider bayılabilirim şak diye(: Toparlanırsam isterse parasını verebileceğimi söyler özür dilerim.Göz hakkı helal et amca da diyebilirim:F
    (3-4 çileğe ne bu kadar yırtınıyosun çirkef demek vardı ama hihihi:))



  • Tüm olan biteni bir kenara bırakıp söyleyin, çileklerin tadı nasıldı?



  • Çok güzeldi,olgun ve mis kokulu,öyle olmasa bakmazdım bile ..


  • Ve çilek çalma maceranız sona erdikten sonra kendinizi nasıl hissettiniz?


  • Boğazıma dizdi adam ama gene de güzeldi,ağzımda kalan hoş tadın hatrına çekilir:)) ama bir daha bu biçimde yemem asla..!
    İçses:3-5 çilek için laf işittim allah kahretsin böhüü:'(
    ...
    Şimdi,ben cevap anahtarını buldum ama mimi yanıtlayan ve merak eden ark lara göndericem sadece buraya yazarsam zevki kalmaz. Ama kendi cevaplarım beni şok etti açıkçası

    Ben de beni yokken de unutmayan E.N.K,Profösör, ve ARYA mı mimledim:*
    Bir de Lolla m çok sever mimi:)
    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...