30 Kasım 2010 Salı

Olgunluk


20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalın sınır çizgileriyle ayrılıyor birbirinden.
Sıkı dostları ve düşmanları oluyor insanın. Onları ölesiye seviyor ya da ölesiye nefret ediyor onlardan.

30 larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor.
İyi sandıklarının hıyanetiyle tanışıyor, sırtında dost işi hançer darbeleriyle; ve en kötü zannettiği şefkatle imdadına yetişiveriyor.

Zaman kanatlanıp da 40 ına yaklaştığında insan,
iyiyi kötüden ayıran hudut çizgilerini birbirine karıştırıyor.
İyilere nakşolmuş kötüyü ve kötülerin içindeki iyiliği de keşfediyor ademoğlu.
Anlıyor ki, iyi insan/kötü insan yok; insanın içinde iyilik ve kötülük var,
kötüyle iyi panzehiri değil birbirinin;kankardeşi.
İyilerle kötüler çekiştirmiyor ipi. İyilik ve kötülükten örülmüş ibrişimin kendisi.
Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete dönüşmesine;
acı girdaplarının içinde hazzın raksetmesine.
Tevazuyla gurur, haysiyetsizlikle onur el ele yürüyor.
İnsan, şuuraltındaki isyankarla sahtekarı, günahkarla tövbekarı birarada farkediyor.
Benim, hükmeden ve boyun eğen, zulmeden ve acı çeken.
Bunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserim.
Minneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimete bulayan benim.
Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim,
hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil.
Ben, hem örs hem çekicim.
İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı..
Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar dakanlı iç savaşlarına borçlu ilerlemesini..

O zaman , iyileri kötülerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp -başta kendin olmak üzere- insanların içindeki iyiliğin peşine düşüyorsun; kıymet bilmeyi ve-yine başta kendin olmak üzere- herkesi hoş görmeyi
öğreniyorsun.

Tükendikçe pahalanıyor zaman; günler azaldıkça uzuyor. Saçların gibi, seyreldikçe değerleniyor dostların.
Günahları ve zaaflarıyla da övünüyor insanlar;sevapları ve zaferleri kadar.

Önemli değil kaç kez yenildiğin; önemli olan, kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin.

Bu paramparça ruhlardan, çelişkili duygulardan,çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk
çıkıyor ortaya

ki olgunluk diyorlar adına.....

29 Kasım 2010 Pazartesi

I like it baby:)


Face te "beğendi" yapmanın içyüzü:p
Kuzenim olacak canavar sürekli yanımda olduğu için,bu süre içinde elinde kocaman tlf bir yandan face ine bakar bir yandan bana laf yetiştirir. 7/24 orda olmanın manası nedir ne gerek vardır bilemiyorum.Ha bu oranın bekçisi durumu çok fazla insanda var:D
Başka yapacak işleri olmadığına eminim:p Bari maaş bağlasalar yazık..
Neyse kuzinin arada derin susuşları ve ani gülüşleri sayesinde deli olduğu kanaatine varıyorum zaman zaman:p Bazen de telaşla mesaj atmaya başlıyo birilerine eheh koordinasyon felaket!
Çoğu zaman meraklı olan (ya da amacı dışı kullanmaya meyilli desem daha doğru olur)
kesim bellidir, amaçta, o yüzden inatla sevmem face i,ama oyunlarını severim :F
diğer yandan tek iyi yanı kaybetmekten korktuğun uzağa düşmüş arkadaşlarınla iletişimi kopartmamak halidir,aslen bu da birbirine ulaşınca tlf ve msn verdiğin an face ten kopar sadece bir depo olarak kullabilirsiniz.Sevdiğiniz şarkıları şiirleri paylaşabilmek saklamak çok güzel.
Eğer bir blogunuz yoksa:p
Ama şu da var burda yazdığınız her abuk şeyi anında görüp sizi pohpohlayacak bir çevreniz olmaz,edinebilirsiniz de ama çok zaman alır ve emek ister:)
En güzeli daha samimi daha gerçektir her şey..

E ama face bu ufaklıklar için (yaş sınırı yok ama) daha büyük hızla daha kalabalık okuyucu yorumlayıcı kitlesi daha ne olsun?Hele face e resim koymak için çırpınmaları artık ciddi bir hastalık olarak ele alsalar diyorum.
Meşhur pozlar var standart malum,dudaklar büzülür öpücük modu,tepeden çekerler ayaklar görünür kafadan bacaklı organizma modu:p,birbirini öpen kızlar ve kırmızı rujlar moda sanırım bu ara:D
Her zaman koydukları bir resme anında bir sürü beğendi imi gelir (e sms le haber verirler beğen diye gözümle görüyorum:P)Zaten beğendiyi yapıştıranların amacı kendini gösterip hızla arkadaş sayısını şişirmektir çoğunlukla.Resim kimin umurunda? Küçük çocukların oyun parkına dönmüş durumda zaten hızla:)
 Yazılan iletilerinize de hemen üşüşür yorum yazar beğendi yaparlar bunun da amacı aynıdır.
A-maç-sız-lık!
Yapacak ve düşünecek daha sağlam şeylere sahip olmamak.
Zaman ayıracak daha önemsedikleri kimse olmaması hayatlarında.
Bir de eski sevgiliyi takip modları var ki ayrıca yazsam iyi konu olur:)
Ortak arkadaşları bir engeller bi bırakırlar:p, duvarlarına yazar laf sokarlar,profile mutlaka yeni sevgiliyle resim konur,ilişkileri yokken var yazarlar, kesinlikle taze dedikodu bitmez:D
Ha istisnalar vardır.Olmaz mı?
Ama onlar bu saçma kaideleri yıkmaya yetmiyor ne yazık kii:(

28 Kasım 2010 Pazar

Ayyy blog mu ki bu^^



Çok özlemişim bloglamayı:D
Uzun yıllar yazdım çizdim dostlar edindim ama gün geldi bir kalemde silip katliam gerçekleştirdim bloglarımda.
Bir anda tesadüfen düştü aklıma uzun sonu gelmeyen noktalama işaretsiz cümlelerimden şikayet eden biri sayesinde:F
Bir nevi deneme sürüşü olsun bu bakalım yazabilecekmiyim sıkılmadan bişeyler:D
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...