”Eninde sonunda yalnız, yapayalnız olduğu gerçeğini kabullenemiyor insan. Büyüdükçe kabullenirsin dediler, yolun yarısını geçtim nafile. Sırtımı yasladığım sırtların çekilmesi, elini tuttuğum ellerin kayıp gitmesi, yüreğimin ellerimde kilitli kalması.
Her şeyimle kucaklanmayı beklerken yaşadığım hayalkırıklığı, çocukken yaptığın resmi akşam eve geldiğinde babama göstermek için bekleyip sonra da onun hiç ilgilenmemesi gibi…

Ringde ciğerlerinden kan gelen boksör misali hayat bir yandan, o bir yandan, bu bir yandan… Her insanın bir miladı varsa bu kaçıncı milad.
Bu gece kendi sessizliğimde boğuluyorum.
Bir gömlek, bir ceket çekip gitmek, bilmediğim sokaklarda kaybolmak, belki de kendimden kaçmak, hiç olmak…
Yine bir milad, yeni bir milad.
En zoru bilirsin artık bugün dün, dün bugün gibi olmayacak artık.
İçini yakanlar anlamayacaklar bile ne olduğunu, seni yokederken anlamadıkları gibi.
Bir an ki, her şeyin koptuğu, köprülerin yakıldığı.
Anlaşılmaktan vazgeçtiğin, kendi bedenini bile bırakıp gitmek istediğin… Sabah olmasını istemediğin saatler…
Belki de gerçekten güçlü olacağın an, gerçeği kabul edip, yalnızlığına sarılıp, beklediklerinden vazgeçtiğin an olacak.
Gel gör ki henüz o kadar büyümedim ya da az kaldı.”