Benim bir Arya'm var ki benim tam tersim kelime cambazı,gevezemi geveze tatlı mı tatlı:)
Ve çoğu zaman blogunu okuyup nerdeyse tepinerek güler bir de yanımda kim varsa ona okur bi daha gülerim,en sıkıntılı zamanlarımda yüzümü güldürür ve o da hiç unutmaz beni:*
Zaten burda birkaç blogdaşım var ki, değerleri ölçülemez benim için:)
Ve bugün Arya nın blog günceli gelince aha dedim yine neler döktürdü acaba, tuhaf bir gün geçiriyorum bir anda üzülüyorum bir anda neşeleniyorum dengesizlik abidesi gibiyim bir nevi..kesin gülme komasına giricem tam olucak dedim ama verdiğim linkte harika bir yazı yazmıştı,kendi büyüdüğü dönemlere ait,ramazana ve unuttuklarımıza dair..
Aslen çok farklı ortamlarda büyümüşüz ve imreniyorum anlattığı zaman çocukluğunu,o ağaçlara tırmanıp kocaman bahçesinde her daim insanlar olan sofralar kurulan kapısı açık evlerde bense İstanbul un ortasında bir apartmanda büyüdüm komşularımız ne kadar muhteşem de olsa bir çocuğun özgürce sokakta oynayamamış olması çamura toza bulanmadan prenses gibi büyütülmesi inanın çok acı:(
Ve ona yazdığım yorum uzadıkça uzadı,bence önce onun yazısını okuyun şurdan ve benim yazdığım yorumu daha iyi anlayın..beni anlayın..lütfen..
Oğuz Atay der ki:“Beni anlamalısın. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum”
Ahhh ilk defa gülmeye gelip hüzünlendim bu kadar,ben çocukken istanbulda büyüdüm bu değerler gene vardı ama bu kadar içten değil,sonra babam hastalandı ben 12 yaşındayken ve bir köye taşındık (kasaba gibi bir yer) ama nasıl güzel,bahçeli evler,erik ağaçları..trafikten kötülükten korkan annenin koruma içgüdüsüyle sadece kitaplarıyla dost olup bi apartmanın en üst katında mahsur büyümüş bi çocuk için ne demek bunlar biliyomusun?
Okuldan gelirdim bahçede komşular,elleri dolu kimi kek yapar kimi hamur kızartır çay kaynar sürekli,herkesin kapısında bir ip..haber vermeden bu gece müsaitmisiniz demeden girip seslenirlerdi avludan.Kapı önünde çekirdek çitler dantel yapar çay demlerlerdi gene:)
Sokaktan eve girmek istemezdi canım ve ilk defa samimiyeti gördüm hayatımda..birbirini tanımayan çocukların paylaşmayı bilmeleri,sırayla bisiklete binmeleri,bir top var diye kocaman gruplar halinde yakartop oynandığını,herşeyim varken nasıl yalnız olup zevk alamadığımı öğrendim ben..Annelerden biri kocaman bi dilime salça,kekik,zeytinyağ sürerken kendi çocuğuyla beraber kaç çocuk varsa üşenmeden,esirgemeden nasıl hepsine sürüp verdiğini hayatımda ilk defa gördüm,evde hayatta yemem dediğim ekmeği çocuklar yiyo diye yediğimi ve nasıl tatlı geldiğini..Annesi çağıran çocukların arkadaşlarıyla olmazsa yemediklerini:D
Ve ramazan geldi, ilk defa diyebilirim bu kadar özene bezene oruç tutulduğunu gördüm,baahçelerde erişteler kesildi tarhanalar yapıldı,salçalar hazırlandı..
Şölen bayram havasında geçti ramazan ,sokakta oynayan çocuklar asla su içmez ekmek yemezdi.
Ve her akşam komşular Allah ne verdiyse deyip yaptıkları yemekten börekten yollarlardı,annem de benimle onlara..Tutmayanlara küfür edilmez tutanlara hürmet gösterirlerdi diğerleri.
Hayatımın en güzel en mutlu dönemiydi.En şaşırtıcı..
Yazık ki kısa sürdü..gene metropole döndük..gene soğuk duvarlar..
Yani dönem falan değil güzel ülkemin şurasında bunlar böyleyken,başka tarafında kayıp bu değerler..
Hüzünlendim ben yine bunu bloguma yazayım çook uzun oldu,öperim:*
ps:daha uzun ayrıntılı anlattım ama:) aryama tşk
arya gibi senide çok seviyorum..o kadar doğal ve içten yazıyorsunuz ki..:))
YanıtlaSilşimdide ben sana up uzun bır yorum yazmaya geldim ipekböceğim:P bacanak geçirmesi gibi oldu bizimkisi!
YanıtlaSilistanbulda ankadara izmirde o 20 katlı evlerin camlarından minarenin kandilinin yandığını göremeyen cocuklara o keşmekeşlikte o karmasada sahurda sela sesini duyamayan yaşlılara .akşam davulcuya para verip de çal be bi efe oynayalım komsularla diyemeyen insanlara üzlüyorum.pazar akşamı pijamalarımızla indik sokağa bir tepsi içinde sahurluk yiyecekler bir sürahi buzz gibi ayran birde bahşiş kesesi diktik sabahtan çal davulcu bi cökertme calda karşı komsunun oğlanlarını uyandıralım azcık dedik:P davulcunun küçük oğlu tepsiyi aldı biz halka olduk o caldı biz oynadık:P sabah işede geç kalmışız ama olsun! sizler orda hayatın en güzel anlarını kaçırıyorsunuz ya işte en cokda ona üzülüyorum
ah ne güzel bir yazı bu.
YanıtlaSilay tamam anlıcaz seni.
okeey.
:)
cok guzel yaziyorsun sen ya!
YanıtlaSilhttp://maffionista.blogspot.com/
Crazywomen ben de seni pek çok seviyorum biliyosun:*
YanıtlaSilArya kendime acımaktan yazacak bişi bulamadım ne yalan söyliyim off:(
deep teşekkür ederimm evet anla beni lütfen:D
Evy çok tşk hoşgeldin:)
Bu arada; Ramazan ayında bir insanlık dramı olan Afrikadaki açlık çeken insanlarımızın ölümcül durumlarına dikkat çekmek istedik.. Paylaşım için düşünce ve görüşlerinizi bekliyoruz..
YanıtlaSilhttp://mefkuremiz.blogspot.com/
Bunu ben de gördüm ve kısa bir bilgilendirme yazısı yazıcaktım hemen geliyorum:)
YanıtlaSil